Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''ın imzasıyla Resmi Gazete''de yayımlanan karara göre Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’na yapılan atamaların perde arkasındaki detaylar ortaya çıktı.
Bakanlık koridorlarının nabzını tutan ODA TV’den Mert Taşçılar, bu detayları köşesine taşıdı. Taşçılar yazısında, atanan isimlerin TÜGVA; ÖNDER, YEKDER ve TÜRGEV ile olan yakınlığını aktardı ve Bilal Erdoğan’ın etkisine dikkat çekti.
Taşçılar yazısında bir isme ise özellikle dikkat çekerek şöyle dedi; “Atanan isimlerden Prof. Dr. Mustafa Gündüz’ün 18 Kasım 2013’te FETÖ''nün yayın organı Zaman gazetesine, AKP hükümetinin FETÖ’nün dershanelerini kapatma girişimine karşı bir yazı yazdığı anlaşıldı.”
Taşçılar, Talim ve Terbiye Kurulu’na atanan Gündüz’ün hilafet ve medreseleri savunduğunu ve harf devrimine de karşı olduğunu belirtti.
Taşçıların yazısı şu şekilde;
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''ın Resmi Gazete''de yayımlanan kararına göre, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına Prof. Dr. Cihad Demirli, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliklerine ise Prof. Dr. Mehmet Karataş, Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Prof. Dr. Bülent Dilmaç, Doç. Dr. Cem Gençoğlu, Dr. Mehmet Gündüz ve Dr. Hüseyin Yorulmaz atandı.
Erdoğan''ın atadığı Prof. Dr. Cihad Demirli, iktidara yakınlığıyla bilinen Önder İmam Hatipliler Derneği''nin (Önder) Yönetimi Kurulu üyeliği yaptı. Erdoğan''ın atadığı bir diğer isim Prof. Dr. Mustafa Gündüz de ÖNDER ve Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği (YEKDER) içerisinde çalışma yapan isimlerden biri.
Odatv atamaların ardından Milli Eğitim Bakanlığı koridorlarının nabzını tuttu. Buna göre atamalardaki TÜGVA; ÖNDER, YEKDER ve TÜRGEV yakınlığı olan isimlerin varlığı ise tek bir ismi işaret ettiğini ve o ismin de Bilal Erdoğan olduğunu dün yazmıştı.
Bugün ise Talim ve Terbiye Kurulu üyeliklerine atanan bir ismin dikkat çeken bir özelliği olduğu ortaya çıktı.
Atanan isimlerden Prof. Dr. Mustafa Gündüz’ün 18 Kasım 2013’te FETÖ''nün yayın organı Zaman gazetesine, AKP hükümetinin FETÖ’nün dershanelerini kapatma girişimine karşı bir yazı yazdığı anlaşıldı.
“ESKİDEN OLDUĞU GİBİ DÜRÜST MEFKURE SAHİBİ ADAMLAR GENE SÖZ SAHİBİ OLSUN”
Dinci eğitimi savunan Gündüz’ün “Eğitim Reformuna Doğru Yerden Başlayamamak” adıyla kaleme aldığı yazının içeriği ise tamamen kaldırıldı. Gündüz’ün yazıda dershanelerin neden kapatılmaması gerektiğini anlattığı öğrenildi. Gündüz’ün yazıda, “Elverir ki eskiden olduğu gibi dürüst mefkûre sahibi adamlar gene söz sahibi olsun. Bu olmazsa hiç iyi şeyler beklemiyor bizi. Maalesef eğitim sistemimiz büyüyen Türkiye’nin öncüsü değil, ona ayak uydurmada zorlanıyor. Onun gelişimini köstekleyen bir iç engel gibi duruyor” ifadelerini kullandığı da belirtiliyor.
Öyle ki Mustafa Gündüz, “Türk basınında sekiz yıllık zorunlu eğitim” başlıklı yüksek lisans tezinde sekiz yıllık zorunlu eğitime karşı tavır almasıyla da dikkat çekti.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KARŞITI
İstanbul Sözleşmesine de karşı çıkan Prof. Gündüz, Türkiye’nin girişimleriyle yaratılan sözleşmenin Batı taklitçiliği olduğunu belirterek, “Tanzimat''tan beri bu ülke kendi meselesini kendi kavram ve metotlarıyla çözmek yerine taklit kolaycılığına gidiyor/batıyor. Sırf bu yüzden bile ‘İstanbul Sözleşmesi’ iptal edilmeli ama bu meseleyi kökünden çözecek bir tedvin de yapmalıdır” dediği de görüldü.
HİLAFETİ VE MEDRESELERİ SAVUNUYOR
Hilafetin savunulduğu paylaşımları da sosyal medya hesabından aktaran Mustafa Gündüz, Osmanlı siyasal modernleşmesinin hilafet ile mümkün olduğuna dair fikirleri öne çıkarıyor.
Aynı zamanda medreseleri de savunan paylaşımlar yapan Gündüz, bir tweetinde “Medresenin amacı: ‘İnsan aklını, bilincini ve bilgisini korumak’” ifadeleriyle de görüşünü açıklıyor.
HARF DEVRİMİNE KARŞI
Gündüz’ün tek savunduğu görüş bu da bu değil.
Cumhuriyet devrimlerine karşı açık bir tavır alan Prof. Dr. Mustafa Gündüz Harf Devrimi’ne ilişkin açıklamaları ile gündeme gelmişti.
Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre “Yeni kurulan devletin ideolojik temellerini oturtmak pahasına geçmiş bütün birikiminin inkâr edildiğini” savunan Gürbüz, bu dönemde gerçekleştirilenleri “Batıya yapılan şirinlikler” olarak nitelendirmişti.
Harf Devrimi’ni hedef alarak da “Yeni neslin ancak iktidar yanlılarının yazdıklarını okuyacak olması, gelecek adına büyük bir avantaj ve güven vermişti. Alfabe değişikliği geçmişi unutturmak amacı yanında, yeni neslin neyi, nasıl okuyacağını planlamıştı. Bir de 1930 sonrasında, tarih öncesi mitolojiye sığınılarak kurgulanan dil ve tarih kültürüyle düşünceyi kötürüm haline getiren gelişmeler oldu” ifadelerini kullanmıştı.