Erken doğumun belirtileri nelerdir

Erken doğumun belirtileri nelerdir

Doç. Dr. Mine Kiseli, erken doğumun belirtileri ve risk faktörleri hakkında bilgi verdi.

Erken doğum, doğumun gebeliğin 20’nci haftası ile 37’nci haftaları arasında gerçekleşmesi olarak tanımlanıyor. Gebeliğin 20’nci haftasından sonra kasılmaların başlaması ve düzenli olarak gelmesi erken doğumun habercisi oluyor. Peki, erken doğum riskini artıran faktörler neler?

SAĞLIKLI BİR DOĞUM KAÇ HAFTA SÜRER?

Sağlıklı bir bebeğin gelişim süresi 37-41 haftadır. Kadın doğum pratiğinde gebelik haftası, kadının son adet tarihinden itibaren hesaplanmaktadır. 37-41 haftaları arasında doğum, “zamanında (term) doğum” olarak bilinir.

Gebeliğin 20’nci haftası ile 37’nci haftası arasında gerçekleşen doğumlar ise erken doğumdur. Erken doğumlar;

Erken preterm (Gebeliğin 20’nci haftası ile 33 hafta 6 gün arası)

Geç preterm (34-37’nci haftalar) olarak ikiye ayrılabilir.

ERKEN DOĞUM RİSKİ NE ZAMAN BAŞLAR?

Gebeliğin 20’nci haftasından önce olan gebelik kayıpları, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “düşük (abortus)” olarak tanımlanmaktadır. 20’nci haftadan sonra kasılmaların başlaması ve düzenli olarak gelmesi erken doğum riskini gösterir.

HANGİ GEBELİKLERDE ERKEN DOĞUM RİSKİ VARDIR?

Özellikle ilk gebelikte erken doğum riskini öngörmek çok kolay değildir. Erken doğum riskinin arttığı durumlar:

Çoğul gebelik

Bebeğin iri olması veya suyunun fazla olması gibi rahmin çok büyüdüğü durumlar

Önceki gebelikte erken doğum hikayesinin olması

Gebeliğin ikinci üçayında vajinal kanama hikayesi

Gebelikte enfeksiyonlar

Aşırı fiziksel aktivite

İki gebelik arası sürenin kısa olması

Gebeliğe çok kilolu veya çok zayıf başlanması

Uterin anomaliler yani rahimde şekil bozuklukları (Rahim genişliği yeterli değilse erken doğum ile ilişkilidir.)

Annedeki stresin erken doğuma neden olabileceği ile ilgili yayınlar olsa da stresin ölçümü tam olarak yapılamaz. Bu nedenle stresin, erken doğumla direkt ilişkisini göstermek zordur.

Anneye veya bebeğe ait bazı özel durumlar, tedavi amaçlı erken doğumu gerektirebilir.

Annede gelişen gebelik zehirlenmesi annenin ve bebeğin hayatını tehdit eden çok ciddi bir durumdur ve tek tedavisi doğumdur. Bebeğin akciğerlerinin gelişimi de göz önünde bulundurularak doğum zamanına karar verilir. Annede gebelik kolestazı (vücuttaki safra yollarının işlevindeki bozukluk nedeniyle kandaki safra asit miktarındaki artışa bağlı olarak çeşitli şikayetlerin oluşması) veya bazı kalp hastalıkları nedeniyle erken doğumu planlamak gerekebilir.

Bebekte anne karnında gelişme geriliği ve bazı fetal anomalilerin olması durumunda erken doğum gerekebilir. Gelişme geriliğinde takip edilen parametrelerde bozulma olması durumunda ve bebeğin sıkıntıda olduğu tespit edilirse doğum planlanır.

ERKEN DOĞUMUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Düzenli izlenen rahim kasılmaları (20 dakikalık sürede arka arkaya gelen 4 kasılma olması veya bir saat süresince 8 kasılmanın hissedilmesi.)

Hekim tarafından yapılan muayenede rahim ağzında değişiklikler erken doğum belirtilerinin başında gelmektedir.

