Ermeni saldırılarından sağ kurtulan Müslümanlardan edinilen kanıtlar, uzun süredir içselleştirilmiş bir nefretin varlığını belirtmektedir. Gaddarca tecavüzler her tarafta açıkça ortadaydı ve öldürülmeden önce işkence yapılması olağan hale gelmişti. 1877-1878 Rus-Türk Savaşı ile Balkan Sa-vaşları sırasında Avrupa’daki Müslümanlara uygulanan vahşetten farklı olarak, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğudaki Müslümanlara uyguladığı vahşetin amacının insanları yerlerinden kaçırmaktan çok öldürmeye odaklandığı görülmektedir.
Çatışma ve katliamlarda üç taraf vardı. Taraflardan birisi yerleşik Müslüman halk (yani Türkler, Kürtler ve diğerleri) ile Osmanlı askeri güçleriydi. Taraflardan ikincisi ise Ermeniler, bazı başka yerli Hıristiyanlar ile Rus ordusuydu. Üçüncü taraf ise bunlardan hiçbirini tutmayan bir güç olup, kendi çıkarlarının peşinde koşan aşiret mensubu Kürtler idi. Burada sayı-lan taraflardan ilk ikisi coşkuyla kendi hedeflerini önde tutup, düşmanını tamamen yenmeye adanmış kimseler tarafından yönlendiriliyordu. Ancak bu topyekûn savaşta, Ermeni ve Müslüman halkın çoğu kendi dininden olanların yanında saf tutmaya sürüklenmiş kentli ve köylülerdi. Nasıl ki Müslüman veya Ermeni oldukları için öldürüldülerse, savunmak amacıyla da Müslüman veya Ermeni olarak kendilerini savaşmaya mecbur hissettiler.
Bu savaşın özelliği en başından itibaren sivil halkı hedef alan saldırılar oldu. Her iki taraftan da masum ve kendi halinde insanlar savaşmaya zorlanmışlardı.
VAN
Van Vilayetindeki ayaklanmalar Mart 1915’te patlak verdi. Ermeni ihtilalci kuvvetleri toplanıp örgütlendiler. Arkasından, Ermeni köylüleri Van şehrine sızdılar. Ermeni köylüleri Müslüman köylerine saldırdılar ve sırasıyla Kürt aşiretleri de Ermeni köylerine saldırdılar. Van’daki Ermeniler 20 Nisan’da, polis karakollarına ve Müslüman evlerine ateş açmaya başladılar. Ermeni âsîler, ayaklanmalarını yürütmeye yetecek kadar silahı, kasabada ve çevredeki köylerde saklamışlardı. Ayrıca, Osmanlıların hesabına göre 4.000 kadar Ermeni savaşçısı da şehre girmişti. Ermeniler, ilerleyip Osmanlı güvenlik kuvvetlerini mağlup ettikçe, Müslüman mahallelerini yakıp ellerine düşen Müslümanları öldürüyorlardı. 14 Nisan’a kadar şehir tamamıyla Ermenilerin eline düşmüştü. Şehrin düşmesinden sonra ancak yetişebilen Osmanlı birliklerinin şehri muhasara altına almasına rağmen, Rus askerlerinin Kafkasya’dan ulaşıp 17 Mayıs’ta Osmanlı kuvvetlerini gerilemeye mecbur bırakmasına kadar, Ermeniler şehirde dayandılar. (Osmanlılar viraneye dönmüş olan Van şehrini 22 Temmuz 1915’te yeniden ele geçirdiler, fakat ertesi ay yeniden Ruslara kaptırdılar.) Van ve çevresindeki köylerde, Müslüman katliamı devam etti. Bir kaç istisna dışında sağ kurtulan yegâne Müslümanlar, kaçabilenler ve bilhassa Osmanlı ordusuyla birlikte kaçabilenlerdi.
Ölüler arasında, tedavi için Van’a sığınmış bulunan hasta ve yaralı Osmanlı askerleri de vardı. Zeve, Molla Kasım, Şeyh Kara, Şeyh Ayne, Zorayad Pakes, Hıdır, Amuk, Ayans, Veranduz, Haravil, Deir, Zivana, Karkar ve ismi bildirilmeyen başka birçok köy yok edilmişti.
(Devam edecek)