ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMA TARİHÇİ BAKIŞI

ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMA TARİHÇİ BAKIŞI

Savunmasız köylere hücum eden çeteler Müslümanları katlettiler

Geniş kapsamlı iç göçler oldu; halk Ermenilerle Müslümanların karışık yaşadığı köylerden sırf Müslüman ve sırf Ermenilerden ibaret köylere göçtüler. Çok sayıda halk da sınırın Rusya veya Osmanlı tarafına göçtü. Özellikle Muş, Van ve Bitlis’ten gelme 6.000-8.000 kadar Ermeni gerillası Kağızman bölgesinde toplandılar ve Ruslar tarafından askeri eğitime tabi tutulup örgütlendiler. Anadolu Ermenilerinden oluşan 6.000 kişilik başka bir grup da Iğdır’da eğitilip, çete grupları olarak teşkilatlandırıldılar. Osmanlı ordusunun hesabına göre, sadece Sivas Vilayetinden 30.000 silahlı erkek Ermeni güçlerine katılmıştı. Bu sayı mübalağalı olabilir, ama uzun süre planlanmış kapsamlı bir isyanı işaret ediyor.
Başlangıçta Muş, Çatak, Suşehri, Zeytun, Halep, Dörtyol ve daha başka birçok yerlerde Osmanlı askeri birlikleri, posta dağıtım merkezleri, jandarma karakolları ve askerlik daireleri saldırılara uğradılar. 1914 Aralık ayından başlayarak Reşadiye, Karçekan ve Gevaş’ta telgraf telleri kesilmeye başlandı ve daha sonra da tüm Anadolu’dakiler kesilmeye devam etti. 500-600 Ermeni âsi Tekye Manastırı’nı işgal edip, Osmanlı asker ve jandarmalarına karşı, kanlı bir meydan muharebesini gün boyu sürdürdükten sonra geceleyin Osmanlı askerlerinin elinden kaçtılar. İsyancılarla Osmanlı askerleri arasında silahlı çatışmalar Zeytun sokaklarında da cereyan etmişti. Ermeni köylüleri ile ordudan firar eden Ermenilerden müteşekkil bir grup, Diyarbakır Vilayetinde çeteler kurup Müslüman köylerine ve Osmanlı askeri birliklerine baskınlar verdiler. Savunmasız Müslüman köylerine hücum edildi ve Müslümanlar katledildiler. 
Fakat bu katliamlar, Doğu’daki Müslümanların başına sonradan gelecek olanların yanında az bile kaldı.
Ermenilerin doğu illerini ele geçirmek planları, savaşın başlamasıyla yürürlüğe konuldu. Bölgedeki katliam ve karşı katliamların zaman içindeki sıralamasının kavranabilmesi için bu ve diğer ayaklanma hareketlerinin hepsinin, Ermenileri sürmek emirlerinin verilmesinden çok önce yapıldığının bilinmesi gerekir. Van, Zeytun, Muş, Reşadiye, Gevaş ve başka kentlerle kasabalarda Osmanlı birliklerine karşı yürütülen isyan ve hücumlar, Osmanlı hükümetinin 26 Mayıs 1915’te kararlaştırdığı sürgün emrinden önce başlamıştı. 1915 Mayıs ayına gelindiğinde Doğu Anadolu bir iç savaşın ortasına düşmüş bulunuyordu.
Aniden ortaya çıkan Birinci Dünya Savaşı, 1820’lerde başlamış olan toplumlar arası savaşın son safhasına gelindiğinin sinyalini verdi. Kafkasya ve Doğu Anadolu’da Ermenilerle Müslümanlar 100 yıldır birbirlerine vahşet uygulamaktaydılar; ancak Birinci Dünya Savaşı sırasındaki katliamlar, sayıca ve şiddet bakımından farklılık gösterdi. Her iki tarafın da daha önceki katliamları küçük coğrafi bölgelerde kısıtlı kaldıysa da, Birinci Dünya Savaşı olayları Doğu’nun baştanbaşa her tarafında cereyan etti. Daha önceleri, katliamlar devletin gücü sayesinde bastırılıyordu. Fakat 1915’ten itibaren, şiddeti durdurabilecek etkin asayiş kuvveti yok denecek kadar azalmıştı. 
Bu durumun Ermeni nüfus üzerinde yarattığı etki çok önemli oldu ve uzun zamandır da tartışılmaktadır. Bu kitaptaki araştırma katliamlar denkleminin göz ardı edilen tarafını, yani Müslümanların katliamını anlatacaktır. (Devam edecek)