Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmada saray harcamaları ile ilgili eleştirilere yanıt verdi. Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı külliyesiyle ilgili bunun iftiralarını dinlemekten bıktık. Hatırlarsanız külliyemiz ilk hizmete girdiğinde oraya gelmeyeceğini söylemişti. Altın klozetlerden falan bahsetti. Bunlar bu kadar iftira ile yetişmiş tipler. Dünyada başarı olarak gösterilen kamu-özel ortaklığı projelerini eleştirmesini mantıktan uzaktır. İşte üçüncü havalimanı, Bay Kemal, o da öyle. Üçüncü köprü, o da öyle. Bunlar nasıl yapılıyor, bunu öğren. Bay Kemal sen anlamazsın sen bu işten. SSK'yı da böyle batırdın zaten” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
AK Parti ülkemizde 81 milyon, ülkemiz dışında da yüzlerce milyon kardeşimizi kucaklayan bir erdemler hareketedir. AK Parti hizmetkarlığına talip olduğumuz bu büyük milletin kendi partisidir ve böyle kalmaya da devam edecektir. İlk günden itibaren bu davaya emek vermiş herkes için AK Parti öz evladı gibidir. Bayrağı hep gençlere, yeni nesillere devretmenin çabası içerisindeyiz.
Buradan gençlerimize özellikle seslenmek istiyorum. Sizlerden kendinizi AK Parti'nin ve onunla birlikte ülkemizin geleceğine en iyi şekilde hazırlamanızı istiyorum. Emanet kelimesi emin kökünden gelir. Emin demek güvenilir, korku ve endişe duyulmayan demektir. Bizim gençlerimizin her birinin emin sıfatıyla kendilerini yetiştirerek emanete sahip çıkacaklarına inanıyorum.
Gençlerimizin iktisattan hukuka, sanattan sağlığa kadar her alanda en iyiler arasına girmesi gerekmektedir. Zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuuruyla ülkemize ve davamıza sahip çıkmaya hazır mıyız?
16 Nisan halk oylaması ve 24 Haziran seçimleri milletimizle aramızdaki güçlü ilişkiyi bir kez daha gösterdi. Görüldüğü gibi AK Parti, geçtiğimiz 4 yılda yaklaşık 19 ile 26 milyon arasında oy almıştır. AB üyesi ülkelerin birçoğunun nüfusundan büyük olan bu sayılar çok ciddidir. Milletimize layık olmak için daha çok çalışmalıyız. Bizim milletimize sadece vefa değil aynı zamanda can borcumuz da var. Bunun için sadece partimize oy verenlere değil milletimizin tamamına en iyi hizmeti sunmak boynumuzun borcudur.
Türkiye tarihinin en büyük ekonomik saldırılarından birine maruz kalmasına rağmen, 2 aya kalmadan durumu kontrol altına aldık. Bunu söyleyerek asla sorumluluktan kaçmaya çalışmıyoruz. Yaptığımız bir durum tespitidir. Ekonomide sorunlarımız yok tabi ki var. Seçimlerden sonra zaten reformlara başlamıştık. Ancak bu durumla yaşadıklarımız arasında öyle büyük bir oransızlıkvar ki işin içinde başka şeyler arıyoruz. Şu gerçeği aklımızdan çıkarmamalıyız. Her kriz beraberinde fırsatları da getirir. Devlet yönetimi olarak bu krizin üstesinden gelebilmek için çalışıyoruz. Bizler göreve geldiğimizde ülkenin durumu ekonomik olarak neydi? O krizden aldığımız Türkiye'yi nereye getirdiğimizi unutmayın. Biz bu işin nedenini de tedavilerini de biliyoruz. O yüzden kısa süre içerisinde toparladık.
Özel sektörümüz bu krizi fırsata çevirebilir. Yeniden toparlanma ve yükseliş dönemine girdiğimizi görüyorum. Bazıları işi fırsatçılığa çeviriyor. Döviz kuruyla alakası olmayan sektörlerde anlamsız fiyat artışları yapıldığı haberini alıyoruz. Bunun adı fırsatçılıktır. Milletimizi fırsatçılara teslim etmeyeceğiz bunu böyle bilsinler. Bunlarla mücadele edeceğiz ve gereken yaptırımları yapacağız. Bizim ekonomi reçetemizde üretim vardır, tasarım vardır.
Ülkemizi kendi reçetelerimizle, kendi çözümlerimizle hedeflerimize ulaştıracağız. Her türlü yatırıma, desteğe açığız. Yeter ki bunun bedelini bize, egemenliğimize ve geleceğimize göz dikerek ödetmeye çalışmasınlar. İşte o zaman külahları değişiriz.
