Erdoğan, kendisi için askerin canını hiçe saydı...

Gündeme geçmeden sıcak bir haber ile başlayıp sonra “Kazan think-tank” inden haberlere bıraktığımız yerden devam edelim.

Recep Erdoğan, 18 Ekim Cumartesi günü Afganistan’a günübirlik ziyaret yapmıştı. Erdoğan’ın suikast korkusu ile yaşadığını uzun zamanlardır iyi bilenlerdenim. Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla alışılagelmişin dışında ilk defa bir uygulamaya imza attı. Recep Erdoğan, gece günüz peşinde gezen jammerlarını ve koruma araçlarını askeri nakliye uçağı ile Afganistan’a gönderdi. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından ulaşan bilgilere göre, askeri nakliye uçakları ilk kez bu tip bir görevde kullanılırken, gönderilen uçağın savunma sistemlerinin bulunmadığı ve uçaktaki askerlerin büyük riske atıldığı ileri sürüldü..
Yurt dışı lojistik görevler, tatbikatlar, insani yardım kapsamındaki uçuşlar, doğal afetlerde kullanılan askeri nakliye uçakları ilk kez Erdoğan tarafından farklı bir görev için kullanıldı.
Kaynaklar, uçağın ve uçaktaki askerlerin büyük riske atıldığını ifade etti.. A400M uçağında kendini koruma savunma sistemlerinin (Defense Aids Sub System: DASS) olmadığı kaydedildi..
A400M uçaklarının yerden havaya roket ve füzelerin gönderildiği Afganistan gibi terör tehdidi olan yerlere uçurulmadığı, ancak Cumhurbaşkanlığı tarafından uçağın tehdide rağmen kullanıldığı öğrenildi. TSK’da kendini savunma sistemine sahip C-130’lar bu tip nakliyelerde kullanılıyor ancak Cumhurbaşkanlığının bu uçakları tercih etmediği bildirildi.

***

Ahmet Davutoğlu’nun özel olarak kurduğu “Kazan think-tank” i hummalı(!) çalışmalarına devam ediyor. Kazan’daki özel ekip erkene alınması planlanan genel seçim, yeni anayasa için de kafa patlatıyor. Sızan kulis bilgilerine göre, Erdoğan’ın canı Çankaya Köşkü’nde oldukça sıkılmış. Recep Erdoğan, “burada böyle olmuyor. Ben de bir şey yapamıyorum. Bir an önce seçimi yapıp Başkanlık sistemine geçelim” mealinde konuşuyormuş.
Kazan’daki “Peşmerge Koridoru”, “çözüm süreci”, “IŞİD operasyonu” çerçevesindeki çalışmalara gelince;
“Kazan think-tank”i Ankara’nın Yenimahalle ilçesinden gelen Kandil cephesi bilgiler ile akıl almaz beyin fırtınaları(!) yapıyor.
Tam, özel ekip “Kandil’in elinde Saddam döneminden kalma ağır silahlar var” raporunu değerlendiriyor diye yazacakken ekranlara Anadolu Ajansı mahreçli “İlk etapta ağır silahlı 200 peşmerge Kobani’ye gönderilecek” haberi düştü. Şimdi sormadan edemiyorum;
Acaba Kandil’in elindeki bu ağır silahlar, peşmerge kıyafetiyle gezen PKK’lılar tarafından Türk milletinin gözüne sokulurcasına kendi topraklarımızdan nasıl geçirilecek?..
Güvenlik birimlerinin terör bölgesinde yürütülen açık-gizli faaliyetleri sürekli rapor ederek, “acil önlem alınmaz ise Türkiye, Irak, Suriye benzeri olaylar yaşayabilir” uyarıları ne olacak?..
Barzani ve Recep Erdoğan’ın saltanatlarının korunması için tezgahlanan bu oyunların ardından ağır silahların Türkiye’ye yönelmeyeceğinin garantisini kim veya kimler nasıl aldı?..
Kazan’a gelen “Barzani’nin oldukça yüklü miktarda ‘Dolarcıkları’ ABD’nin izni dışında bir yerlere gömdüğü ve başının bu yüzden oldukça sıkıntılı olduğuna” dair raporlar bizi neden bu kadar bağlıyor?..
“Akiller” toplantısından hatırlatma ile devam edelim;
Ahmet Davutoğlu dert yanarken “akillere” , “Söz verdi PKK, çekilmedi. Yol kesmeler vergi adı altında haraç almalar, vatandaşları yargılama adı altında hukuksuz eylemlere son verileceği mutabakatı yapılmıştı uyulmadı” dedi.
Davutoğlu’nun bu söylediklerinde bizce bilinmeyen yok ve de malumun ilamı ama 6-8 Ekim olaylarından sonra ulaştığım son istihbarat raporlarından çarpıcı bir örnek vereyim;
Van’da, “Kandil Vergi Dairesi’nden geldiklerini” söyleyen PKK militanları tehdit ettikleri vatandaşın mal varlıklarını belgeleri(!) ile gösterdikten sonra kendisine 1 milyon lira vergi çıkarıldığını ve bunun ödeneceğini bildiriyor. Vatandaş da korku içinde Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruyor ve “Biz bir şey yapamayız. Başınızın çaresini bakın” cevabını alıyor. Söz konusu vatandaş da ailesi ile birlikte Van’dan kaçıyor. İstihbarat raporlarında, terör bölgesinde “Kandil Vergi Dairesi” adına kesilen nice haraçların ve ödeyemeyenlerin hazin sonları var..
Ara sıra Dışişleri bürokratlarının da katıldığı “Kazan think-tank” inde ise çözüm süreci çerçevesinde KKTC, Almanya modelleri(benzerleri) ve olası özerklik durumlarında “Hatay’ın statüsü ne olur” konusunda beyin fırtınaları(!) yapılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları