Esas tehlikeli olan!

Trabzon''da küçük bir çocuk üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''na yapılan hakaret çok çirkindi… Ama ondan daha çirkin olan bir durum daha vardı: Kürsüdekilerin mutlu mesut gülüşleri, alkışları ve alandakilerin bağırış çağırışları…

Esas kırıcı olan, esas kıyıcı olan, esas üzücü olan buydu… Yağcılığın, sorumsuzluğun, nemelâzımcılığın, cinnete yürüyüşün, kuralsız bir düşmanlaştırmanın fotoğrafıydı o…

Zorluklar içindeki bir ülkenin, beraberliğe, kardeşliğe, tahammüle, dayanışma duygusuna ihtiyacı varken, mikrofonlara yansıyan o linç çığlıkları, kutsal bir infazı çağrıştıran o nöbet sesleri, çocuğun sözlerinden daha tehlikeliydi…

Etrafta, "Durun, bu yaptığımız yanlış" diyecek bir kişinin bile kalmaması, yanlışın yanlış olduğunu bile bile o fotoğraf karesine, kiminin alkışlarla, kiminin tebessümle, kiminin dozajı artıracak mesajlarla katılması, ülkenin içine sürüklendiği iklimi özetliyordu aslında…

***

Söz konusu tablo o kadar can sıkıcıydı ki, şu yazdıklarımı hatırladım ve arkasında durduğumu ifade etmek istedim:

"İlk alkışlayan... Lider yaptı diye beş para etmez esprisine ilk gülen... Şef, reis, başkan her neyse iri lâf edince ilk ayağa kalkan... Huzurda ilk eğilen... Sloganı ilk patlatan... İşler ters gidince ve fırsatı yakalayınca taşı ilk fırlatacak olan...

Hep onlar dikkatimi çeker... Meselâ bir Devlet Başkanı karısını Başkan Yardımcısı olarak ilân ettiğinde, şaşkınlık geçiren o heyette ilk ayağa kalkıp alkışlayan ve diğerlerini de ayağa kalkmak ve alkışlamak zorunda bırakan var ya... İşte o...

Genel Başkan grup toplantısında hiç de değeri olmayan lâflar ederken, son hecede sesini yükseltince ayağa fırlayan ve elleri çatlayıncaya kadar alkışlayan ve grubu da ''sürü''ye dönüştüren var ya... İşte o...

Liderler bir şey açıklarken omuz başında toplanan kurmaylar vardır... ''Hayır'' demeyi bilmeyen, liderin ağzından her çıkana ''hikmet'' muamelesi yapan, varlıkları o liderlerin eteklerine tutunma potansiyeline bağlı olan tipler... Başlarındaki, sinirli pozlara yatmışsa eğer, onların kameralara takılan yüzleri de asıktır... Baştaki gülümsüyorsa onların yüzlerinde de plastik sırıtışlar oluşur... Onlar var ya... İşte onlar, o ilkler..."

***

Elinde para olan daha zekidir!.. Daha güçlüdür!.. Daha yakışıklıdır!.. Daha cesurdur!.. Eğer espriyi patron yapıyorsa mutlaka daha kalitelidir!.. O espriye ilk gülen var ya, ilk gülen... İşte o...

Komutan yanlış yönetimle orduyu ateşe atıyor veya ''kutsal'' bir ricat söz konusu... İlk itaat eden var ya ilk itaat eden... Veya "Ne güzel buyurdunuz" diye ilk teslim olup diğerlerinin de direnme duygusunu ilk kıran... İşte o...

Kimi cahil tarikat önderlerine ''kutup'' muamelesi çeken, Allah''ın peygamberlere vermediği yetkileri veren, hatta onların çocuklarına, hatta torunlarına, hatta yeğenlerine ''doğuştan mübarek'' ve ''tartışılmaz'' sıfatını yapıştıran ilk var ya... İşte o...

Mühür kimdeyse, o mührü büyük bir şevkle ilk hohlayıp duran... Kendi aklını, vicdanını ve şahsiyetini ''yok'' derecesine indirip hepsini önderin, şefin, imamın, başkanın, diktatörün, reisin vs. arka cebine postalayan var ya... İşte o... Beşerî cehennemin odun taşıyıcıları... İşte onlar... O ilkler...

Aslında bu tavırlarıyla, ''bir numara''ya da kötülük eden, onu yanlıştan alıkoymak yerine, yanlışını kurumsallaştıran o ilkler…

***

İlk alkışlayan olmak yerine, ilk "Senden büyük Allah var" diyebilen olmak... Keramet atfeden ilk olmak yerine, adaleti ilk hatırlatan olmak...

"Ne güzel buyurdunuz" diyen ilk olmak yerine, yanlışa ilk yanlış diyenler arasına katılmak... "Fikrim varsa ben varım, fikrim yoksa ben yokum" diyebilmek...

Haksızlık bizim mahalleden kaynaklandığında, tek başına kalma pahasına da olsa, o mahallenin hüküm sahiplerine karşı çıkıp mazlumun yanında ilk yer alan olmak... Hakkı başkası temsil ediyorsa, mahalle baskısından, taassuptan ve cahiliyeden korkmadan, ''atalar dini''ne esir düşmeden o hakkı sahibine teslim etmek...

Yazarın Diğer Yazıları