Eski AKP'li Belediye Başkanı Osman Nuri Civelek'in ölümününün nedeni ortaya çıktı! Veda mesajında suçladığı kişileri tek tek açıkladı

Eski AKP'li Belediye Başkanı Osman Nuri Civelek'in ölümününün nedeni ortaya çıktı! Veda mesajında suçladığı kişileri tek tek açıkladı

Kastamonu Azdavay’ın eski belediye başkanı olan Osman Nuri Civelek'in, Azdavay ilçesine bağlı Suğla Yaylası'nda gölet kenarında cansız bedeninin bulunmasının ardından olaydaki sır perdesi de aralanmaya başladı. Eski Başkan Civelek'in vefatından birkaç saat önceki mesajları ortaya çıktı.

Kastamonu'nun Azdavay ilçesinde 20 yıl boyunca belediye başkanlığı görevi yapan Osman Nuri Civelek’in cansız bedeni ‘en önemli projem’ dediği Suğla Yaylası’ndaki gölette bulundu. İntihar ettiği düşünülen eski Başkan Civelek, elim olaydan sadece birkaç saat önce Kastamonu Açıksöz Gazetesi’ne Whatsapp üzerinden gönderdiği uzun mesajın, vefatı halinde yayınlanmasını rica etti.

Civelek, sıkıntılı bir hastalığı olduğunu ve ameliyat olacağını belirterek ameliyattan çıkamaması halinde Açıksöz Gazetesi tarafından yayınlanmasını istediği mesajında birçok kişiye sitem etti.

“ÇOK ŞÜKÜR ÖMRÜM İYİLİK PEŞİNDE KOŞARAK GEÇTİ”

Osman Nuri Civelek, vefatından kısa bir süre önce Açıksöz’e gönderdiği son mesajında aynen şunları ifade etti;

“Hayatım boyunca başkalarının dertleri ile dertlenip, elimden geleni yapıp, gelmeyen için mücadele etmişimdir. Bu hayatta bir kendim ve ailem için çabalamadım. Ancak; onlar beni karşılıksız severler, en çok onları ihmal etsem de onlar benim en çok sevenlerimdir. Çok şükür ömrüm iyilik peşinde koşarak geçti. Sadece iki kişiyle ilgili pişmanlığım var: Biri mafya tefecinin pençesinden kurtararak ekonomik hayatımı mahvettiğim ama karşılığında her türlü kötülüğü gördüğüm Bülent Özdemir, diğeri hak etmediği kadar saygı gösterdiğim, en zor zamanında şirketini üzerime devredip, hayatını bana emanet eden ve bunun sonucunda benden bir gram zarar görmeden emanetini alan kalbinde insan sevgisi olmayan evladımı ve evlatlarım gibi sevdiklerimi işten atan Cevat Taşkan…

Ve sen, adı Gurur ama bizlerin gururunu ayaklar altına alan Gurur Serhatlıoğlu... Sen beni en hassas yerimden vurdun ve beni en zayıf anımda yakaladın. Senden tek isteğim mağdur ettiğin kişilerin ya işini, ya da ödemesini geri yapmandır.

Mustafa Geylani hocam, bu milletin vebalini sana emanet ediyorum. Sen Abdülkadir Geylani Hazretlerinin torunusun, sana güveniyorum. Sen buraya geldiğinizde ortağız dedin. Senin gibi adama kim güvenmez ki? Ben de sonuna kadar sana güvendim.

Çok kıymetli Hasan Fehmi Taş abim, bu adamı bana sen gönderdin, senden de en büyük dileğim bu adamın buradaki aldığı işleri bitirmesinde takipçisi olmanız. Oğlum Türker’i de sana emanet ediyorum.”

“O MAKAM ZALİMİN KARŞISINDA DİMDİK DURMA, MAZLUMA DA ÇARE OLMA MAKAMIDIR”

“Ey Cevat Taşkan, son kez sana seslenmek istiyorum!

Kibir abidesi, zulümde sınır tanımayan ey Zalim!

Kazanınca kendini kral sandığın o koltukta Allah bana 20 yıl hizmet etmeyi nasip etti. O makam zalimin karşısında dimdik durma, mazluma da çare olma makamıdır.