Son günlerde finansal danışmanlık şirketi alınan bir şirket üzerinden yapılan tartışmalar ülkemizi aynı cendereye sokma gayretidir. Hiç kimse Türkiye'yi yeniden uluslararası kuruluşların boyunduruğu altına sokamaz. Ana muhalefetin başındaki zat şunu iyi bilsin, bayrağımızın dalgalanması, ezanımızın susmaması konusunda ne kadar kararlıysak bu konuda da o kadar kararlıyız.
Biz geldiğimizde, IMF'e olan borcumuz 23 milyar dolardı. 2013'te bunu sıfırladık. Biz yeniden bu tırmanışı inşallah devam ettireceğiz. Ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın olmayacağını çok iyi biliyoruz. Kendi ayakları üzerindeki Türkiye'ye kimse yeniden diz çöktüremeyecektir.
8 şehidimiz oldu. Ben 8 şehidimize şahsım milletim adın Allah'tan rahmet diliyorum. Bu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulmuştur. Biz buralara onlar sayesinde geldik. Tüm ailelerine, milletimize başımız sağolsun diyoruz. Bir ölür bin diriliriz. 8 şehidimiz mi var, o teröristler bilsinler ki bunu en az 800'le ödeyecekler. Şu anda zaten Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te kaçacak delik arıyorlar. O deliklerde bunları bitireceğiz. Kandil'de bitireceğiz, Sincar'da bitireceğiz. Bu milletin huzurunu, refahını yok etmeye bunların gücü yetmeyecektir.
17 yıldır dedikodulara bakarak yönetecek olsaydık bu ülkeyi bir milim ileri götüremezdik. Türkiye düşmanlarının hepsinin kuyruk acısı var. Son yıllarda tüm terör örgütlerinin başını öyle ezdik ki, ne yapsalar yeridir. Peki, ülkemizin yaşadığı sıkıntılara ateşe benzinle koşar gibi yaklaşan ana muhalefetin başındaki şahsa ne diyeceğiz? Kendisini başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız döneminde belki de bin defa rezil ve kepaze ettik. Kendisinden kazandığımız tazminatların tutarını artık hatırlayamıyorum. Haktan, hukuktan öyle habersiz ki eline ne tutuşturulursa, mal bulmuş mağribi gibi grup konuşmasında anlatıyor.
İnternet ve sosyal medya çağında her türlü yalan bilgi, belge, görüntü oluşturabilirsiniz. Bunların hakikat gibi derdi yok. Bunların yöntemi çamur at izi kalsın yöntemidir. Eline verilen kağıtları, sonunda rezil kepaze olacağını bile bile, çıkıyor kürsüde anlatıyor. SOn grup konuşması böyle yalanlarla doludur. Öyle şeyler söylüyor ki, cevap vermemeyi partime ve milletime hakaret olarak gördüğüm için topa girmek zorunda kalıyorum. Bazıları muhattap almayın diyor. Bir değil, iki değil, üç değil. Türkiye'de ne kadar terörist, şaibeli tip varsa hepsi bu zat tarafından övülüyor. Bu zatın Ankara'dan İstanbul'a yürüdüğü yürüyüşte koltuğunun altına kimlerin olduğu görülüyor. Teröristlerle birlikte yürüyor. Bu zat son konuşmasında önce Kudüs meselesine girdi. Sonra hızını alamayıp, Erdoğan BM'de gitti Filistin'le ilgili tek kelime etmedi diyor. Buna benim milletim inanmaz hele hele Filistinli hiç inanmaz. Orada Türk bayraklarıyla Filistinli'nin nasıl dolaştığını biliyoruz. Bu zatın adamlarının da benim Filistinli kardeşlerimin düşmanlarıyla nasıl olduğunu da biliyorlar. Etrafında ona bunları anlatacak bir Allah'ın kulu yok mu ya? Demek ki yok. Biz o konuşmamızda Kudüs'ü de anlattık, Filistinli kardeşlerimizi de anlattık.
Sen önce kendine bir çeki düzen var. Kendine gel. BM Genel Kurulu'nda Amerika 7 oy aldı biz 127 oy almak suretiyle Kudüs'ü bu noktaya taşıdık. Senin en ufak bir emeğin var mı bu işin içerisinde. Bunlar Filistin'in acısını hissettikleri için değil bunun üzerinden bize vurabileceklerini düşündükleri için bunu konuşmaktadır. Onda da çuvalladılar. Biz Filistin'le beraber yoğrulduk, beraber yoğrulmaya da devam ediyoruz. Filistin deyince akla AK Parti gelir, Gazze deyince akla AK Parti gelir. Şayet Müslümanlara güveni yoksa, gitsin diğer azınlıklara sorsun.
