Erdoğan’ın aklı

Japonya’yı alt üst eden, binlerce insanın hayatına mal olan “deprem-tsunami” felaketi küçük bir kıyamet! Japonlar, aynı sopayı, 2. Dünya Savaşı’nda, Amerikalıların, Hiroşima ve Nagasaki’ye attıkları, binlerce insanı yok eden “atom-nükleer bombalarıyla” yemişlerdi
Haydi, bu “sopa” , o dönemde Japonların Asya’daki yayılmacı saldırganlığına ve Japon ordusunun masum insanlara, savaş esirlerine reva gördüğü muamelelere karşı Allah’ın cezasıydı. Fakat şimdi bütün bunları unutturarak, dünyanın en barışsever ülkesi olan ve bu uğurda silahlı kuvvetlerini küçülten, buna karşılık elektronik, otomotiv endüstrisiyle dünyaya hizmet veren Japonların günahı neydi?
Allah’ın “sopasını” şu sırada neden Japonya’ya, Japonlara vurmasının hikmetinden sual olunmaz. Yüce Allah, belki de nükleer enerjinin tehlikeleri hususunda, bütün ülkeleri uyarmak istemiştir. Çünkü deprem ve tsunami yıkımından başka ve öte, yıkılan nükleer santrallerden sızan ve sızacak radyasyon sadece Japonya’ya değil büyük bir bölgede, hatta belki de denizaşırı bölgelerde, daha kalıcı zayiata sebep olacak...
“Nükleer enerji”nin, ekonomik ve mali, fayda ve çıkarlarından ziyade, ülkelere, insanlara zararlar vereceği muhakkak! Nükleer bombalar da, hele yanlış ellerde olursa, kazaen patlar ve savaşta kullanılırsa, bunlardan daha büyük “kıyametlere” sebep olacaktır. Hele, nükleer bombalar yanlış ellerde olursa kıyametlerin habercisi! Birleşmiş Milletler bu silahı, toptan men edemiyor... Nükleer enerjinin kontrol edilemeyecek “gücünün” vereceği insancıl, sosyal zararlar, faydalarından çok daha büyük. Riskler, kelime ve rakamlarla ifade edilemeyecek kadar fazla. En sıkı tedbirler yetmeyebilir... Ve bu güç, bu “cin” şişesinden çıkarsa geriye sokmak mümkün olmayabilir
Nükleer enerjinin barışçı alanda kullanılmasının, dünyanın artan enerji ihtiyacını karşılayacağı iddia ediliyor... Acaba “nükleer santrallere” odaklanmak, bunları kurmak, çoğaltmak yerine, başka enerji kaynakları bulmak, güneş ve rüzgâr enerjisi konusunda, daha fazla gelişme araştırma yapmak, bunları Türkiye’de, bütün ülke kapsamında kurmak, risk faktörü sıfır olacağına göre daha akılcı olmaz mı? Ama bana öyle geliyor ki, santrallerin kurulmasından çıkarları olanlar, bunu önlüyorlar!
Türkiye’de de, özellikle, bu santrallerin kurulmasından çıkarları olacak karteller ve kişiler var. Bundan çıkar sağlayacaklar bir süredir faaliyette. Mesela, Akkuyu’da santral kurulması için çalışmalar ve yoğun PR faaliyeti var.
Ancak, fay hatlarının sarmal olduğu ülkemizde riskten, deprem tehlikesinden masun hangi bölge var? “Rus ruleti” oynamak gibi bir durum! Bu riski almaya ve mazallah Japonya’daki gibi bir felakete maruz kalmak ihtimali küçük de olsa ve bütün tedbirler alınsa da ne kadar akıl kârı?
Hem, Türkiye’de “Nükleer enerji” uzun süredir zaten var. İncirlik’e, herhalde hükümetin bilgisi dairesinde, nükleer bombalar stok edilmiş bütün riskleriyle!
Ve bu sırada Başbakan Erdoğan, “Japonya’daki felaketten sonra Türkiye’de bu santrallerin kurulması, hâlâ düşünülür mü?” diye sorulduğunda, “Hükümet olarak nükleer santrali askıya alma gibi bir düşüncelerinin olmadığını” söylüyor ve “Riski olmayan yatırım yoktur. O zaman evinize tüp de koymamak gerekir, doğal gaz hattı çekmemek gerekir ya da ülkenizden ham petrol hattının geçmemesi gerekir” deyip devam ediyor, “Bu şiddetteki bir depreme sadece nükleer santraller değil pek çok şey dayanamayarak yıkılır. Şimdi köprüleri yapmayalım mı?”
Ne denir; “nükleer felaketle” tüp gaz patlamasının risklerini kıyaslamaya ne denir?!! Erdoğan’ın aklı ve “Kazan, kazan” kabadayılığı!.. Ne var ki bu kabadayılığın maliyeti ve riskleri, Türk halkına çıkar. Faturası, Ergenekon kapsamındaki sorumsuzluktan daha ağır olur...


Kaybım-kaybımız
Başarılı tiyatro sanatçısı Şirin Devrim, yaşadığı New York’a vefat etti. Ağır bir hastalık geçiren Şirin, artık yaşamak istememiş ve tedaviyi reddetmiş. Meflûç yaşamaktansa, ölmeyi tercih etmiş... Acı ama, hayat dolu sevgili Şirin kardeşime, yakışır bir davranış.
Şirin, üvey anam Füreya’dan dolayı hısmımdı, bundan da öte, çocukluk ve gençlik arkadaşımdı; çok iyi anlaşırdık. Amerikalı Robert Trainer ile evlendi. Amerika’da evlerinde sık sık misafirleri olmuştum... Son olarak “Türk Kilimi” adlı kitabının tanıtımında, İstanbul’da, tekerlekli iskemlesinde görmüştüm.
Şirin, sahneye ilk defa, benim Amerikan Kolejinde temsil edilen “İnsanlar Niçin Yaşarlar” piyesimde çıkmıştı. Sonra Yale Üniversitesi’nde drama eğitimi gördü ve birçok rolleri başarıyla oynadı.
Şirin veya “Şirinâkimiz” , Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, başarılı diplomat merhum Erdem Erner, Aliye Berger ve üvey anam Füreya gibi birçok ünlülerin mensup olduğu Şakir Paşa ailesinin kızıydı. Annesi ünlü ressam Fahrünisa Zeid, üvey babası Irak Kral ailesi ve Kral naibi Emir Zeid, kardeşi Ürdünlü diplomat Prens Zeid idi. Hepsinin, eşi Robert Trainer’in acılarını paylaşıyorum. “ Son oyunu iyi oynadın kardeşim. Nurlar içinde yat”

Yazarın Diğer Yazıları