Esad YPG yakınlaşması...
Geçen Salı günü kaleme aldığımız "YPG çekildi mi" başlıklı, yazıda , "Avrupa'dan da katılımlarla, ABD'nin PKK/YPG'ye isim değiştirerek yeni format attığı terör örgütü SDG'nin Rakka'ya bağlı Tabka yerleşkesinde hemen barajın yanı başında toplantısı vardı. SDG'nin 3'üncü konferansı... Tam kadro... Münbiç'teki YPG kadrolarının neredeyse tamamı bu toplantıya katıldı... Suriye için yapılacak anayasayı görüşeceklerdi. YPG'liler de cümbür cemaat bu toplantıya gidince çaktılar bize inceden haberi..." ifadelerine yer vermiştim.
Haberin peşini bırakmadık. Teferruata giremeden, PKK/YPG'nin en büyük bileşeni olduğu SDG'nin (Suriye Demokratik Güçleri) 3'ncü konferansında alınan kararları bölgedeki güvenilir istihbarat kaynaklarımıza dayandırarak aktaracağım;
1- İşgal edilen yerlerde zaman geçirilmeden Münbiç'deki gibi halk meclisleri kurulacak.
2- Esad'la savaşın bitmesi için gerekirse taraflar arasında ara buluculuk yapılacak. (Bu maddeye çok dikkat!.. SDG savaşı bırakıyor mu acaba?.. Diğer savaşan gruplar arasında ara buluculuk yapacaklar!..-aht-)
3- Afrin için gerekli hazırlıklar yapılacak. TSK'nın çekilmesi halinde ÖSO kuvvetleri imha edilecek.
4- Suriye için anayasa çalışmaları desteklenecek.
Bölgeyi çok yakından takip eden istihbarat kaynaklarımızla yaptığım görüşmede oldukça kritik bir bilgiye daha ulaştım. Geçtiğimiz günlerde Afrin'den yola çıkan bir PKK/YPG heyeti ile Esad'ın heyetleri arasında oldukça gizli bir toplantı gerçekleşmiş ve bazı mutabakatlar sağlamış.. Kaynaklar, Deyrizor ve diğer bölgelerdeki gelişmelere paralel olarak en geç Eylül ayında Esad'ın İdlip'e operasyon başlatacağını kaydediyor. Yapılan değerlendirmelere göre; "Bizi ilgilendiren en önemli husus, bazı radikal örgütlerin El Bab mıntıkasına geçişleri YPG tarafından bilinçli olarak kesilecek, Türkiye tarafına sürülecek."
Böyle bir göç dalgasının nelere mal olacağını tekrar etmeğe gerek var mı?.. Şu an sınırımızda bekleyen ve ülkemize geçmeye çalışan 5 bin civarında mülteci var. Bu gruplar içinde çok kirli şahıslar ve teröristler bulunuyor. Sınırlarımızda çok ciddi tedbirler alınmalı. Karakter, devlet ve vatana bağlılık, helal kazanca sadakat da dahil!..
SDG, sözde konferansında kararları tabi ki tek başına almıyor. Destekçileri ve de hamileri malumunuz. Bir istihbarat bilgisi daha vereyim; Deyrizor'daki ABD üssündeki füzeler yer değiştirmeye başlamış. Derik'deki sözde akademideki eğitimlerini tamamlayan YPG'lilere teslim edilmek üzere...
Öyle anlaşılıyor ki!.. Belçika'daki NATO zirvesinin hemen ardından Helsinki'de gerçekleşen Trump-Putin buluşmasının sonuçlarıyla Suriye'nin nasıl 3'e bölündüğünü, enerji kaynaklarının nasıl paylaşıldığını daha net olarak görmeye başlayacağız. Muhtemelen, Rusya'nın "anti demokratik ülkeleri desteklemiyoruz" pozisyonuna geçip İran'ı satmasını da...
Bu yazdığım somut bilgilerin arkasından belki de Esad'ın hangi pozisyona geçeceği konusunda hala kafa karışıklığı içinde olabilirsiniz. Ona da, Ankara'da devlet koridorlarında yapılan analizler çerçevesinde cevap vermeye çalışayım:
"Esad, PKK/YPG'ye iyice yaklaştı. İngiltere üzerinden..."
Açıkça, İran'a yöneleceği belli olan tehdidin ardından- belki de eş zamanlı- sıranın Türkiye'de olduğunu söylemek için kahin olmak gerekmiyor!.. Devlet-millet olarak çok sıkı durmalıyız...
***
Altını ısrarla çizmem gereken bir husus daha var. "Seçimden hemen sonra Kamışlı'da, Türkiye'de faaliyet gösteren sol terör örgütleri, PKK ile yaptıkları toplantıda, PKK hakimiyetinin olmadığı özellikle Akdeniz, Ege, Karadeniz gibi yerlerde eylem için destek istemiş. PKK, olumlu cevap vermiştir" diye yazmıştım. Kahpeler, sevkiyata başladı. Her gün, özellikle Karadeniz bölgesinden sıcak temas haberleri geliyor. Kahraman Jandarma güçlerimizin şerefsizlere karşı verdiği amansız mücadeleyi tüm gücümüzle desteklemeliyiz.