ERGENEKON DESTANI
Yazan ve çizen: Seyfi Karademir
- Beklemek bir zillet, beklemek ölümden de daha ölmek.
Nüküz’ün bakışlarındaki öfke kıvılcımı akıldan uzak bir başkaldırışın belirtisiydi. Bunu anlayan Kıyan için onu sakin bir çizgide tutmak çok önemliydi. Aksi halde bütün beklentileri bir anda bitip yok olabilirdi.
- Ne hissettiğini biliyor ve anlıyorum. Çünkü ben de senin gibi öfke ve kin doluyum. Ben de senin gibi elde kılıç bu köpekleri öldürmek istiyorum.
- Evet! Artık tek dileğim bu kaldı yüreğimde. Elimde kılıcım, yıkılana kadar vuruşmak.
- Bu doğru olmaz. Katunlarımızı, buradan kurtuluşumuzu yok edemeyiz.
Günler sonra bekledikleri bilgiye ulaştılar. Nüküz, kadınların tutsak olduğu çadırın yerini öğrenmişti.
- Katunlarımızın tutsak kılındığı çadırların yerini öğrendim.
- Bu çok iyi... Obanın ne tarafında.
- Atların toplandığı batı tarafında.
- Bu çok iyi... Nöbetçilerin çok olduğu Kağan otağına oldukça uzak bir yer.
- Bu gece harekete geçmeliyiz Kıyan. Benim artık dayanacak sabrım kalmadı.
O gece iki sessiz gölge, çadırların arasında sessizce kayıyorlardı.
- İşte şu çadır... İki nöbetçi var.
- Sessiz ol ve beni takip et...
(Devam edecek)