AA’nın haberine göre; Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, erkeklerde en sık akciğer, kadınlarda ise meme kanserinin görüldüğünü bildirdi.
Dernek tarafından ‘4 Şubat Dünya Kanser Günü’ dolayısıyla ‘Kanser bakımında daha ileriye’ konulu basın toplantısı gerçekleştirdi.
Tezer Kutluk, “Kanser bakımında daha ileriye” temasıyla yola çıkılarak “Bakım açığını kapatın” alt başlığıyla konu ele alındığında, zengin fakir demeden dünyanın her ülkesinde, kanser bakımından tanıdan korunmaya ve tedaviye kadar birçok alanda eksikler olduğunu söyledi.
Kutluk, dünyada 19 milyon kişinin kanser olduğunu, aynı eğilim sürer ve hiçbir müdahale olmazsa 2040''ta sayının 30 milyona ulaşacağını ifade etti. Türkiye''de her yıl 230 bin civarında kanser vakası görüldüğüne işaret eden Kutluk, bu şekilde gitmesi durumunda ülkede de artışın sürerek bu sayının 392 bin olacağını kaydetti.
Dünya genelinde her yıl 10 milyon kişinin, Türkiye''de ise 100 binden fazla insanın kanserden öldüğünü dile getiren Kutluk, bütün bu olumsuzluklara rağmen kanserin korunulabilir, tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ifade etti.
Tüm kanserlerin 3''te 1''inin önlenebilir olduğuna işaret eden Kutluk, şöyle konuştu:
“Her yıl 9-10 milyon civarındaki ölümden, uygun tedbir ve önlemler alınırsa, devletler, örgütler, kişiler, tüm paydaşlar, gerekenleri yaparsa 3,7 milyon hayatı hemen kısa ve orta vadede kurtarmak mümkün. Dünyanın çabası, sesini dünyaya tek ses olarak yükseltmesinin amacı budur. Türkiye''de en sık görülen kanserler, erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseridir. Ama sık görülen kanserlere baktığımız zaman, kalın bağırsak kanseri, erkeklerde prostat, kadınlarda tiroit, mesane, rahim, mide kanserleri gibi kanserlerin sık görüldüğünü biliyoruz.”
Tüm kanserlerin yaklaşık 3''te 1''inin tütün, beslenme ve alkol alışkanlığıyla ilişkili olduğunu anımsatan Kutluk, alkol, tütün ve vücut kitle endeksiyle mücadele ederek, kanserden kurtarma rakamının 4,5-5 milyona çıkabileceğinin uzmanlar tarafından söylendiğini bildirdi.
Beslenme konusunda adım atılması gerektiğine işaret eden Kutluk, dünyanın beslenme alışkanlığı kötüye gittikçe bununla ilgili kanserlerin arttığına işaret etti.
Kanser taramasının salgın döneminde düştüğünü, 7,5 milyondan 3,5 milyonlara kadar gerilediğini aktaran Kutluk, bu oranın şimdilerde arttığını, devletten bireye, sivil toplum örgütlerinden basına kadar herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
“KANSER HASTALIĞI TOPLUMSAL BİR SORUN”
Prof. Dr. Şuayib Yalçın ise salgın döneminde Kovid-19''un dünyaya damgasını vurduğunu söyledi. Bu dönemde kanser konusunun toplumun dikkatinden uzaklaştığını ifade eden Yalçın, kanserin Kovid-19''dan daha öldürücü ve yaygın olduğuna dikkati çekti.
Kanserin de tıpkı Kovid-19 gibi erkenden önlenip, tanı konularak tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu anlatan Yalçın, “Birleşmiş Milletler, dünyada bu konuyla ilgili bir hareket planı çizmiş, hatta bizim ülkemiz de buna taraf olmuştur. Bu önem, Kovid-19''a rağmen artarak devam ediyor. Burada temel noktalardan birisi, hala dünyada 10 milyonun üzerinde insan hayatını kaybediliyor. Bu rakamın artacağını biliyoruz. Bu hastalığın bütün şiddetiyle devam ettiğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Kanser hastalığının toplumsal bir sorun olduğunu dile getiren Yalçın, “Hepimiz kanser olmaya adayız, 3 erkekten birisi, 3 kadından birisi, ömür boyu mutlaka kanser oluyor yeteri kadar yaşarsa.” ifadesini kullandı.
Savunma sanayisi gibi sağlık sektörünün de önemli ve göz ardı edilmemesi gereken noktalardan birisi olduğunu vurgulayan Yalçın, ekonomik boyutta kanser hastalığına öncelikler verilmesi gerektiğini kaydetti.
Bir basın mensubunun “Kanser tedavisinde Türkiye''nin ilaç üretimine ilişkin çalışma var mıdır?” sorusu üzerine Yalçın, şu bilgileri verdi:
“İlaç üretimi bakımından Türkiye''de, ilacın fiziksel üretimi konusunda, ilaç üretimiyle ilgili tesisin oluşması, ilaç üretimine başlaması gibi birtakım gelişmeler yaşanıyor. Bu yönüyle iyiyiz ama bu daha da artırılmalı. Türkiye, bu konuyla ilgili patenti kendinde olan ilaçları artırmalı. Katma değer olarak üretimi yapıyoruz ama patenti bizde değil, yeni ilaçların ortaya konması ve bunu ihraç haline getirmemiz lazım. Birtakım moleküler testler var, diğer ülkelerde yapılan testlere göre daha başarılı hale getirilmesi, bizim patentimizde olması lazım. Ülkemizin buna destek vermesi lazım. Fındığa, pamuğa yapılan destekler gibi aynı şekilde bu sektöre de desteğin sağlanması, sistemin kurulması lazım. Sağlık sektörüne öncelik verilmeli, çok yönlü yatırımların yapılması lazım. Nasıl savunma sanayisine, iletişim ve haberleşmeye yatırım yapılıyorsa kanser daha büyük kara delik ve ölümle sonuçlanıyor.”