Senin gerçek yüzünü tanıdım ama iş işten geçmişti. Sen ki; 15 yıl ortaklık yaptığın, seni yanına ortak alarak iş adamı yapan Mehmet Öztürk’e en büyük kahpeliği yaparak mal varlığına çökmüşsün. Sonrasında 7 yıl ortaklık yaptığın Ahmet Çiçek’e en büyük zulmü yaparak kapıya koymuşsun. Fabrikalarını yaptırdığın iş insanının hakkını gasp ederek iflasına sebep olmuşsun. Geçmişinde iş yaptığın tüm insanlar sana bedduacı durumda. Bunları öğrenince bana yaptığın siyasi kahpeliği hiç yadırgamadım. Başkalarının yaptığı yardımları sana mal ederek kocaman bir balon yaptık seni. Bütün gayretlerimle gerçekleştirdiğim eserlerde hak etmediğin kadar seni onore etmemi fırsat bildin. Tahmini bütçenin ne olduğunu bilmeyen tineti bozuk beyninle bütçeden bir milyon yemiş diye bana en büyük iftirayı attın.

20 yıl başkanlık yapan birisinin kalbinde bir gram bozukluk olsa, onlarca yaptığı tesisleri özelleştirir ve kendine iş yeri yapardı. Sana çevrenin borçsuz ve en güçlü gelir kaynaklarına sahip bir ilçe teslim ettik. Sen ne yaptın; o eserlerin üzerinde her gün fotoğraf çekip paylaşırken, bana sadık olan en yetenekli ve emektar personelleri zalimce, hiç bir tazminat ödemesi yapmadan bir bir attın. Ömrünü bu ilçeye adamış, tarihinde görmediği kadar spor yatırımı almış bir adamın oğlunun ekmeğine diktin gözünü. Bu ilçeye bütçemizi hiç yormadan, kapalı spor salonu, sentetik futbol sahası, tenis kortu, kapalı yüzme havuzu ve atlı spor merkezini kurduk. Bu tesisleri ilçeye kazandıran adamın bir beden eğitimi öğretmenin maaşını mı hesap etmesi gerekir. Sen de insanlığın bir gramı olsaydı bu adamın oğlunun ekmeği ile oynamazdın. Üç tane kız babası olarak hangi vicdanla üniversitede çocukları okuyan bir bayan personeli tek başına cam terasta görevlendirirsin. Ben senin sahte kişiliğini öyle yaşadım ki, bundan o kadar eminim ki, inşallah milletimizde en kısa zamanda anlayacaktır. Tek dileğim, senin gerçek zalim kişiliğini milletimiz tez zamanda anlasın. Sen ki; en zor zamanında üzerinde mal varlığı olan şirketini neden kardeşlerine ve kardeş çocuklarına emanet etmedin de, benim gibi başkanlık yapan bir adamın üzerine devrettin. Senin zor günlerinde şirketini bir siyasetçinin asla yapmaması gereken bir şekilde üzerime alıp, gram zeval getirmeden geri vermedim mi? Senin için yaptığım bu fedakarlığın maddi karşılığı olabilir mi? Üzerime emanet ettiğin şirketin vekâletini de kızına alarak neyi planladığını ancak şimdi anlayabiliyorum. Allah’ım seni şeytani planlarının içinde yok etsin inşallah. Ekmekleri ile oynadığın herkesin ahı üzerinde olsun inşallah.

İşten attığın Emine hanımı belediyenin yiyecek malzemesini başkanın evine götürdün diye suçlamışsın. Bu nasıl bir ithamdır. Bak bu Osman Nuri evinin yiyeceğini yıllarca belediyeye taşıya taşıya misafir ağırladı. Ağırladığı adamların desteklerini alarak şu anda sefasını sürdüğün yerleri var etti. Öyle sahtekarsın ki; makam arabasına binmeyeceğim dedin bu zenginlikle o sözünü bile tutamadın. O makam aracını bize destek olsun diye yarı fiyatına veren iş insanı senin dörtte birin kadar zengin değildi. Allah aşkına sana soruyorum; Görevi devraldığın gün hemen fabrika açacak olan bir iş adamı burada, rahatsızlandı biraz, yukarıda oturuyor dediğin adam nerede? Hemen kurulan fabrika nerede? Bu adam bu ilçeye değil fabrika, kümes dahi yapmaz. Benim Azdavaylı hemşehrilerim bu fabrika kuruyor dediğin adamı, bilip tanısalar vallahi senin yüzüne tükürürler.

