Er'lere kıymayın...
FETÖ'nün siyasi ayağı tartışılırken, cezaevlerinde masum, kimsesiz çocukların feryadı ayyuka çıkıyor. Elime 1.5 yıl önce yazılmış mektuplar yeni geçti. Hele Yarbay Murat Dinlecener'in iki ayrı mektubu yüreğimi yaktı. MGK kararlarına rağmen, 17-25'den sonra "Terör örgütü ilan edilmesi"ne rağmen FETÖ ile ilgili, TSK personelini uyarmayan, eğitmeyen, önlem almayan komuta kademesi hakkında suç duyurusunda bulunan Dinlecener'e baştan sona katılıyorum. Uzun yıllar özel kuvvetlerde çalışmış, 15 Temmuz'da da Polatlı'da Personel Şube Müdürü olan Murat, emeklilik dilekçesini vermiş. Bir büyük şirkette güvenlik müdürü anlaşması bile yapmış. Murat'ın mektubu çok geç geldi. Polatlı Davası Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesinde Mart ayında ele alınacak. Baştan sona facia olan davayı defalarca yazdım. Hele de güzeller güzeli Özge Pasin Üsteğmenin dramını yeniden hatırlatıyorum.
İktidarın borazanları ekranlarda Erler, Uzman Çavuş ve Askeri Öğrencilerin ceza almadığını savunuyor. Zeka seviyemizle alay ediyorlar. Hava Harb Öğrencileri ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırıldı. Seslerini duyurmak isteyen anneleri Güven Park'ta polisler tekme-tokat döverek gözaltına aldı. FETÖ'cü olanlar çoktan kaçtı yurtdışına. Geride garibanlar kaldı. Alın o garibanlardan biri Urfalı Memduh Bayuk:
Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu A-7 Koğuşu
15 Temmuz gecesi komutanlar tarafından tatbikat ve terör saldırısı yalanları ile kışladan İstanbul Acıbadem'e götürüldüm. Ben sadece askerliğini ve vatani görevini yapmaya gelmiş bir Er'im. Efendim ben gariban bir ailenin evladıyım. Babam geçimini kıt kanaat sağlayan devletin emekli bir işçisidir. 7 müebbet hapis cezası alan 33 Er'den birisiyim. Hiç bir suçum, günahım yokken bu cezaya mahkum edildim. Ben vatanını, bayrağını, milletini çok seven bir Türk evladıyım. Tek arzum askerliğimi her Türk evladı gibi sağ salim yapıp, aileme destek olarak iş bulmaktı. Fakat ben aileme bakacakken aileme 3 yıldır yük oluyorum. Karar mahkemesinde (yani biz Erler'e mahkumiyet kararı verildiği gece) Mahkeme'ye gelen ve orda trafik kazası geçiren bir Er arkadaşımızın "Er Ebubekir Özcan"ın annesi 2 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra vefat etmiştir. Ve yine 2 Er arkadaşımızın anneleri 1'er yıl arayla vefat etti. Burada her saniyemizin nasıl geçtiğini tahmin edersiniz. Psikolojimizin bozulduğu böyle bir ortamda bu hadise ile beraber iyice bitmiş durumdayız. Yani demem o ki Sayın Yavuz Selim Ağabey, ailelerimiz bizleri devlete emanet ettiler. Fakat devletimiz bizi 7 müebbet gibi tarihte bir leke olacak cezaya mahkum ediyor.
Allah'a şükürler olsun ki vicdanlarımız rahat ve başımız dik. Çünkü hiç kimsenin ne malına ne de canına zarar vermedim. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Hain bir pusuda şehit düşseydim ailem vatan sağolsun derdi. Fakat tam 3 senedir bu yaşadıklarımızdan sonra vatan sağ olsun diyeceklerini sanmıyorum.Olayı aydınlatacak dediğimiz mahkeme, biz gariban Erler'e hiç acımadan 7 müebbet verip Allah sabır versin deyip geçtiler. Revamı bu bize gençliğimize yazık değil mi? Yavuz Selim Ağabey bu kimsemizin olmadığı günlerde biz Erler'e ses olduğunuz için daima bizi unutmayıp, hatırlattığınız için sizlere çok teşekkür ederim. Ellerinizden öper, saygılarımı sunarım.
***
Memduh gibi yüzden fazla gariban Er var. İşsizlik yüzünden Uzman Onbaşı, Çavuş olan binden fazla vatan evladı. Yüzlerce genç-idealist, FETÖ'nün mobingine uğramış genç subaylar. Yargıtay'daki hakimler, bu gençlere kıymayın!