Eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'den İsmailağa Cemaati hakkında flaş açıklama: Daha önce de benzer bir olay oldu

Eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'den İsmailağa Cemaati hakkında flaş açıklama: Daha önce de benzer bir olay oldu

Erzincan Eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, cinsel istismar skandalıyla gündeme gelen İsmailağa Cemaati'ne yönelik 2007 yılında benzer bir olay yaşandığını söyledi.

İsmailağa Cemaati ile ilişkili Hiranur Vakfı''nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel''in kızının çocukken bir tarikat üyesiyle "evlendirilip" yıllarca cinsel istismara maruz bırakılması skandalı, Türkiye''nin günlerdir gündemini sarsmaya devam ediyor. Siyaset ile cemaatler arasında uzun yıllardır devam eden ilişki ağı da yeniden tartışmalara yol açtı.

Türkiye''de özellikle sağ partilerin 1950''li yılların ortalarından itibaren cemaatler ile yakın ilişki içinde olduğu ve iki tarafın da birbirinden karşılıklı şekilde farklı çıkarlar sağladığı bilinirken AKP''nin iktidara gelmesinin ardından başta Fetullah Gülen Cemaati olmak üzere devlet kurumlarında kadrolaşan, ekonomik çıkar için şirketleşen cemaatlerin etki alanlarını daha da genişlettiği ve daha görünür oldukları yönünde eleştiriler bulunuyor.

CEMAATLER GERÇEKTE NE KADAR GÜÇLÜ?

Kamuoyu araştırma şirketi Metropoll tarafından Ağustos ayında yapılan ankete göre; halkın yalnızca yüzde 4,3''ü Türkiye''de bir tarikat veya cemaatle bağlantısı olduğunu ifade ediyor. Bağlı olanların en yüksek olduğu seçmen grubu Saadet Partisi, ikinci parti ise AKP.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken İsmailağa Cemaati''ne yönelik yürüttüğü soruşturması kapatılan İlhan Cihaner, DW Türkçe''ye yaptığı değerlendirmede bu araştırmanın sayısal sonuçlarının doğru olabileceğini ifade etti.

Eski CHP Milletvekili Cihaner, bununla birlikte cemaatlerin gücünün üye sayısından gelmediğini söyleyerek şunları söyledi:

Fetullahçı yapılanma da bir dönem Türkiye''nin ekonomisine, bürokrasisine, yargısına ve hatta ordusuna hakimdi. Ama baktığınız zaman belki Türkiye''nin yüzde ikisi ya da üçü bile değillerdi. Önemli olan bu cemaatlere açılan alanların kamuyu belirleyen, toplumu belirleyen alanlar olması. Örneğin Sağlık Bakanlığı''nı neredeyse anahtar teslim şekilde bir cemaate teslim ederseniz tabii ki çok daha güçlüymüş gibi gözükecektir.

Cihaner, cemaatlerin üyelerinin sayısal azlığının kamu ve bürokrasideki ağırlıklarının önüne geçmediğini, tam tersine birbirleriyle daha fazla dayanışma içerisinde olmalarına yol açtığını da vurgulayarak "Şu anda yargıda bile şu cemaat mi bu cemaat mi daha etkin tartışmalarını yapıyorsak, sayısal açıdan toplumda karşılıklarının olup olmalarından bağımsız olarak güçlü olduklarını söyleyebiliriz" dedi.

Siyasi partilerin "Böyle ya da şöyle dersek, acaba muhafazakârları kırar mıyız?" kaygılarının yerinde olmadığını ve sadece bireysel olarak ele alınıp kınamaların yetersiz kaldığını belirten Cihaner, "Bir daha hiçbir çocuğun bu tarz yapıların elinde hayatının mahvolmayacağı bir toplumsal düzeni tartışmamız lazım" ifadelerini kullandı.

CİHANER''İN SORUŞTURMASI NASIL KAPATILDI?

Seçimlerde AKP''yi destekleyen İsmailağa Cemaati''ne yönelik 2007 yılında dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner tarafından soruşturma yürütüldü. Acak bu soruşturma iktidarın müdahalesiyle engellendi.

"DAHA ÖNCE DE BENZER BİR OLAY YAŞANDI"

Cihaner, bugünkü olayın benzerini kendisinin o dönemde yürüttüğü soruşturmada da yaşadıklarını, mağdurun 16 yaşından küçük olduğunu ve evlendirildiğini anlatarak 2010''da kendisinin tutuklanmasıyla kapatılan soruşturmada yaşananları şöyle aktardı:

Mağdurlardan biri buna benzer bir süreç sonucu tartışmalı koşullarda evlendirilmişti. Soruşturmamızda mağdur olarak kimliğini gizleyerek beyanlarını almıştık. Ama maalesef soruşturma dosyası benim elimden tutuklanmam nedeniyle alındıktan sonra göstermelik bir davayla, üstelik de kimliğinin gizli tutulması gerekirken kimliği açık edilerek dosya kapatıldı.

Cihaner, bugünlerde tartışılan olayın başka örneklerinin benzer dernek ve vakıfların yurtlarında, kurslarında yaşanmakta olduğuna işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Bunu teorik olarak söylemiyorum. Birçoğunda mahkemelerin verdiği kararlar var. Dolayısıyla burada aslında şunu tartışmamız lazım: bu kadar kolluk kuvveti, yargı mekanizması varken bunlar bu suçları işlemeye nasıl devam edebiliyorlar? Buna dair devlet, siyasi iktidar neden kalıcı bir çözüm aramıyor? Aslında bunun tartışılması lazım.

İlgili Haberler