İşin gücün beni itibarsızlaştırmaya çalışmak. Suğla Yaylasına dava açanlarla el eleydin. Ne oldu şimdi? Vaz mı geçirdin? Bu dava açanlar davayı kaybetti zaten. Üst mahkemede onadı. Kaybettikleri davadan vazgeçtiler diye açıklama yaptın. Tam bir sahtekarsınız. Suğla’daki işin durması bakanlığın bir evrak eksikliğinden. Kurum görüşü alırken A tipi için alacaklarına, B tipi için almışlar. Onu düzeltmeye çalışıyorlar. Dava açanların buna ne müdahili olabilir ki?

Tarihe geçmemiz gereken projemizdeki emeğinizi boşa sayarak, işi yoluna koyan kahraman oldun, öylemi?

Sen o kadar ucuz, bir o kadar da zalimsin. Senden sonra bu ilçeye kim başkan olursa olsun benim başardıklarımı hayırla yad edeceklerdir. Çünkü senden daha zalimi bu milletin başına gelemez. Sen ki; kardeşin Hüseyin Taşkan’a evinin yol geçişi için 2 metrekare yer vermedin. Adamı yıllarca mağdur ettin. Belediye olarak 20metre taş duvar yaparak kardeşine yol geçişi sağlayabildik. Tüm zulmettiklerinin kahrı üzerine olsun inşallah.”

BİRÇOK PROJE YAPTIK, AÇILIŞ TÖRENİ YAPMADIK”

“-Bir otel, 100’er yataklı iki yurt binası yaptık, açılış programı yapmadık.

-20 dönüm arazi üzerinde 1000 metrekare kapalı alanı olan bir kereste fabrikasını belediyemize kazandırdık, açılış töreni yapmadık.

-24 adet küçük sanayi işyeri sitesi yaptık, açılış töreni yapmadık.

-78 dairelik belediyemiz marifetiyle mükemmel bir toplu konut yaptık, açılış programı yapmadık.

-140 dairelik Çevre ve Şehircilik Bakanlığı marifetiyle TOKİ yaptık, açılış töreni yapmadık.

-Yenimahalle’de seçim öncesi 10 dönüm TOKİ arsası almayı başararak, 3. TOKİ’yi Yenimahalle’ye yapmayı planladık.

-Kastamonu’da hiç bir ilçeye nasip olmamış boyutta araç parkı kazandırdık, açılış yapmadık.

-Suğla Yaylasında 400 dönüm araziyi belediyemize kazandırarak bölgemizin en kapsamlı projesinin % 60’ını gerçekleştirdik, bir temel atma programı yapmadık.

-Hayatımın mücadelesini vererek ilçemize kazandırdığımız Cam teras, 7 km yolu ve iki katlı Kafeteryasını yaptırdık, açılışını yapmadık.

-Belediyemizi borçlandırmadan devasal temiz su arıtma tesisi yaptık, açılış töreni yapmadık. Her mahalleye hiç bir ilçeye nasip olmayan nitelikte sosyal tesisler (bay- bayan yemekhaneler, mutfaklar, şadırvanlar, WC ) yaptık, açılış töreni yapmadık.

İlçemizin tüm yolları ve sokaklarını parke kapladık, hizmete açılış töreni yapmadık.

-Devlet Hastanemize büyük bir uğraşla diyaliz ünitesi kazandırdık, açılış töreni yapmadık.

-112 Acil servisini ilçemize kazandırıp, yer tahsisi yaptık, açılış töreni yapmadık.

-Her mahalleye parkların en güzellerini yaptık, açılış töreni yapmadık.

-9 km kanalizasyon kolektör hattını yaparak Devrekani Çayına tertemiz akıttık, açılış töreni yapmadık.

-Bir adet kapalı spor salonu, bir adet tenis kortu, bir adet sentetik futbol sahası ve kapalı yüzme havuzu yaptırdık, ama ne temel atma ne de açılış töreni yapmadık.

-Bütün devlet kurumlarının cephe kaplamasını yöresel mimaride yaptık, Cumhuriyet Caddesini tamamen projelendirdik ve belediye karşısındaki esnaf ve vatandaş evlerini en güzel hale getirdik. En büyük iyiliği de Çağlar ve Neslihan Karaset ailesine yaptığımız için bu kadar kötülük gördüğümüzü çok iyi biliyoruz. Neslihan Karaset’i bu kadar yüzsüzleştiren, güç sarhoşu yapan Kemal Özdemir’dir.