Türkiye bir defa kriz yok. Türkiye'de ekonomiyle alakalı bir manipülasyon var. Bununla bir fatura kesmeye çalışıyorlar, sen de bu faturanın aktörleri arasında yerini alıyorsun. Güya ziyaret ettiğimiz ülkelere para vermeleri için yalvarıyormuşuz. Ya ne kadar zavallısın? Biz bu ülkelerden özellikle ülkemize yatırımcı çekmeye çalışıyoruz. Biz kimseden para istemedik, istemiyoruz. Bu işlerin usulü, yöntemi, kuralları bellidir. Biz gittiğimiz her yerde ülkemizin potansiyelini anlatıyoruz. Muhataplarımıza ülkemize yatırım davetinde bulunuyoruz. Ülkemize yatırımcı davet etmek şahsımın en başta gelen görevi değil mi? Kendilerinin sosyal sigortalar kurumunu nasıl batırdığını benim milletim çok iyi biliyor. Hastanelerde ilaç bulunamayan dönemi çok iyi biliyor milletim. Sen busun ya.
Bunlar şimdi ne yapıyor? Yurtdışı ziyaretini de kendi ülkesini eleştirmek ve arzu edilmeyen iftiralar için kullanıyorlar. Son Almanya ziyaretinde 5 yıl 10 aya mahkûm olan bir gazeteci vardı ya. Kaçtı oraya, orda da rahat durmadı. Bize haber gelince dedik ki, bizimle beraber orada bulunacaksa biz müşterek bir basın toplantısı yapamayız. Siz yaparsınız basın toplantısını. Biz onun olmadığı bir basın toplantısı yaparız. Benim ülkemde ceza almış bir gazeteciyi siz orada barındırıyorsanız, bunun ortaklığa yakışır bir yanı yoktur. Aynı durum bizde olsa elinden tutar size teslim ederiz. Biz hep bunu uyguladık. Ama biz maalesef ülkemize ihanet edenleri istiyoruz, elli dereden elli su getiriyorlar. Bu tüm Batı'da böyle. Artık biz anlatmaktan bıktık. Bu zat, hızını alamayıp, kimi ülkelerle ticaretimizi kendi paramızla yapmamızı da eleştiriyor. Eminim onlar da zamanla bu işin manasını kavrayacaklardır. Bu zat kendince büyük sandığı bir takım rakamları zikrederek, Türkiye'nin borcunu çeviremeyeceğini ima ediyor. Kim veriyor sana bu aklı? Dünyada kamu borcunun milli gelire oranı en düşük devletlerden biri Türkiye'dir. Biz ülkemizi faiz, enflasyon, kur şer üçgenine sıkıştırmaya çalışanların oyunlarını bozmakla meşgulüz.
Cumhurbaşkanlığı külliyesiyle ilgili bunun iftiralarını dinlemekten bıktık. Hatırlarsanız külliyemiz ilk hizmete girdiğinde oraya gelmeyeceğini söylemişti. Altın klozetlerden falan bahsetti. Bunlar bu kadar iftira ile yetişmiş tipler. Dünyada başarı olarak gösterilen kamu-özel ortaklığı projelerini eleştirmesini mantıktan uzaktır. İşte üçüncü havalimanı, Bay Kemal, o da öyle. Üçüncü köprü, o da öyle. Bunlar nasıl yapılıyor, bunu öğren. Bay Kemal sen anlamazsın sen bu işten. SSK'yı da böyle batırdın zaten.
Bu zat ücreti mukabil tutulmuş bir danışmanlık şirketi üzerinden aklı sıra bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Tüm arkadaşlarımıza söyledim, bunlardan fikri danışmanlık bile almayacaksınız dedim. Gerek yok, biz bize yeteriz. Bu zata değil ama bu zatın hezeyanlarıyla aklı karışmış olan varsa izah etmek isterim. Evet, bir dönem Türkiye herşeyini Amerika'ya teslim etmiştir. Ama bu tek parti CHP ve milli şef İnönü dönemidir. Tek parti CHP'si tutmuş yapılan tüm fabrikaların kapısına kilit vurmuş. Savunma sanayi girişimlerini teker teker boğmuştur.