Birinci Dünya Savaşı başladığında, Osmanlı birlikleri Güneydoğu ve Orta Anadolu bölgelerindeki garnizonlardan alınıp, Ruslara karşı savaşmak üzere Kafkasya cephesine sevk edildiler. Doğu’nun kırlık bölgelerinde asayişi temin etmek görevini yürüten jandarma gücünden çok azı geride bırakılarak, çoğunluğundan cephedeki ordunun jandarma birliği teşkil edil-di. Hem bölgeyi iyi tanımaları hem de çarpışma yetenekleri nedeniyle, bunlara cephede duyulan ihtiyaç had safhadaydı. Jandarmaların garnizon-lardan ayrılması ve Osmanlı ordusunun da Kafkas cephesinde kırılması üzerine Kürt aşiretleri yeniden, yerli halka baskın vermek fırsatı buldular.
Yönetmeliğe göre Kürt aşiret mensupları da Osmanlı ordusunda görev almalıydılar, fakat uygulamada bu nadiren gerçekleşirdi. Tarımla uğraşan yerleşik Kürtler ile Doğu’daki şehirlerde yaşayan Kürtler, aynı Türkler gibi askere yazılır ve savaşa katılırlardı fakat aşirete bağlı Kürtler farklı davra-nırlardı. Osmanlıların Kürt aşiret üyelerini askere alması için, üzerlerine bir askerî birlik gönderip, onları öncelikle bastırmaları gerekiyordu; bunun da savaş halinde yapılması imkânsızdı. Bu nedenle birçok Kürt aşireti, savaşta tarafsız kalıp fırsat buldukça kendi çıkarlarını gözetirdi. Hatta Kürt aşiretleri, Van Vilayeti ile Dersim bölgesinde Osmanlı’ya karşı savaşmışlardı. Güney Van’da büyük bir Kürt ayaklanması tertipleyen Bedirhan Aşiretinin Beyi Abdürrezzak’ın yenilerek kaçmasını temin etmek için, tüm bir Jandarma taburuna ihtiyaç duyulmuştu. Savaşın başlangıcında Dersim Kürtleri Osmanlı ordusuna başıbozuk olarak katılmışlardı, fakat Osmanlı kaybetmeye başladığında taraf değiştirdiler; Osmanlı kafilelerine hücum ettiler, Türk ordu birliklerini topluca katlettiler ve çevredeki köyleri talan ettiler. Osmanlı’nın 1915’teki İran seferinde görünürde Osmanlı ordusu saflarında çarpışan Kürt aşiret kökenli neferlerin çoğu orduyu terk edip, aşiretlerin Van ve Urmiya gölleri arasındaki bölgede yaşayan halkı talan etmesine katıldılar.
Osmanlı Hükümeti Kürt aşiret mensuplarından birçoğunun, devletine sadık, itaatkâr vatandaş sayılamayacağını fark etmişti. Savaşın başlamasına bir ay kala, hükümet başarısız bir atılımla sâdık milis güçleri kurarak, Kürtlerin elindeki silahları toplamaya çalıştı. Görünürdeki amaç, "cahilliğinden yararlanılarak kandırılabileceği muhtemel, Kürt ve Müslümanların sadakatini kazanmaktı". Fakat herkes bunun aslında vatan hainliğinin Osmanlı tarafından örtülü şekilde ifade edilmesi olduğunu anlıyordu. Kuzeydoğu Anadolu’da Rusların ele geçirdiği bölgelerdeki Kürt aşiretleri, genelde içten içe Ermenilere karşı düşmanlık besledikleri halde, çabucak Ruslarla anlaştılar.
Kürt aşiretleri savaş boyunca, çok sayıda Ermeni ve az sayıda Türk ile yerleşik Kürt’ün ölüm nedeni oldular. (Devam edecek)