-Yapılamasın diye bütün şeytanların görev aldığı, her türlü şikayet ve engellemeleri yapmalarına rağmen, hiç bir ilçeye nasip olamayan devasal projemiz olan Atlı Turizm Merkezini yaptık, açılış törenini yapmadık.

-Daha sayamadığımız irili ufaklı nice hizmetlerimiz var çok şükür.

Bakıyorum da;

-Belediye tabelası değişiyor, günlerce paylaşıyorsunuz.

-Aşıklar köprüsü tamir edildi, günlerce paylaşıyorsunuz.

-9 km kanalizasyon kolektör hattı yapmışız. 3 yıl üst üste büyük sel afeti yaşamışız ve kaç noktasından büyük tahribatlar yaşadık. Benzinlik arkasında 50 metrelik kesimi yenilemişsiniz, büyük icraat diye paylaşıyorsunuz.

-Koskoca Sanayi bölgesi yapmışız, eski sanayide 4 iş yeri yıktınız, günlerce paylaştınız. Üstelik hiç bir belediyede olmayan bizim kazandırdığımız 30 tonluk ekskavatör ile.

-200 kişilik mükemmel bir toplantı salonu ve hamamı, saunası, fitnes salonu olan 40 yataklı yaptığımız otelin giriş merdiveni tamir ediliyor, günlerce paylaşıyorsunuz.

-4 bordür taşını yatırıp 8 kilitli parkenin yerini değiştirerek engelli rampası yaptık diye paylaşıyorsunuz.

-İki köprü arasında 2km sıcak asfaltla bisiklet yolu yaptık, çizgilerini çizemeden sel afeti yaşadık. Şimdi 100 metrelik yerini tamir eder, onu da biz başardık diye paylaşırsınız.

-Hastane yapıyoruz diye paylaşımlarınız tamamen gündemi oyalama maksatlı yalan haberler. Hastaneyi devlet yapar. Devlet de şu anda Azdavay’a hastane yapmaz, hele şu ekonomik dar boğazda.

-Düğün salonu yapacağız diye bas bas bağırdınız. Şimdi yardım dilenerek mevcut salonun çatısını yapmaya çalışıyorsunuz. O yardımları da asla alamıyorsunuz. Çünkü sizin yardım talep ettiğiniz iş insanları sizden daha fazla zengin değil. Zengin adam dilenmez, lütfet de cebinden yaptırıver.

-Cezaevinin yerini toplum sağlığına tahsis ettik diyerek aile hekimliği, 112 ve Toplum Sağlığı yaptırıyoruz diye paylaşım yaptınız.

“ALLAH AŞKINA SİZİN AKIL HOCANIZ KİM?”

Toplum sağlığı inşaatı bir devlet yatırımıdır, Devlet yatırımı da bir ilçeye iktidar partisinin temsilcileri tarafından getirilir. Yer Milli Emlak’ın, tahsis edilen kurum sağlık bakanlığı. Bunun neresinde belediye. Vallahi rol çalmakta üzerinize yok. Sana soruyorum; Hasan Baltacı başkanımız “Ben Sağlık Bakanlığına yeni bir hastane yaptırıyorum” diyebilir mi?

-Doğal gazın ilçemize gelmesinde mücadele eden ve bunu başaran biziz. Yatırımı yapan Kargaz. Ama açılış töreni yapan sizsiniz ve büyük emekleri olan bizlere bir yer gösterme asaleti bile gösteremeyen, bir teşekkür dahi edemeyen yine sizsiniz.

-Suğla Yaylası Projemizle ilgili kocaman bir yalan haber paylaştınız. Bu mükemmel projeyi engelleme adına, burası mera diye dava açan Sarnıç köyü derneği ve muhtarlığını davadan vazgeçirdik dediniz. Ya, açılan davayı köylü kaybetti ve karar onandı. Buradaki problem Orman Genel Müdürlüğü’nün tahsis dosyasındaki bir işlem eksikliğidir. Burası A tipi mesire yeri yapılırken kurum görüşleri B tipi Mesire yeri olarak alınmış. Bu bir idari hatadır. Yani Sarnıç köyünün davadan vazgeçmesi bu konuda hiç bir anlam ifade etmez. Kaybedilen davanın vazgeçilmesi mi olur. Sizin amacınız; Osman başkan çözemedi biz çözdük. Ya Osman Başkan binbir mücadele ile 400 dönüm yeri Belediyeye kazandırdı. Belediyeden 5 kuruş harcamadan projenin % 60 ını yaptı, 2 tane mükemmel peyzaj göletlerini yaptı. Kanalizasyon, arıtma, temiz su ve elektrik alt yapılarını yaptı. Şu haliyle bile tesis işletmeye açılabilecek durumdadır.

