Ergenekon tsunamisi ve AKP'nin kapatılma davası
Ergenekon soruşturması ve AKP için açılan kapatılma davası ülkeyi tam ortadan ikiye bölmüş görünüyor.
“AKP’den kurtulmak isteyenler” Yargıtay Başsavcılığı’nın açmış olduğu kapatma davasının arkasında duruyorken, demokrasi tiyatrosu yahut şahsi çıkarlarının devamı için AKP iktidarının sürdürmesinden yana olanlar ise Ergenekon soruşturmasını avuçları patlarcasına alkışlıyorlar. “AKP’nin kapatılmasını isteyen hukuk” Ergenekonculara göre hukuk falan değil, “hukukun siyasallaşmasının ta kendisi”. Laiklik yahut Türk milletini tasfiye edici icraatları sebebiyle “AKP’nin kapatılmasının elzem olduğunu” savunanlar için ise “Ergenekon soruşturması”, kelimenin tam anlamıyla “hukukun siyasallaşmasından” başka bir şey değil.
Bu tablonun bize gösterdiği ilk şey “Türkiye’nin kötü yönetildiği” dir.
Bu tablonun bize gösterdiği ikinci şey ise mevcut halden bazılarının, meselâ PKK’nın memnun olduğudur. Bu tablodan ayrıca Türkiye’yi bölgede “etken” değil “edilgen” olarak görmek isteyen İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi, Ermenistan ve Yunanistan vb. gibi ülkeler ve Irak’ın kuzeyindeki oluşum memnundur. Aksini dillendirseler de bu tablodan yine AB memnundur, Amerika memnundur. Çünkü bu tablo Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne vurulmuş bir darbedir ve bu coğrafyada birlik ve bütünlüğünü yitirmiş bir Türkiye, bölgede ekonomik ve siyasi çıkarları için operasyonlar üreten ve yürüten Amerika ve AB ülkeleri için “kolay bir Türkiye” dir.
Şu hale bakın ki, Ergenekoncu diye suçlananların önemli bir kesimi hükümetin gayri milli icraatlarına bilinçli olarak itiraz eden Sinan Aygün gibi isimler. Yine şu hale bakınız ki Ergenekon soruşturmasını ne pahasına olursa olsun destekleyenlerin hedefinde Türk devlet ve milletinin yegâne olmazsa olmazlarından olan Türk Ordusu ve Anayasa Mahkemesi vardır. Yine şu hale bakınız ki AKP’nin kapatılması için açılan davada savcı iddianamesinde bu milletin pek çok vazgeçilmez değerleri “suç unsuru” olarak yer almış bulunuyor. Yani şahsen ben ne Ergenekon soruşturmasına baktığımda vicdanımı rahat hissedebiliyorum ne AKP kapatılsın diye açılan davadaki savcı iddialarının tamamını onaylayabiliyorum.
Bütün kalbimle inanıyorum ki savcılık iddianamesini hazırladığında Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklananların yüzde 90’ı ilk duruşmada serbest bırakılacak.
Peki AKP’yi kapatma davası nasıl sonuçlanacak?
Ona de cevabı Nasreddin Hocamızın bir fıkrasıyla verelim.
Hoca kızlarından birini bir çiftçiye, diğerini de bir kiremit üreticisine gelin etmiş.
Ve bir gün tutmuş “Kızlarım ne âlemde?” düşüncesiyle ziyaretlerine gitmiş. Çiftçide gelin olan kızı, “Babacığım halimiz yağmurun yağmasına bağlı. Eğer Allah yağmur verirse ektiklerimizi biçebilecek, borcumuzu harcımızı ödeyebileceğiz. Yağmur yağmazsa yandık ki ne yandık!” demiş. Hoca canı sıkkın bir halde ve “İnşallah yağar kızım” diyerek, kiremitçideki kızının yolunu tutmuş.
Kocası kiremitçi olan kız da heyecanla anlatmaya başlamış, “Babacığım aylardır gece gündüz çalışıyoruz, işçiler tuttuk, tonlarca çamurdan on binlerce kiremit yapıp kurusun diye güneşe serdik. İnşallah yağmur falan yağmaz da emeğimizin karşılığını alırız. Yok eğer yağmur yağarsa yandık babacığım, bir daha belimizi doğrultmamız mümkün olmaz!” demez mi! Hoca düşünceli düşünceli köyüne dönmüş. Kızlarından haber bekleyen anne de Hoca’ya merakla sormuş:
“- E, anlat Hoca!”
Hoca ne cevap versin:
“- Valla hanım” demiş, “Yağmura göre bu yıl kızlardan birinin başına bir gelecek var ama, hangisinin onu şimdi ben de bilmiyorum!”
Herhalde mesele anlaşılmıştır.
AKP kapansa da kapanmasa da bu işten Hoca ile hanımı misali Türk devlet ve milleti zararlı çıkacak; çünkü her iki halin de bu millete bir faturası olacak.
Tabii işlerin bu noktaya gelmesindeki en büyük etken AKP’nin bizzat kendisi, Türkiye’yi yönetememesi, önünü görememesi, bir de, “Ne oldum delisi” ve Türkiye’yi adım adım tasfiyeye götüren gayri millî icraatlarıdır..
Yazık!