Genellikle kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı sanılırdı. Birçok tıp otorisetisbunu belirtirken Güney Danimarka Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı bunun aksini ispat etti. Araştırmacılar bu kanının geçerliliğini yitirdiğine dair bir çalışma yaptı. Haber BBC’de yayınlandı.
Çalışmayı yürüten araştırmacılar, ‘kadınlar erkeklerden daha uzun yaşar’ düşüncesinin tamamen doğru olmadığını ve erkeklerin yüzde 25-50’sinin kadınlardan daha uzun yaşadığını açıkladı.
Üniversitenin Nüfus Dinamikleri Merkezi’nce yapılan araştırmada, 199 ülkenin kaynaklarına ulaşıldı, 200 yıllık verilerle kadın ve erkeklerin yaşam süreleri inceledi.
BMJ Open adlı tıp dergisinde yayınlanan araştırma sonuçları, kadın ve erkeklerin yaşam süreleriyle ilgili önemli bir bilgilere ulaştı.
199 ÜLKE İNCELENDİ SONUÇLAR ŞAŞIRTTI
Araştırmaya göre özellikle evli veya üniversite mezunu erkeklerin kadınlardan daha uzun yaşadığı ortaya çıktı.
Araştırmacılar, inceledikleri 199 ülkedeki her 4 erkekten 1 veya 2''sinin kadınlardan daha uzun yaşadığını tespit etti.
Erkekler ve kadınlar arasındaki yaşam süresini belirlerken genellemelerden yola çıkmanın yetersiz olduğunu belirten araştırmacılar, medeni durum ve eğitim durumunun yaşam süresini belirlemede önemli bir etken olduğunu belirtti.
Araştırma sonuçları, düşük ve orta gelirli ülkelerde erkeklerin kadınlardan daha uzun yaşama olasılığının da yıllar içinde arttığını belirtiyor.
Öte yandan cinsiyete göre yaşam süresi arasındaki bu farklılıkların, sigara içmek veya alkol tüketmek gibi davranışlardan kaynakladığı da söyleniyor.
KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR ÖMRÜ KISALTIYOR
Erkeklerin 20''li ve 30''lu yaşlarında daha çok alkol tükettiğine ve sigara içtiğine, bu yüzden de 60''lı yaşlarda ölüm riskinin arttığına dikkat çekiliyor. Erkeklerin genelde stabil bir ilişki ve evliliğin içinde olmayı kadınlara göre daha yararlı bulduğunu ifade eden araştırmacılar, bunun da erkeklerin yaşam süresine etki ettiğini ifade ediyor.
Genel olarak kadınların hala erkeklerden daha uzun yaşadığı bilgisi kabul görse de aradaki farkın zannedildiğinden çok daha az olduğunu savunuluyor. Daha etkili sonuçlara ulaşmak için her ülkenin verilerinin ayrı ayrı değerlendirmenin daha doğru bir yaklaşım olduğu söyleniyor.