-Kasmib aracılığı ile alınan çöp aracı da 3 yıl öncesinin protokolü ve bizlerin karar ve imzaları ile alınan hibedir. Nasılda kendi emeğin gibi günlerce paylaştın. Senin ömrün başkalarının emeklerini çalmakla geçmiş zaten.

Merkez Cami yanındaki yemekhaneyi bir hatırla. Ali Metin’le ne mücadele verdik. Orayı iş yerine katmak istedi. Milletin menfaatimi? Ali Metinin menfaatimi diye kalemi kırdığım günü hatırla. Bütün harcamaları belediye bütçesinden yaptık. Sadece 2 ustanın 5 günlük yevmiyesini ödedin. Kapısına da çok hakkın geçmiş gibi adını verdik. Hiç haketmedin bunu. Ama senin bu beklentilerin ve kibrin bizleri mecbur etti. Hak etmediğinin ispatı da nedir biliyor musun?; Pandemi döneminde tekstil çalışanlarına öğle yemeklerini yemeleri için burayı verdik. Sırf O giriş kapısında adın yazıyor diye; bunlar burada yemek yiyemez, derhal bu uygulamaya son verilecek diye çıkış yaptığın günü hatırla. Utanç verici bir gündü senin için. Bu duruma tekstil sahipleri ve çalışanların tümü şâhittir. Şu anda bu insanların yüzüne nasıl bakıyorsun doğrusu çok merak ediyorum.

-Sizin şu ana kadar tek bir icraatınız var; Acımasızca, hiç kimsenin tazminatını dahi vermeden personel atmak. Bugün en basit iş yerinde bile işçi çıkartılırken tazminatı ödeniyor. Bu çıkardığın işçiler yıllarca hafta sonu demedi çalıştılar, bayram demedi çalıştılar, her gün fazla mesai yaptılar bir kuruş fazla mesai almadılar. Siz bu tutumunuzla belediye gibi resmi kurumu itibarsızlaştırdınız.

-Siz turizm okulu mezunu olan kardeşlerin Ihlamur6 kafeteryasına çöktünüz. Yüksek okulun açılışıyla en çok ihtiyaç duyduğumuz ve bizzat teşvik ettiğim, ilçemizin en gerekli esnaf kolunu yaşamaz duruma getirdiniz. Ey Başkan sen açık arıyorsan, bir geçmişine bak. Tüm yaptığın evler kaçaktı. Hepsini daha sonra ruhsatlandırdın. Şu anda yuvasını dağıttığın, yıllardır belediyenin her işine koşan Tayfun Aslana vekâletini verdin. Adam iki yıl senin tapularınla uğraştı, ömrünün yarısı, mesaisinin yarısı senin özel işlerini takip etmekle geçti. Bu çocuk bize Rahmetli M. Ali Aslanın emanetiydi. M Ali Aslan kim biliyor musun? Senin gibi başkalarından topladığı kolileri dağıtıp, kendine mal eden değil, yaptığı hayırların çoğunu en yakınları bile bilmeyen adam gibi adamdı. Merkez cami ve yanında cenaze namazı kılınan yeri bağışlayan aileden birisidir. Orası ne kadar kıymetli düşünebiliyor musun? Birde altına belediye olarak 3 iş yeri yaparak bu ailenin yerine çökmüşüz. Sonra bir hatırasına sırf bana büyük destek oldu diye işkence ettin. Ekmek verdiğim, devlet memuru yaptığım Zabıta Ahmet’i bana karşı silah gibi kullandın. Babalık yaptığım adamı bana düşman ettin. Şimdi nerede Zabıta Ahmet? Kullandın ve işi bitti, çöpe attın. Ya Adını verdiğimiz Kız Yurdu mevzuata uygun işletilmiyor. Birisi şikayet etse, tahsil ettiğin bütün paraları maliyeye ödersin. Ali Güneşin fırınını kapatmadım diye yargılandım 3 ay hapis cezası aldım. Bugün iki satır yazsam yarın kapatmak zorunda kalırsın. Yeşilçam kafesi apartmanın sığınağını iş yerine katmış, Kemal Özdemir’in himayesinde olduğu için dokunamazsın tabi ki. Sen git Ali Metin Aydın işyerinin duvarlarını yıkarak iki ayrı binayı birleştirmiş onu düzelttir. Ihlamur6 da bir hata varsa, o da belediyenindir. Adamları mağdur etmeğe asla hakkın yoktur. Bayrampaşa’daki iş yerinin çatı arasını nasıl ofise dönüştürdün bir düşünsene.

