Uzmanı uyardı: Ergoterapistler deprem bölgesine gitmeli

Uzmanı uyardı: Ergoterapistler deprem bölgesine gitmeli

Ergoterapist Dr. Aybüke Ersin, depremin ardından günlük rutinlerini gerçekleştirmekte zorlanan kişilerin rutinlerine ve sosyal katılımlarına geri dönmelerine yardımcı olmak için, ergoterapistlerin deprem bölgesine gitmelerini söyledi.

Dr. Aybüke Ersin, "Ergoterapistler zihinsel işlevleri, duyusal ve duygusal düzenlemeyi, duyusal işlevi (örneğin, görsel, işitsel, kinestetik), iletişimi, hareketi ve işlevi değerlendirme ve tedavi etme konusunda depremler, salgın hastalıklar gibi panik ve kriz yaratan olaylarda vakit kaybetmeden sahada çalışmaya başlamalıdır" dedi.

Ergoterapistlerin hızlıca bölgede çalışması gerektiğinin altını çizen Dr. Ersin, şunları söyledi:

"Doğal afetler gibi beklenmedik sarsıcı olaylardan sonra insanların günlük rutinlerini gerçekleştiremediklerini bu nedenle aktivite katılımı ve sosyal roller ile ilgili yoksunluk oluşmasının muhtemel olduğunu ifade ettiği açıklamalarında “afet gibi durumlardan etkilenen bireylerin aktivite rol ve katılımlarına, günlük rutinlerine ve sosyal katılımlarına geri dönmelerine yardımcı olmak için, ergoterapistler deprem sonrası iyileşme sürecinde etkin olarak rol almalıdır. Afetten etkilenen insanlar sadece yanık, kıırklar, amputasyon, travmatik beyin hasarı gibi fiziksel yaralanmalar değil, aynı zamanda bazen fiziksel yaralanmalardan daha uzun süren travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, panikatak gibi psikolojik promlemler de yaşayabilir. Bu hasarın kalıcı etkilerini hafifletmek için ergoterapistlerin rolü krtik önem taşımaktadır."

ERGOTERAPİSTLER HAYATA KATILIMI SAĞLIR

Ergoterapistlerin deprem ve afet zamanlarında ödem kontrolü, atel kullanımı ve splintleme, postampütasyon yaralarının yönetimi ve skar yönetimindeki klinik becerileri, iyileşme aşamasında önemli bir katkı sunduğunu belirten Dr. Ersin, "Ergoterapi profesyonelleri; topluluklar ve bireyler doğal afetler nedeniyle dağıldıklarında günlük yaşamı eski haline getirmek ve bireylerin toplumsal katılımını iyileştirmek için mesleki uzmanlıklarını kullanabilirler. Ergoterapistler bütüncül, hümanist yaklaşımları ve bilimsel eğitimleri ile fiziksel işlevlerin geri kazanılmasında ve doğal afetlerden kurtulanlar için hayata katılımının sağlanmasında önemli bir rol oynarlar" diye konuştu.

Ergoterapistlerin afet yönetimindeki rollerini 4 aşamada tanımlayan Dr. Ersin, aşamaları şöyle sıraladı

"Önleme:
Bir afetin gerçekleşme olasılığı ve oluşabilecek potansiyel etkilerin tespit edilmesini kapsamaktadır. Ergoterapistler, topluluktaki riskli durumları ve oluşabilecek risk faktörlerini değerlendirirler. Doğal afetlerden en çok etkilenen alanları ve potansiyel engelleri belirlemek için ev ziyaretleri ve anketler yoluyla toplumun risk haritasını oluşturabilirler. Toplulukta mevcut olan kaynakları (örneğin, afet sonrası planlama ve yardımcı cihazlar için bilgiler) değerlendirilebilir ve ihtiyaç sahibi bireylere temin edebilirler.


Hazırlıklı olmak:
Afetin olası etkilerini ele almak için bir plan hazırlama sürecidir. Ergoterapistler toplumda savunmasız olan grupların (örneğin; engelliler, yaşlılar, çocuklar, hamileler) afet sonrasında tahliyesi ve barınma ile ilişkili özel planların tasarlanmasına katkıda bulunabilirler. Bu planlar, yerel profesyonellerle işbirliği yapılarak evrensel erişilebilirlik yönergelerine dayalı olarak oluşturulabilir.


Müdahale:
Afetlerde gerekli olan acil ve ilk müdahale, afetzedelere temel insani yardımın sağlanmasıdır. Ergoterapistler; afetlere sistematik olarak müdahale etmek için, afet yönetimine hazırlanmaya yardımcı olan ve afet çalışmaları üzerinde çalışan fizik, sağlık ve sosyal bilimler alanlarında multidisipliner bilim insanı grupları gibi kilit paydaşlar ve kuruluşlarla ortaklık kurabilir. Afetlerin yıkıcı etkilerinden en çok etkilenen gruplardan biri olan çocuklar ve aileleri için anlamlı aktiviteler (örneğin oyun ve serbest zaman aktiviteleri) sağlamak, onlara afetlerle ilgili düşünce ve endişeleri bir kenara bırakmaya yardımcı olmalarını sağlamak bir mola sunar. Geçici konutlarda gerçekleştirilen aktivitelerde günlük yaşam aktivitelere katılımın önündeki çevresel engeller de değerlendirilebilir ve ortadan kaldırılarak anlamlı aktivitelere başarılı bir şekilde katılım sağlanabilir.

İyileşme:
Fiziksel, zihinsel sağlık ve iyi oluşun yeniden inşa edilmesidir. İyileşme, toplumu daha güvenli bir hale getirmek için uyarlamayı amaçlayan bir felaket spektrumundaki en uzun aşamadır. Hayatta kalanların ruh sağlığı durumu, danışmanlık ve aktivite temelli aktiviteler yoluyla depresyon veya potansiyel intihar açısından değerlendirilebilir. Duygularını oyun, drama, resim ya da sanat aracılığı ile ifade ederek çocukların zihinsel sağlıkları değerlendirilip, değerlendirmeler sonucunda müdahale stratejileri geliştirilebilir."

 

"ERGOTERAPİSTLER HIZLICA SAHADA ÇALIŞMALIDIR"

Dr. Ersin, "Tüm ergoterapistler birden fazla ortam ve bağlamda ilaç yönetimi, fonksiyonel hareketlilik, kişisel hijyen ve güvenlik protokollerini sağlamada bireylere destek olabilecek yetkinliğe sahiptir. Ergoterapistler zihinsel işlevleri, duyusal ve duygusal düzenlemeyi, duyusal işlevi (örneğin, görsel, işitsel, kinestetik), iletişimi, hareketi ve işlevi değerlendirme ve tedavi etme konusunda depremler, salgın hastalıklar gibi panik ve kriz yaratan olaylarda vakit kaybetmeden sahada çalışmaya başlamalıdır.
Ergoterapistler, uzun vadeli zihinsel sağlık hizmetleri için bir afet müdahale planı, rehabilitasyon hizmetlerini sunmak için planlama ve gelecekte yaşanabilecek olası bir felakete daha iyi hazırlanmak ve müdahale etmek için afet yönetimine ilişkin sağlık politikaları geliştirmeye yönelik uygulama kararlarında devlet ile iş birliği yapmalıdır" şeklinde konuştu.

DHA