Her şeyden önce Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin havada açık üstünlüğü göz önündedir. Paylaşılan video görüntülerinde Ermeni hedeflerine darbelerin askeri dronlar ve ağır toplarla indirildiği açık gözükmektedir. Özellikle 1 adet S-300 sisteminin ve 20 adet Osa, Strela v.d. savunma sistemlerinin imhasını da hesaba kattığımızda düşmanın hava savunma sistemi fiilen devre dışı bırakılmıştır.
Açık kaynaklardan verilen haberlerde Ermenilerin Karabağ`da hava hücumundan savunma sistemi olarak birkaç Krug, Kub, S-125 ve aynı zamanda birer adet Elbrus ve Toçka-V savunma füzesi kalmıştır. Aynı zamanda ateş almak suretiyle kullanılan Grad füzelerinin yarısı devre dışı kalmıştır. Düşmanın ağır toplarına indirilen ateşler sonucunda yarısı imha edilmiştir.
Ermenistan`ın zırhlı araçlarına indirilen darbeler sonucunda onların da %40-50`si imha edilmiştir. İmha edilen askeri araç sayısı 100`ü geçmektedir.
Şunu not etmemiz gerekir ki, Azerbaycan ordusunun Ermenistan`a bu zayiatı alan savaşında tanklarla veya askeri araçlarla vermesi durumunda kendi kayıpları da fazla olurdu. Fakat halihazırda manzarada Azerbaycan ordusunun tüm bunları çok düşük kayıplarla gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Dronların yüksek askeri özellikleri düşmanı fena yerde yakalamış ve bundan dolayı sadece 4 günde askeri araçlarının yarısını kaybetmiştir. Ve bu süreçte Azerbaycan ordusunun dronlarını etkisizleştirme girişimleri başarısız olmuştur.
Komuta merkezlerinin, silah ve akaryakıt depolarının imha edilmesi askeri güçleri yönetmekte sıkıntı yaratmanın yanı sıra Ermenilerin canlı insan kaybının artmasına da neden oluyor.
İlk 2 günde Ermeni tarafı kayıp ve yaralıların sayısını sakladı fakat Azerbaycan tarafının açıkladığı rakama göre kayıp sayısı 2500`ü geçmişti. Bunun abartılı bir rakam olduğunu düşünsek bile Ermenilerin asgari 1000 kayıp verdiğini söylememiz mümkün. Bu da 1992-1994`teki savaşın ilk 4 gününde verilen kaybın üzerinde bir rakamdır.
İddia edildiği üzere savaşanlar sadece Karabağ`ın kendini savunma güçleri olmayıp Ermenistan askeri güçleri de orada bulunmakta ve aynı amaç uğruna savaş vermektedir.
Söylediklerimizden şöyle bir sonuca varabiliriz: `Kafkasya`nın en güçlü ordusu` çağdaş anlamda savaşa ne stratejik ne moral ne de teknik açıdan asla hazır değilmiş.
Senelerden beri Ermeni ideologlar `Azerbaycanlılar tembel, korkak, ticaretten anlayan fakat savaşamayan` insanlar olduklarına dair safsatalarla beyinleri yıkamışlar. Bu propaganda Ermeniler üzerinde `Düşman hiçbir şey yapamaz` etkisini pekiştirmiştir.
Şimdi ise düşman kendi kayıplarını `Türk ordusunun savaşa katılma` nedenine bağlamakla halkının kafasında `Türk ordusunun yenilmezliğine` ilişkin kanı oluşturmaya ve kaçınılması imkansız olan yenilgiyi kabul etmek dışında çare olmadığını kafalara sokmaya çalışarak aynı hataya düşüyor.
Azerbaycan hava kuvvetlerinin ve uzun menzilli füzelerin savaşın başlamasından beri henüz devreye girmediğini not etmemizde de fayda vardır.
Özellikle Rusya`yı çatışmanın içine çekmeye ilişkin Ermeni ümitlerinin de suya düştüğünü söylememizde de yarar vardır. 30 Eylül tarihinde Putin`le telefon görüşmesinden sonra Nikol Paşinyan`ın yaptığı açıklama bu çatışmadan barış yoluyla çıkmaya ilişkin Erivan`ın ümitlerini kesin şekilde toprağa gömmüştür.
Fiili olarak Paşinyan sözde `Lavrov formulü`nden ve Kremlin`in himayesi altında İlham Aliyev`le buluşmaktan bir daha vazgeçmiştir. Böylesine sert bir dönüş ve Moskova`nın arabuluculuğunu herkesin gözü önünde reddetmesi Paşinyan hükümetine de Ermenistan`a da iyi hiçbir şey vaadetmiyor. Galiba bu hareketleriyle Ermeni Başbakan en büyük hatasını yapmıştır.
Tüm bakımlardan Azerbaycan`ın bu operasyonlara iyi hazırlanması, diplomasi kanallarının verimli kullanılması,dışarıdan gelen eleştirilerin Türkiye`yle eş zamanlı göğüslenmesi ve hepsinden önemlisi milletin sınırsız desteği ve coşkusu belki beklenenden daha hızlı biçimde Güneyde Aras nehri kıyısındaki iki kentimizin kurtarılmasını kendisiyle getirip gelmiş, Kuzey`de büyük stratejik öneme sahip bir kasabamız kurtarılarak Türkçe ismi kendisine iade edilmiştir. Ermenistan`dan ve Dağlık Karabağ topraklarından fırlatılan füzelerin gayesi ise Azerbaycan`ı uluslararası bir savaşın içine çekmek olup bunu iyi bilen Bakü doğru olarak serinkanlılığını korumak kaydıyla operasyonları başarıyla sürdürüyor.