Dahasını söyleyeyim, Karşıyaka’daki ailenize ait tarlanızın 10 yıl öncesi ile şu anki imar durumunu bir kamuoyu ile paylaşır mısın. Belediye Meclis üyesi olarak imzaladığın kararda aile çıkarlarınız nasıl gözetilmiş, aynı kararda şahsımın evi ve arsası olan adadaki imar değişikliğini açıklar mısın. O meclis günü aynen şu ifadeyi kullandım. Bana ait olan bir yerde asla kat artışı olmayacak. Evimin olduğu ada 2 kattı, aynen iki katta kaldı. Ama senin aile arsana kümes dahi yapılamazken, 45 daire yapılabilecek bir kat artışı yapıldı. Yaptığın 3 kuruş desteğin binlerce katını çıkardın. İşten attığın zavallı insanların açtığı iş yerlerini burunlarından getirdin. Çünkü onlara Osman Nuri sahip çıktı, bir ekmek tenekesi kurdu. Ne güzel amaçlarla kurduğumuz Kadın Kooperatifini yaşamaz hale getirdiniz. Biz Azdavay Belediyesini iyi yöneterek, Bakanlık nezdinde bir kademe sınıf atlattık. Bu sebeple Belediyenin memur kadroları arttı ve bu memur kadrolarına sözleşmeli personeller alabildik. Şimdi hepisi memur oldu. Bu ekmek verdiğimiz insanlara nasıl bir baskı yapıyorsun ki, adamlar selam vermeye korkuyorlar. Benimle samimiyeti devam edenlere zulmediyorsun ya . Vallahi en büyük şeref senin zulmüne maruz kalmaktır.

Seni benim kadar kimse tanıyamaz. Herkesi kullanır, işin bitince sanki hiç bir yaşanılmış yok gibi ezer geçersin. Yapılırken Hayatımın imtihanını verdiğim O Yüksekokulun açılış töreninden bir saat önce, şirketinin genel müdürü yaptığın damadın var ya; Yurt binasına Rektörün adının verildiğini görünce, senin adın verilmemiş diye dünyada katlanamayacağım hakaretleri yaptı şahsıma. O günün şerefine sabrettim. O yurt binası devletin, belediye çalışanlarının emeği ve her odanın kapısında da ismi yazan hayırseverlerin katkıları ile yapıldı.

Sana son bir söz söyleyeceğim; İş yaptığın %50 ortaklı bir dış ticaret şirketin varken, üzerinde ciddi mal varlığı olan diğer dış ticaret şirketini önce Üsküdar’daki Erdem Demir ve ailesinin üzerine aldın. Daha sonra bu aile üzerinden, Rahmetli Mustafa Çay’ın üzerine vermek istedin ama ailesi kabul etmedi. Sonrasında bana gelip, kimseye güvenip emanet edemem diyerek şirketi samimi duygularımı sömürerek benim ve ailem üzerine verdin. Üstelik noterden de şirket ile ilgili sınırsız yetkileri kızın Yıldız’a aldın. Allah aşkına bir belediye başkanına bu ateşten gömleği nasıl giydirdin? Neden ailen üzerine, kendi üzerine almadın da, bizim temiz ve saf duygularımızı sömürdün.

Sen bu şeytani hesapları hayatın boyunca yapacaksın, bugün de makamdan aldığın güçle insanların küçücük eksiklerini bahane ederek zulüm etmekten geri kalmayacaksın.
Allah’ım mazlumları senin zulmünden muhafaza eylesin.”