Erdoğan'ın "Rübikonu"
“Geri dönüşü olmayan son nokta”, özellikle havacılıkta, denizcilikte ve askerlikte kullanılan bir deyim... “Okun yaydan çıktığı” nokta!.. Roma İmparatoru Jül Sezar, (M.Ö. 100-M.Ö. 44) Almanya seferinde, “Rübikon nehrini” geçince, artık geriye dönüşü olmayan bir noktaya varmıştı!
Şimdi açılımlar, Kürt ve Ermeni açılımları konusunda Başbakan Erdoğan da kendi “Rübikonunu” geçti, kendi kendisini, “geri dönüşü olmayan bir noktaya” getirdi. Yığınakta hatalar yaptı, büyük konuştu, içeriği belli olmayan bir yol haritasına CHP’yi ve MHP’yi ortak etmek istedi. Muhalefet partileri buna alet olmak istemeyince öfkelendi.. Şimdi “Beraber yürüyelim, bucağı belli olmayan bu yollarda” diyor, ama Baykal haklı olarak “Biz, bu noktadan sonra seninle, yol arkadaşı olamayız” diyor... Devlet Bahçeli, daha açıkça “Bu yolun sonu, ihanettir, felakettir” diyor.
Bu sırada PKK’nın kanlı eylemleri, kentlerde APO gösterilerı ve kundaklamalar devam etti, on askerimiz daha şehit edildi... Ve “sözde” Türk, “Operasyonlar dursun, sonra PKK elini tetikten çeksin” diye adeta tehdit etti!... Yani TSK operasyon yapmayacak, ama PKK eşkıyasının eli tetikte olacak, bir kolu da “ateşe devam” ! O zaman da diyeceklerı malum. “Bir kanadı kontrol edemiyoruz.”
Askerin son noktası
Ancak, son noktayı Genelkurmay koydu: “TSK, bölücü terör örgütüyle mücadelesinde en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelesine planlandığı şekilde devam edecektir.” Bu açıklama, dört satırda “açılımın” gizli tutulan, içeriğini, daha açılmadan, boşalttı! Gerisi teferruat; Aysel Tuğluk kadının “ayrılmayı tartışırız” tehdidi de ayrıntı, ama hep hatırda tutulması gereken bir söz!.. Başka bir olay da, artık teferruat kaldı ama “açılım, AKP yandaşlarının” hıyanetini gösterdi. Bu adamlar, kadınlar, PKK eylemleri devam edince, yandaşlarını “aman pişmiş aşa su katmayın, açılıma sabotaj yapmayın” diye uyarıyorlardı... Bu uyarılara rağmen PKK’nın kanlı eylemlerine devam etmesi, aslında “Açılımı” dayatmak için şantajdı.. Bu şantaja; Diyarbakır’a, Eruh ve Şemdinli’ye, eşkıyaya destek vermek, sözde “görüş” almak için giden Cengiz Çandar ve Hasan Cemal, yardakçılık ettiler ve eşkıyadan aldıkları “bırakışma” şartlarını, ilk ağızdan öğrenip yansıttılar. Çandar, “Tarihimizin en uzun ’Kürt İsyanının’ başladığı yerde operasyonlar dursun” diye yazdı... Ama terör, o iki yerde kimler tarafından başlatılmıştı? Çandar bunu söylemedi, “TSK, operasyonları, tek taraflı durdursun” dedi! Sanki Eruh ve Şemdinli’de ilk şehitlerimizin yıl dönümü kutlayanlar şimdi vazgeçecekler..
“Askerler bu işe ne karışıyor?” diyorlar ve diyecekler, ama ülkenin güvenliği, devletin bekası ile ilgili bir konuda, askerlerin son sözü söylemeleri gerekirdi... Genelkurmay “Tapu Dairesi, Vergi Dairesi değil” ! Artık bunu Başbakan da herhalde anlamıştır..
Nasıl dönecek?
Naçizane kanaatimce; Başbakan Erdoğan’ın, başından batıl olan, adına “Demokratık açılım” da deseniz, “Kürt Açılımı”, artık fiilen “battaldır” kapanmıştır. Şimdi sorun, Erdoğan için mesele bu yoldan, “son noktadan-Rübikonundan” nasıl, hangi manevrayla geri dönüş yapacağıdır!
Erdoğan, bu “son noktadan” sonra, yolunda devam etmeye kalkarsa, kaçınılmaz olarak fiyaskoyla neticelenir ve iktidarının sonu olur! Şükürler olsun ki, “Açılım” T.C.’nin sonunu getirmeden, AKP’nin sonunun başlangıcı göründü!!
Vasıl olduğumuz bu nokta, artık Türk milletinin de geriye dönüşü olmayan “son noktasıdır”! Türkiye’nin, “Rübikonudur” ... Artık geri dönüşü olmayan bu noktada yapılması gereken Genelkurmayın son sözüdür: “En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele etmektir” ... Atatürk’ün aynı durumda yapacağını yapmaktır!
Ancak bundan sonradır ki Kürt sorunu değil, Kürtçülük sorununu bitirmek için kalıcı çözümler uygulanabilir! Erdoğan “Rübikonunu” geçti ama Türkiye ve Türk Ordusu için “Rübikon” “Sakarya!” Evet bazıları alaya alsalar da; “vatan, millet, Sakarya”. “Sakarya’dan” dönüş yok, nihai zafere kadar ileri! “Hamaset” yapmıyorum, ihanete ve hainlere karşı T.C.’nin, Türklüğün bekası için yapılması gerekeni söylüyorum!