Erdoğan, sonunda bazı komutanları da kendine benzetti
KARA kış bastırıp Kandil Dağı’ndaki ‘gitar çalan’ çocukların, kafileler halinde yuvalarını terketmelerinin ardından Beyefendi’nin keyfi yerine geldi, ‘sınır ötesi operasyon’ için Meclis’ten aldığı yetki tezkeresini, kırpıp budayıp ‘kapsamını’ iyice sınırlandırarak, tam 43 gün sonra götürdü Genelkurmay karargahına teslim etti.
Etti etmesine amma, aynı zamanda eli kanlı terör örgütü ile yeni bir ‘pazarlık’ sürecini başlattı.
“Operasyon için daha ne bekliyorsunuz” demek cüretinde bulunanları, “Biz eli silahlı kovboylardan değiliz” diye fırçalayıp, “Önceliğimiz silahları bıraktırmak” diyen BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, şimdi tam da ‘kendisine yakışacak’ müthiş bir icraata daha imza atıyor.
Türk devletini parçalamaya, Türk milletini bölmeye çalışan, Türk askerine kurşun sıkan hainler için ‘Eve Dönüş’ adı altında yeni bir ‘af yasası’ çıkarmaya hazırlanıyor.
Partisinin il başkanları toplantısında ‘sözde’ DTP’nin tutumunu eleştiren Erdoğan, çaktırmadan ‘yeni yasa’ çerçevesinde teröristlere şu çağrıyı yaptı:
- “Biz dağa çıkışı engellemek istiyoruz ve dağda kanlı teröre bulaşmamış olanlara da ananın babanın yanına gel diyoruz.”
Erdoğan, parti grubunu ikna etmiş olacak ki Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, daha şimdiden “Adına ister af, ister pişmanlık, ister ana-babaya kavuşma, ister başka şey deyin, eğer PKK’yı bitirmeye yarayacaksa her zaman varım” demeye başladı.
***
Teröristleri ‘dağdan indirmek’ adına için bugüne kadar, tam 8 defa af çıkarıldı.
Her af, ‘gitar çalan’ çocukları daha da cesaretlendirdi, terörü daha da azdırdı.
‘Dağdan inen’ bir tek hain olmadığı gibi, girdikleri çatışmalarda ‘sağ’ yakalanarak ‘kodese’ tıkılan çocuklar, serbest bırakılır bırakılmaz hemen ‘gitarlarını’ kaptıkları gibi Kandil’in yolunu tuttular.
Gelinen nihai sonuç ortada.
Vatan hainlerinin etekleri yeniden zil çalıyor, ancak koskoca memlekette bir erkek çıkıp da Beyefendi’nin yakasına yapışıp, “Bu ülkeyi sokakta sokakta mı buldunuz?” diyemiyor.
Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba, isyanını bakın nasıl dile getiriyor:
- “Günahı olmayan evlatlarımızın kanı ile sulanan bu topraklarda af da ne demek oluyor?
‘Silahları bırakın’ da ne demek?
Biz şehit yakınları olarak bu cümleden hiçbir şey anlamıyoruz.
Şehit evlatlarımızın ruhunun da bundan rahatsız olduğunu hissediyoruz.
Bölücü teröristleri analarının yanına dönmeye çağıran Erdoğan, şehit analarına ne diyecek? Kanı yerde kalan şehitlerimizi kim geri döndürecek?
Silahı bırakın sözlerini duydukça acımız daha da çok artıyor. Silahı bırakacaklar da başımızın tacı mı yapacağız?
Artık AKP’nin yaptıkları ve AKP’lilerin söylediklerine dayanacak gücümüz kalmadı.”
***
‘Sözde’ terörle mücadele çerçevesinde, yeni yasa çalışmalarını Genelkurmay ile konuşarak birlikte yürüttüklerini belirten Tayyip Erdoğan, aynen şu ifadeleri kullanıyor:
- “Biliyorsunuz önceki ‘Eve Dönüş Kanunu’nu da askerimizin talebi üzerine çıkarmıştık. Terörle mücadelede ne gerekiyorsa, TSK’nın neye ihtiyacı varsa onu karşılıyoruz.”
Memleketin geldiği noktaya bakın.
Anlaşılan o ki Beyefendi, ne yaptı etti, sonunda Genelkurmay’daki bazı üst düzey komutanları da ‘kendilerine’ benzetmeyi başardı.
Baksanıza, Mehmetçik ‘kar-tipi’ arasında sınırın ‘öte tarafına’ geçmek için emir beklerken, Ankara’nın ‘sıcak’ atmosferine kendisini kaptıran Orgeneral Yaşar Büyükanıt, sanki hiçbir şey olmamış gibi gülücükler saçıp oynayabiliyor.
‘Karanlık’ kesimler tarafından ‘önünün kesilmek istendiği ’dönemlerde, ülkenin geleceğinden endişe duyanlar tarafından kendisine neredeyse ‘II. Atatürk’ misyonu yüklenen Paşa, kapsamı ‘sınırlı’ da olsa elindeki tezkereye rağmen, ‘sempozyumlar’ ile vaziyeti idare etmeye çalışıyor.
Sanki, Nisan ayından beri “Irak’ın kuzeyine sınır ötesi bir harekat düzenlenmesi iyi olur” diye diye ağzında tüy biten kendisi değilmiş gibi.
Görünen köy kılavuz istemez.
Öyle görünüyor ki, “Tezkere zamanında gelmedi. Kara harekâtı için ciddi tabiat engelleri var, zaten dağda terörist de kalmadı” diyerek bahara kadar ağırdan almayı sürdürecek.