Ermeniler’e yine “savunmasız” yakalandık!

Her yıl 24 Nisan’da, yalanlar üzerine kurulu yaygaralar koparan Ermeniler’in çoğu ülkelerce de desteklenmesi Türkiye’yi güç durumda bırakıyor.
Özellikle, diasporanın 100’üncü Yüzyıla hazırlanışı şimdiden tehlike arz ediyor.
Nitekim, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nin geçen Cuma günü sözde Ermeni soykırım karar tasarısını kabul etmesi bile ne yazık ki, kamuoyunu harekete geçirmemiş bulunuyor.
Gerçi, Kıbrıs ve Kerkük gibi milli davalarını bile unutturacak “vahim” gelişmeler içinde kendini bulan milletimizin bir şaşkınlık ve tereddüt dönemi geçirdiği de fark ediliyor.
Her şeye rağmen, Türkiye’yi yalan dolan iddialarla dünyaya soykırımcı ilan etmeye kalkışan Ermenilerin günahı uzun yıllardır boyunlarında kalıyor.
Bu arada, Ermeniler’in özellikle diasporası, akıl almaz cüret ve küstahlıklarla, yalanlarını yeniden dünyaya yayıyor ve kabul ettirmeye çalışıyor.
Tarihi gerçeklerin, diasporanın anlattığı gibi olmadığını, dünyaya belgelerle açıklamak bir türlü başarılamıyor.
Gerçekten de, sözde soykırımı dünyaya yaymak ve kabul ettirmek isteyen Ermeni diasporasının yalanları karşısında, ne yazık ki oldum olası, cılız savunmalarla “pasif” kalınıyor.
Azgın Ermeni kampanyalarına “sürekli” karşılık vermek icap ediyor.
Son olarak, ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi, gündemine aldığı Ermeni Soykırımı Karar Tasarısı için kararını vermesi yürekleri dağlıyor.
Karar tasarısının ABD Kongresi’ndeki yasalaşma sürecini tamamlaması için Senato Genel Kurulu’nda oylanması gerekiyor.
ABD’de alınan karara Türkiye’den beklenen sert tavırlar olmamışsa da, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin tepkileri dikkatleri çekiyor.
Cemil Çiçek; Ermeni sorununun, Türkiye’ye yapılan en büyük bühtan olduğunu, Türkiye ile ABD ilişkilerinde büyük bir yük oluşturduğunu belirterek, “Parlamentolar, bugünü ve geleceği inşa etmeli, geçmişi tarihçilere bırakmalıyız. Parlamentolar tarihi olaylarla ilgili karar verme sürecini başlatırsa, bu barışa, dostluğa, ikili ilişkilere zarar verir” diyor.
Bahçeli “Her Nisan ayı geldiğinde Ermeni diasporanın kuklaları anında siyaset podyumuna çıkmakta ve soykırım ezberiyle gösteriş yapmaktadır. Sözde soykırım kozunu tehdit ve gözdağı olarak kullanan çevreler artık bayatlamış ve miadı dolmuş bu oyundan vazgeçmelidir” diyerek tavrını sergiliyor.
Aslında, tarihi gerçekleri hiç kimsenin örtemediği, “Milleti Sadıka” nın Osmanlıya isyan ederek ordusunu da arkadan vurduğu gerçeğini dünyaya kabul ettirmemizin zamanı geçiyor.
Öte yandan, Ermeni isyanında en az 463 bin Türk ve Kürdün katledilerek toplu mezarlara gömüldüğü bilgileri ve belgeleri Başbakanlık arşivinde duruyor.
Ermenilerin, giriştiği “tedhiş” olaylarının çoğu, arşivlerde bütün vahametiyle dünyaya açılmayı bekliyor.
1877-1878 Savaşının sonunda Ruslar galip gelerek Osmanlı’ya, Ayastefanos’a, yani Yeşilköy’e geliyor.
Bu olaydan sonra yani 1877’den itibaren, devamlı olarak Ermeniler ayaklanıyor.
En az 100 isyan çıktığı biliniyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, tarih boyu Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklanmaları, çatışmaları ve katliamları görülüyor.
Bir bakıma yeni bir haçlı dayanışması sergileniyor.
Durum açıkça böyle iken ve “gerçekler” arşivlerde yatarken özellikle Ermeni diasporasının her yıl tekrarladığı ve nihayet 2015’te 100 yılı bahane ederek dünyaya kabul ettirmek istediği yalanından sonra, önce “özür diletmek”, “tazminat talep etmek” en sonunda da “toprak talep etmek” gibi haince bir plan peşinde olduğunu, dünyaya belgeleriyle izah etmemiz bize düşüyor.
Unutulmamalıdır ki, komşumuz ve neredeyse “dostumuz yapacağımız” Ermenistan’ın Anayasası’nda, bu Anayasa’nın Doğu Anayasası olduğu, Batı için de ileride yürürlüğe gireceği yazılıyor.
Yani, Türkiye’nin önemli 6 Osmanlı vilayeti, Sivas’tan Çukurova dahil, Doğu Anadolu Ermenistan’a geçecekmiş gibi bir metin hayal ediliyor.
Oysa, bu aziz vatanın değil Ermenilere hiçbir soya- sopa verilecek “bir karış” toprağı bile bulunmuyor.
Yarın da üzerinde durmaya çalışacağımız, Ermeni diasporasının, iğrenç iftiraları yazmakla bitmiyor.

Yazarın Diğer Yazıları