Erdoğan ne kadar teşekkür etse az
Nereden baksan; bundan iyisi Şam'da Cuma namazı, pardon o başkaydı; bizimki Şam'da kayısı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, lobilerin efendilerini devreye soksa, varını yoğunu harcasa, Nusret'li tanıtım filmleri yayınlasa bu propagandayı yapamazdı; Türk kamuoyunu bundan rahat -yine- kendi "tarafında" saflaştıramazdı.
Bu sebepten dolayı -istiyorsa elbette etinden, sütünden, yününden, derisinden faydalanmak için köpürtebilir ama- aslen sadece "teşekkür etmesi" gerek Die Welt'e;
Ne iyi etti de, "Biz bugün 'TARAF'ız" dedi...
Ne iyi etti de, "bir tarafta Erdoğan, diğer "TARAF"ta da ABD'nin kalem memurları, FETÖ mensupları, kumpas suçluları, kalemlerine kan bulaşmış haysiyet cellatları" algısı yarattı!
***
SORU-YORUM
Hazır düne kadar meslektaşlarını -tutuklanmaları üzere- hedef gösteren, tutuklanmalarının ardından da utanmazca "gazetecilikten tutuklanmadılar" diye manşet atan Taraf'ın, "tutuklu gazetecilerin bırakılması çağrısı"nın "sembolü" yapılmışken soralım:
Can Dündar, sen de "TARAF" mısın?
***
"Af" çare değil
FETÖ iddiasıyla ihraç edilmiş genç bir doktordan "af"fa bağlanan uzunca bir mektup aldım. Özetleyeyim:
"33 yaşında genç bir ortopedi uzmanıyım. 2 yaşında bir oğlum var. Asistanlığım henüz bitmişken, Düzce Üniversitesi'nden Ankara Akyurt Devlet Hastanesi'ne atanmışken ihraç edildim. Sebep: Üniversitemizin Bank Asya ile resmi anlaşması varken ve bize yemek alımı için Bank Asya DIT kart dağıtmışken, içine para yatırmış olmam. Tutuklandım ve adli kontrolle serbest bırakıldım. Hakkımda TEM Şube 3 kez "ByLock yoktur" diye rapor düzenlendi. 4. raporda ise "ByLock vardır" dendi ve yeniden tutuklandım. 14 ay cezaevinde yattım.
Raporda, ByLock'a 2 giriş yaptığım ve 1 de mesaj attığım yazılı. Mahkemede birçok program kullandığımı telefonumun IPhone olduğunu, Apple store dışında bir programın telefonuma yüklenemeyeceğini defaatle ifade ettim ve böyle bir programı hatırlamadığımı, zaten 2 giriş ve 1 mesajın dahi aktif kullanmış olmadığımı ispatladığını söyledim...
Milliyetçi bir ailenin oğluyum...
Bu süreçte "vatan haini" damgası o kadar yıprattı ki intiharın eşiğine geldim.
Ülkenin birçok yerinde ortopedi uzmanı yok iken, kişi başına düşen uzman doktor sayısında ülkemiz Avrupa'da sonuncu iken, 12 yıllık ağır eğitim sonrası çürümeye bırakılmak içimi kanatıyor.
Çok şükür ki 1 aydır özel bir hastanede, piyasanın yarı fiyatına çalışmaya başladım; cerrahi yetilerimi tekrar canlandırıyorum.
Yüce Allah şahittir ki bu vatana ihanet etmedim. Eğer ki en ufak bir kişi ya da kuruma haksızlık, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma haksız kazanç elde etmişsem, ya da hain darbe girişimi ile uzaktan yakından bağım, bilgi edinmişliğim çıkarsa Kızılay meydanında idam edilmeye dahi razıyım.
130 bin insan ihraç edildi. Bir o kadar davalar devam ediyor. Artık ne olursunuz bu darbeyi planlayanlar cezalandırılsın ve hiçbir şeye karışmamış masumlar tez ayıklansın. Aileler perişan.
Belki bu sözler size demagoji olarak gelebilir ama ben savaş cerrahıyım, ülkemi çok seviyorum. Afrin'deki, İdlib'deki birliklerimizin sağlık hizmetini görmek için dahi gönüllüyüm.
Af müessesesini tartışırken bu söylediklerimi de lütfen düşünün."
***
Düşündüm.
Bu konudaki tavrım baki;
Okurumuzun bahsettiği "yaşla-kuru" durumunu ayırmanın yolunun "af çıkarmak" olduğuna inanmıyorum. Bana göre bu ve benzeri bütün mağduriyetleri gidermenin tek çaresi ivedilikle "hukukun üstünlüğü"nü esas alan bir zihniyet değişikliği. Soruşturma ve kovuşturmaların "adil" yürütüldüğü bir "hukuk devleti"nde; kimse haksız, hukuksuz tutuklanmayacağına, hüküm giymeyeceğine göre giderilmesi gereken "mağduriyet"ler de oluşmayacaktır değil mi?
***
Düyunu Umumiye
Kriz miriz yok...
Abartılacak bir sıkıntı süreci değil...
Bu durumda, sırf "ecdad yadigarı" diye, "Abdülhamit'e saygı duruşu" babında McKinsey adıyla "güncellediler" Düyun-u Umumiye müessesini!
Müfredattan Osmanlı'nın batışını çıkarınca, tarihin o sayfası tekerrür etmez sanıyorlar zahir!
Özellikle değişim ile ilgili yeni bir birim kurduklarını aktaran Albayrak, "Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek" dedi.