Herkes üzerinde muhakkak bir sonsuz sevgi ve saygı uyandırıyordu
Rauf Bey için de hakikat daha başka türlü değildi, sadece kongre delegelerinin daha önceden vilâyetlerce seçilmiş olması bir mahzur teşkil ediyordu ki bunun Cevat ve Kâzım beyler tarafından nasıl ha-yırhah bir anlayışla temin edilmiş olduğunu da kaydetmiş bulu-nuyorum. Teferruat sayılan ve fakat şayanı dikkat noktaları aydınlatmaya yarayan ve bilhassa Mustafa Kemal’in ihtilâlin şefliğine nasıl geçip başladığını tebarüz ettiren bütün bu noktaları aydınlattıktan sonra, şimdi rahat rahat kongreyi anlatabilirim. Tam saat on buçuğa beş vardı. Delegeler kongrenin toplanacağı mektep bahçesinde Mustafa Kemal’le Rauf Bey ve arkadaşlarını bekliyorlardı. Bahçe kapısında birbirini müteakiben 3 araba durdu. Birinci arabada Mustafa Kemal Paşa, Kâzım Karabekir ve Kolordu yaveri bulunuyorlardı. İkinci arabada Rauf, İbrahim Süreyya Beylerle ben vardım. Üçüncü arabada da Hayati Bey’le Kâzım Dirik ve iki tümen komutanı vardı.
Delegelerin birçoğu ve sokaktaki halk hemen arabaların etrafını sardı. En önce arabadan Mustafa Kemal Paşa ve onu takiben de Kâzım Karabekir Paşa indi.
Paşa Vali Münir Bey’in hediye ettiği jaketatayı ve benim verdiğim fesi giymiş olarak sivildi. Kâzım Karabekir Paşa, Kâzım Dirik, tümen komutanları resmî üniformaları ileydiler. Mustafa Kemal Paşa önde ve hepimiz arkada delegelerle ve Müdafaai Hukuk Cemiyeti Faal Heyeti ile konuşa ve selâmlaşa kongre salonuna vasıl olmuştuk. Paşa çok neşeliydi. Fakat, yüzündeki granitlik ve hareketlerindeki dinamizm bütün hâkimiyeti muhafaza ediyor, delegeler konuşur ve hal hatır sorarken dahi herkes üzerinde muhakkak bir sonsuz sevgi ve saygı uyandırıyordu. Biraz sonra, Kâzım Karabekir Paşa ile diğer ordu mensupları kongreden ayrılmışlar ve kongre tam on birde mesaisine başlamıştı.
Mütevazi mektep binasının salonu güzel hazırlanmış, bir de kürsü yapılmıştı. Delegeler mektep sıralarında oturuyorlardı. Her türlü emniyet tedbiri de alınmış ve Ravlenson’un tehdidi hesap harici tutulmamıştı. Ayrıca Recep Zühtü (eski milletvekillerinden) Cevat Abbas (Paşa’nın yaveri ve merhum Bolu mebusu), Şevket (Eski Bilecik mebusu) Beyler de ayrıca kapıda muhafız olarak yer almış bulunuyorlardı. En önce yoklama yapıldı. Biraz uzun olacak amma, kongre delegelerinin isimlerini ve seçildikleri yerleri sıra ile ve bir liste halinde yazmak, tarihe intikal edecek bir hizmet olacaktır.
Murahhaslar, isimleri okundukça:
- Burada..
- Evet..
- Mevcut..
Diyerek kendilerini belli ediyorlardı. Yalnız Elâziz ve Diyarbekir delegeleri yoktu. Bunlar Damat Ferit kabinesine sadakatla bağlı bulundukları belli olan valiler tarafından Erzurum’a gönderilmemişlerdi. Bilhassa Elâziz’deki vali Ali Galip yalnız Millî Mücadeleye muhalif bir betbaht değil, vatanın kurtuluş ve selâmetine matuf her tedbirin alınmasına muarız bir şerirdi.
(Devam edecek)