Erdoğan süreci hızlandırıyor

Gene oltaya taktı yemi, uygulamaya konmuş bir konu üzerinde, tartışıp duruyoruz. Bu tartışma, gürültü ve toz duman arasında, ne kazık yiyeceğiz bakalım. Mesela, doğal gaz zamlanabilir, maaşlar eksilebilir, yeni vergiler gelebilir falan. Ama siz, olmayan özgürlüğünüz elinizden alınıyor gibi, bağırın, zıplayın, ter ter tepinin. Aslında tepinmeniz gerektiği zaman, yetmez ama evet demiştiniz ya. Şimdiki tepinmeniz bir işe yaramaz. Zaten onlar da yeter hale getiriyor.
Erdoğan ne zaman yurt dışına gitse, ortaya bir konu atıyor ve olayları, sanki “patlarsa benden uzak patlasın” der gibi uzaktan seyrediyor. Zaten bir süredir, Başbakanın Müslüman ülkeler de dâhil, yurt dışı gezileri de hiç iyi geçmiyor. Hatırlarsanız daha önce de bu takımın, protestolar yüzünden, Avrupa veya Batı ülkelerine gitmek istemediklerini yazmıştım. Ne kadar haklı olduğum bir kez daha doğrulandı.
Hele Başbakanın, bir çocuk internet oyun kahramanı olayını gezmesi, bana Cevdet Sunay’ı hatırlattı. Mesela Cumhurbaşkanı olarak Cevdet Sunay ABD’ye gittiğinde, onunla konuşacak bir şey bulamayan Amerikalılar, Mickey Mouse’u görsün diye Disneyland’a göndermişti. Anlaşılan Finlandiyalılar da Erdoğan’ı Angry Bird’e yolladı.
AKP iktidarı, kadınlar lehine diye bir yenilik getirdiklerini açıklayınca, herkes hak aldığını sanıyor, ama ne yazık ki, kendilerini maskeledikleri kadınlar, bu tuzağı anlamıyor. Mesela hamile kadınlara verilen izin. Şimdi, hangi işveren, bir buçuk sene çalıştırmadığı, bir kadına para öder. Böylece, kadınları işe almayacaklar ve AKP zihniyetinin istediği, kadın evde otursun, çocuk baksın mantığı işe yaracak. Sanki memlekette kadın erkek eşitliği kalmış gibi, birlikte okuma, çalışma, kalma kavgası veriliyor.
AKP’liler, gittikleri her yabancı kentte, önlerinde, protesto eden birilerini buluyor. Eskiden Washington’da, Türk yetkililerini, karşı kaldırımdan, Ermeniler, Rumlar, PKK yanlısı Kürtler protesto ederdi. Şimdi bu gruptan daha enerjik, kendi yurttaşları, Türklüğü ile öğünen, yurt dışında yaşayan Türkler protesto ediyor.
Artık, yabancı gazetecilerden de, kafa göz yaran sorular geliyor. Türkiye’deki basının, yandaş ve yalakalığına alışmış olan iktidar mensupları, karşı saldırıya geçip, itham ve suçlamaya gidiyor. Mesela Başbakan’ın “Sana bu soruyu kim sordurttu” çıkışı. Rahmetli Turgut Özal da, Washington’da elçilik konutunda düzenlediği, bir basın toplantısında aynı sözleri etmişti.
O zaman, Hürriyet’ten Sedat Ergin’in sorduğu soruya Özal, “Sana bu soruyu kim sordurttu” demişti. Sedat da “Ben gazeteciyim, sorumu sorarım, siz de ister cevap verirsiniz, isterseniz vermesiniz” diye yanıt vermişti. Daha sonra basın toplantısına katılan gazeteciler, aynı soruyu, tekrar, tekrar sorunca, Özal soruyu yanıtlamış, toplantıdan çıkarken de, Sedat’ın gönlünü almıştı.
Geçen gün İngiliz Daily Telegraph gazetesi İngiliz istihbaratının, Kıbrıs’tan geçen, Türkiye’nin fiber optik internet kablolarına sızarak, internet trafiğini izlemeye aldığını yazdı. Burada izlenen, her halde facebookta tarla yapma programı değildi. Biliyorsunuz AKP hükümeti e-Devlet adında resmi bir internet sistemi koydu. Burada herkesin aldığı maaş, maaşının hangi bankaya yattığı ve hakkında açılmış dava veya icralık durum tüm bunları görebilirsiniz.
Bence bu çıkışlar, yaklaşan ekonomik fırtınadan, dikkatleri, başka tarafa çekme çabası. Geçenlerde IMF toplantısında, yaklaşan ekonomik kriz konusunda uyarı vardı. Ama holding ve yandaş sarı medyada, tek satır yok. Ekonomik kriz Türkiye’nin kapısını çaldı çalmasına, ama ne hikmetse kimse görmek istemiyor. Rant ile büyüyen konut sektörü, mal satamıyor. Kredi kartları sınırlandı. Enflasyon zıpladı.
Ama bazı gerçekler var ki artık balçıkla da sıvanmıyor. Dış borçlar konusunda Türkiye ikinci oldu. Hani mükemmel giden ekonomimiz vardı ya, o borçlanıyor işte. Sevgili okurlarım, genelde bu haberler, Türkiye için kötü şeyler, ama özelde, bir müjdenin habercisi. Arkadaş gidişini hızlandırıyor. Daha önce yazdığım gibi, batan gemiyi önceden fareler terk etmeye başladı bile. Öteki farelere de duyurulur.

Yazarın Diğer Yazıları