Erzincan'da neler oluyor?

Erzincan’a girmeden önce bir özet. Sadece bir haftalık.
Mayına basan iki askerimiz
şehit oldu.
Üç liseli öğrenci, müteaddit defalar uyarıldıkları halde yapılmayan üst geçit sebebiyle canından oldu. Biri yoğun bakımda. Belediye bu kazadan sonra üst geçit yapma kararı aldı.
Elazığ’da “altı” büyüklüğündeki “deprem” sebebiyle 42 fakir fukara köylü hayatından oldu. Prof. Ahmet Ercan, halkın evlerini depreme dayanıklı yapabilmeleri için aylık kazançlarının beşbin lira olması gerektiğini söyledi. Elazığ köylülerinin günlük kazancı iki lira.
ABD’de ve İsveç’te sözde Ermeni soykırım yasaları kabul edildi. İsveç’teki dört Türk parlamenter Türkiye aleyhinde oy kullandı.
İsveç’te işin içine Keldaniler, Süryaniler de katıldı. ABD’dekinde 1923 tarihi vurgulanarak ve işin içine Cumhuriyet karıştırılarak Sevr hatırlatılmış oldu.
Buna karşılık Türk yetkililer “sert” çıktılar. Halk, adı mülayim olanlara “sert olsanız ne yazar” dedi.
Çetin Doğan Paşa beş damarı değiştirilmiş kalbinin teklemesine rağmen hastaneye gitmedi.
Ankara’da bir üsteğmen daha intihar etti.
Askeri kamyon kaçak gibi ihbar edilerek, içinde taşınması yasal mühimmattan kaçak silahlar gibi bahsedildi.
Bülent Arınç bir TV programında kendisine yapılan muhayyel suikasti uzun uzun anlattı.
CHP milletvekili Ahmet Ersin’e bir “gizli tanık” tuzağı kuruldu ve pijama çantasında seksen bin lira olduğu iddia edildi. İnsan böyle para dolu çantayı nasıl yanında gezdirir ve üstelik resepsiyonda unutur diye sorulmadı.
Uğur Dündar aynı gizli tanığın “görüşme” tuzağına düşmediği için sevindi.
Atatürk’ün kurdurduğu Türk patrikhanesi patriği Papa Eftim’in torunu Sevgi Erenerol iki senedir içerde. Bülent Arınç patrikle yemek yedi. Mora’nın kaybedilmesinde rol almış patriği astıran 2. Mahmut zamanında, bu olaydan sonra, o kapı “kin kapısı” ilan edildi ve bir Türk büyüğü asılmadan açılmayacağı söylenilen kapı hâlâ açılmadı.
Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan getiren Engin Alan Paşa ki aynı zamanda ASELSAN’dan sorumludur, bir ay önce tutuklandı. Apo’yu sorgulayan subaylar da içerde galiba. Sayılarını unuttuk artık.


Jandarma istihbaratı nasıl “afişe” edildi?
1975’te de olmuş böyle hadiseler. Aleviler ve Sünniler birbirlerine düşürülmek istenmiş, bir kişi ölmüş,
40 kişi yaralanmış.
3. Ordu, sade Alevi köylerine değil, Sünni köylerine de yardım ediyormuş. İşte on kadar Sünni köyünden aklımda kalanların isimleri: Karakaya, Geyikli, Elma Köy, Bayırbağ...
Subay ve astsubay eşlerinin gayretleriyle yapılan bu yardımlar çatı, baca tamirleri, sağlık ocağı, kitaplık, okul açmak gibi işler.
Erzincan’da yapılan en son dehşet verici şey, Jandarma istihbaratının ortaya dökülmesi. PKK konusunda kendisinden haber alınan insanların evleri, aileleri, telefon numaraları, araba plakaları iddianamede en açık şekliyle deşifre edilmiş.
Bir Gölcük soruşturması vardı hatırlarsanız. Teğmenlere çeşitli suçlar isnat edilmişti. Bunlardan biri de uyuşturucu âlemleriydi. İnsafınız kurusun! Teğmenlerin uyuşturucu kullanmadıkları ortaya çıktı ve ayrıca muayenede kullanılacak saç kılları da kayboldu.
O ondört kişinin de teğmenlerden hiçbirinin olmadığı anlaşıldı.
Siz hayatınızda böyle çıldırtan bir komedi gördünüz mü?

Yazarın Diğer Yazıları