Son aylarda düzensiz gelen ve ağrılı olmayan kasılmalar “Braxton Hicks Kasılmaları” olarak adlandırılır. Bu kasılmalara, doğuma hazırlık ağrıları da denmektedir. Ancak erken doğumda kasılmalar, düzenli aralıklarla gelmekte ve sıklığı giderek artmaktadır. Ayrıca;

Karnın alt kısmında adet sancısına benzeyen ağrılar,

Vajina ya da karnın alt bölgesinde basınç hissi,

Hafif kanama ve lekelenme,

Bulantı ve kusma eşlik edebilir.

Erken doğum, bazen membran rüptürü (doğum başlamadan suyun gelmesi) ile birlikte olabilir. Suyun gelmesi istemsiz bir şekilde olur ve gebe, berrak sıvının aktığını hisseder. Bazı durumlarda az miktarda amniyon akışı (bebeğin içinde bulunduğu sıvı) tanıyı zorlaştırabilir. Gözle görünen aktif amniyotik sıvı akışının olmadığı durumlarda, özel tanısal testler ile vajendeki sıvının bebeğe ait olup olmadığı anlaşılabilmektedir. Membran rüptürü, gebelerde zaman zaman karşılaşılabilen idrar kaçırma probleminden de ayırt edilmelidir.

ERKEN DOĞUM RİSKİ AZALTILABİLİR Mİ?

Erken doğum riski olan gebelere öncelikle yatak istirahati ve fiziksel aktivitenin kısıtlanması önerilir. Ancak sürekli hareketsiz kalmak da gebelikte sıkıntı yaratabilir. Bu nedenle erken doğum riski değerlendirmesi doğru analiz edilmelidir.

Günümüzdeki son literatür bilgileri, erken doğum riskinin, progesteron (kadınları hamilelik dönemine hazırlayan hormon) kullanımıyla önlenebileceğini göstermektedir.

Gebelik takip sürecinde ultrasonografi ile bakılan rahim ağzı uzunluğu, erken doğumun öngörülmesinde belirleyicidir. Kişinin geçmiş öyküsüne ve ultrasonda ölçülen rahim ağzı uzunluğuna göre bazen progesteron başlanmakta bazen de rahim ağzına dikiş uygulaması yapılabilmektedir.

Bol sıvı tüketimi,

Sigaranın bırakılması,

Yoğun fiziksel aktiviteden kaçınılması,

Sağlıklı ve düzenli beslenilmesi,

Gebelikler arasındaki sürenin kısa tutulması,

Enfeksiyonlara karşı korunulması,

Düzenli kontrollere gidilmesi erken doğum riskini azaltmaktadır.

GEBE, ERKEN DOĞUM RİSKİ YAŞADIĞINI NASIL ANLAYABİLİR?

Karında sertleşmelerin düzenli aralıklarla gelmesi,

Karnın alt bölgesinde baskı hissinin olması,

Gelip giden kasık ağrıları,

Lekelenme ve vajinal kanama tehlike bulguları olabilir. Bu belirtilerin varlığında gebe, en kısa zamanda sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Ayrıca ağrı olmadan şeffaf bir akıntı varlığında da hastaneye gidilmelidir.

ERKEN DOĞUM ENGELLENEBİLİR Mİ?

Erken doğum riski yüksek olan gebelerde, riski azaltmaya yönelik yukarıda bahsedilen önlemler alınmalıdır. Ancak erken doğum başladığında, gebenin hastaneye yatırılarak izlemi yapılmalı ve erken doğum kasılmalarını azaltmaya yönelik tedaviuygulanmalıdır. Günümüzde var olan tedavilerin hiçbiri erken doğumun engellenmesinde yüzde 100 etkin değildir.

Erken doğumda önemli olan bir husus da bebeğin hangi merkezde doğurtulması gerektiğidir. Gebenin, yenidoğan yoğun bakım şartları uygun bir merkezde doğurması önemlidir. Gebe yenidoğan ünitesi olmayan bir merkezde görüldüyse, acilen üst basamak bir merkeze güvenli bir şekilde nakli sağlanmalıdır. Daha önce yapılmamışsa bebeğin akciğerlerinin gelişmesi için iğne yapılmalı ve doğum olabildiğince ertelenmelidir. Bebekte veya annede stres bulgusu varlığında bu ağrıları durdurmak tehlikelidir ve bir an önce doğum planlanmalıdır.