Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR
Sabahattin ÖNKİBAR

Ergenekoncu (!) Tatlıses, yedi kurşunu girdi listeye!

Samil Tayyar kim?
Ergenekon mücahidi(!)
Yazdığı kitaplar ortada.
Şamil “Operasyon Ergenekon” adlı çalışmasında Sauna Çetesini Ergenekon örgütünün hücresi olarak tanımlıyor.
Peki bu çetenin bilinen mensubu kim mi?
İbrahim Tatlıses!
Şamil Tayyar öyle diyor.
Devam edelim.
Şamil Tayyar şimdi ne yapıyor?
Başbakanla görüştü, müracaatını yaptı ve AKP’den mebus adayı oldu.
Ve bir başka enstantane:
Başbakan Erdoğan malum saldırıda kurşun yiyen İbrahim Tatlıses’i hastane ziyaretinde şunu söyledi:
- “İbrahim bey partimizin milletvekili adayıdır.”
Bu durumda Ergenekon belalısı Şamil ile Ergenekon üyesi (Şamil’in ifadesi ile) Tatlıses AKP’de buluşacak demektir!
Buluşturan kim?
Recep Tayyip Erdoğan!
Merak ediyorum Şamil bu duruma ne diyecek acaba?
Öyle ya var olan tabloda ya kendi kitabını toplattıracak ya da AKP’ye çark edişinin gerekçesi olan Ergenekon soruşturmasının kutsallığını (!) bizzat kendisi çiğnemiş olacak!
Evet sadece bu fotoğraf bile Ergenekon hadisesinin iddia edildiği gibi bir misyonda olmadığı, tersine bu davanın AKP muhaliflerini sindirme amacıyla gündeme getirilmiş olduğunu gözler önüne seriyor.
Değilse tekrar soruyorum:
Şamil Tayyar ile bizzat Şamil’in ifadesi ile Ergenekoncu olan Tatlıses’in, üstelik ikisi de Başbakan’dan çağrı ve teşvik alarak AKP’den mebus adayı olması hangi anlama geliyor?
Şamil yalan yazdı ise o zaman yalancı Şamil’in AKP’de ne işi var?
Yok Şamil’in yazdığı doğru ise Ergenekoncu İbo orada ne arıyor?
Peki işin iç yüzü ne midir?
Yukarıda yazdık, Ergenekon, Tayyip Erdoğan’ın hukukla ambalajlanmış sindirme silahıdır. Şamil de bu silahı medya’da meşru gösterme görevlisi.. Eğer öyle olmasaydı ve tutarlılık söz konusu olsaydı Şamil ile Tatlıses şimdi aynı torbada olmazdı.
Peki Başbakan’ın Tatlıses’e olan ilgisi mi?
Kurşun yediği içindir...
Altını çizerek yazıyorum: İbo kurşunlanmasıydı AKP’nin yanından bile geçemezdi. Erdoğan kurşunlanma olayını yani toplumun Tatlıses’e duyduğu merhameti siyaseten istismar edip oya dönüştürmek istiyor..
AKP’den mebus olmak isteyenler dikkat dikkat:
Yiyin kurşunu, girin listeye!



KİMDEN YANA!
Abdullah Gül; kimin cumhurbaşkanısınız?

Kürtçülere güzel günler vaad edici Cumhurbaşkanımız (!) son olanlara suskun!
Hangisine mi?
Pek çoğuna, mesela İmamın Ordusu isimli kitabın daha basılmadan terörist ilan edilmesine!
Mesela TÜSİAD’ın yaptığı alçaklıklara!
Mesela emperyalizmin Libya’da yeni bir senaryoyu uygulamaya koymasına!
Evet bağımsız Kürdistan peşinde koşan bölücülere Çankaya Köşkü’nde, “Bekleyin güzel şeyler olabilecek” diyebilen Gül, ne hikmetse son olanları görmüyor ve Afrika’da safari yapma misali turistik geziler yapıyor.
Abdullah Bey, yazılmayan bir kitabın bile tutuklanması ve bu bağlamda hukuk ambalajı ile ceberutluklar sergilenmesi sizi ilgilendirmiyor mu?
Siz ki Anayasaya göre hukuk devleti olan bu ülkenin Cumhurbaşkanısınız!
Demokrasi ambalajı ile bölücü Kürtçülerin bile sırtını sıvazlayan siz, bu dehşet hadiseye nasıl kayıtsız kalabiliyor ve gizleniyorsunuz?
Hitler ve Saddam’ın anlayışında bile olmayan bu rezalete niye susuyorsunuz?
Devam edelim:
Ve siz!
Bu ülkenin Anayasasında bayrağı Türk bayrağıdır, dili Türkçedir, başkenti Ankara’dır, marşı İstiklâl marşıdır, ülke vatanı ve milletiyle bölünmez bir bütündür, ibarelerinin kaldırılmasını teklif eden TÜSİAD’cılara karşı nasıl susarsınız?
Cevap verin Abdullah Bey neden kıyameti koparmazsınız!
Üstelik bunu yapmak sizin Anayasal görevinizin ve de yemininize sadakatın gereği değil mi?
Soruyorum; suskunluğunuz söyleneni kabullenmek yani Türk bayrağına, Türkçeye, Ankara’nın başkent oluşuna ve İstiklâl marşımıza itirazınızdan dolayı mıdır?
Aynı şekilde Müslüman Libya halkının bombalanması için İzmir’in merkez üs seçilmesi sizi hiç alakadar etmiyor mu?
Bakın o Libya dediğiniz yer Osmanlı hinterlandında olan bir ülke!
Halkı Müslüman!
Dahası Libya’ya vefa borcumuz yok mu?
Hatırlayın; o Libya sadece bugün 25 bin Türk çalışanına iş ve müteşebbisine 25 milyar dolarlık iş vermekle kalmadı, aynı zamanda Kıbrıs Barış Harekâtı sürecinde ambargoya tabi tutulup petrolsuz kalan tank ve uçaklarımıza benzin göndermişti.
Bu mudur bunların karşılığı?
Değilse niye susarsınız sayın Gül?

Yazarın Diğer Yazıları