Eşit vatandaşlıktan şirket hissedarlığına
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın şu ‘anonim şirket’ modeli teklifi ilginçti değil mi? Kusura bakmasın ama ‘anonim şirket’in telif hakkı şahsımıza ait!..
Mâlûm Cumhurbaşkanı siyasetin dibine kadar içinde... Önümüzdeki seçimlerin nasıl geçmesi gerektiğini halka anlatıyor, çıkarılacak milletvekili sayısıyla ilgili sipariş bile veriyor...
Muhalefeti yıllardır Sivas’ın ötesine gidememekle, orada siyaset yapamamakla, Türkiye partisi olmamakla eleştiren, kendilerini Türkiye’nin her bölgesinde aynı eksende konuşmakla tanımlayan Erdoğan, yer Balıkesir olunca ve muhtemelen ‘milliyetçi oylar’da bir gerileme hissedince yine nabza göre şerbete yöneldi...
Şu konuşmayı Diyarbakır’da yapar mıydı acaba: “Kürt olarak senin neyin eksik yaaa? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var, her şeye sahipsiniz... Cumhurbaşkanı, bakan oldun mu, oldun... TSK’da yer aldın mı, aldın... Daha ne istiyorsun?”
Balıkesir’de bir de ‘anonim şirket’ten söz etti... “Benim derdim şu: Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir... Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen... Bu ülke bu şekilde sıçrayamaz” şeklinde hitap etti...
Erdoğan medyada çokça tartışılan ve eleştirilen ‘anonim şirket gibi’ teklifini geçen Pazar günü dillendirdi... Oysa biz 15 Eylül 2014’te ‘İçimizde büyüyen sanat: Riyakârlık’ başlıklı yazımızda zaten ’anonim şirket’i şu sözlerle ifade etmişiz:
“Herkesin farklı oranda hissesinin bulunduğu anonim şirket gibiyiz... Hissemize kısmen de olsa damladığında, artık evrensel boyuta ulaşan ’büyük tokatçı’nın götürdüklerine “Helâl olsun” diyebiliyoruz... İşimize geldiği zaman ‘bizimkiler’ suç üstünde yakalandığında bile cebimiz ile vicdanımızı yer değiştirmekte tereddüt etmiyoruz!..”
Allah’tan bu yazıyı Cumhurbaşkanı’nın teklifinden sonra değil önce yazmışız... Sonra yanlış anlaşılabilirdik!.. Ardından bir yığın hukukî problem yaşayabilirdik!.. Önce yazmış olduğumuzdan da anlaşılıyor olmalı ki, bizim konumuzun Erdoğan’ın dile getirdiği ‘şirket’le ilgisi yok!..
Bizimki ‘iç muhasebe’ydi, Erdoğan’ınki ise Türkiye’yi şirket modeliyle sıçratma projesi!.. Sadece sıfatlar aynı, yoksa içerik çok farklı!..
HHH
Erdoğan, anonim şirkete dönüşmemizin neden elzem olduğunu açıklarken, bunu ’bileklerimize pranga bağlayanlar’la ilişkilendiriyor... Galiba ortaklık türümüzü değiştirirsek bu ‘prangacılar’dan kurtulabileceğiz!..
O hâlde kimlerdir bu ayaklarımızı bağlayanlar? Bizi sürekli mağdur eden ama kimliklerini bir türlü somut olarak açıklayamadığımız lobiler, baronlar, odaklar vs... ‘Faili meçhul’ her olumsuzluğu buraya yıkabiliyor, kendimiz içinden çıkabiliyoruz... Devletin bütün gücü elimizde olmasına rağmen isim isim gereğini yapamıyor, en kötü ihtimalle işi ‘fıtrat’a fatura edebiliyoruz’85
Şunu tahmin etmek zor değil: Eğer AKP bu seçimde başarısız olursa suçun yıkılacağı adres Ahmet Davutoğlu olacak... Ekonomideki sarsıntının sebebi asla kendileri olmaz Merkez Bankası olur... Çözüm süreci ellerinde patlasa suç muhalefete ve provokatörlere ciro edilir...
Tayyip Erdoğan böylesine ‘korunaklı’ bir alanda siyaset yapıyor ve yetmediğinden olsa gerek kendisinin başında bulunacağı bir anonim şirket modeline ülkeyi dönüştürmek istiyor... Bunu da açık açık ifade ediyor...
Önümüzdeki seçimler sadece Türkiye için değil, hem iktidarı elinde tutanların istikbâli, hem de o güç etrafında tutunarak bugünlere büyüyerek ulaşmış ‘hissedarlar’ın akıbeti açısından çok önemli... Yani seçim klasik olmayacak, kimileri için gayrîresmi biçimde bir şirket genel kuruluna dönüşecek!..