Erdoğan iktidarının yüzüne ayna tutmak
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yaptığı konuşma önce üslup yönünden eleştirilerek, şık olmadığı, kırıcı ve yakışıksız olduğu ifade edilmektedir. Bu tür eleştiriyi daha çok Erdoğan medyası yapmaktadır. Bu sözleri edenler Erdoğan’ın fırça atıcı, tehdit edici, kutuplaştırıcı ve saldırgan üslubu konusunda hiç bir eleştiri yapmamaktadır.
AYM Başkanı’nın konuşmasını polemikçi ve siyasi bulanlar da var. Bu değerlendirmeyi yapanlar Tayyip Erdoğan’ın AYM üyelerini hedef tahtasına oturtarak topluluklara karşı söylediklerini görmezlikten gelmektedir. AYM’nin verdiği kararlara siyasi yaftalamayı herkesten önce Erdoğan’ın yaptığını bu çevreler unutmuş görünmektedir. Hatırlanacağı gibi Tayyip Erdoğan, AYM’nin yasaklara karşı verdiği kararları beğenmemiş ve bu kararları siyasi bularak şunları söylemişti: “Siyaset yapmak isteyen koltuğundan kalkar, cübbesini çıkarır, partilerin çatısı altında siyaset yapar. Bazı koltuklarda, cübbelerin içinde siyaset yapılmaz”. Bu AYM’yi zan altında bırakan çok ağır bir ithamdır.
AYM üyelerine Erdoğan “cübbe çıkar” deyince, AYM Başkanı da cübbe çıkarmanın gömlek çıkarmak gibi kolay bir iş olmadığı göndermesini yapmıştır. AYM Başkanı, “Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız” demiştir.
İfade özgürlüğüne, kuvvetlerin ayrılığına, hukuk devletine aykırı olduğu açık olan düzenlemeler yapan iktidar, tasarruflarının sorgulanmasına büyük tepki göstermektedir. Bu yüzden Kılıç da haklı olarak 2010 yılına kadar AYM’den “mağdur” olanların, şimdi aynı mahkemenin kararlarından rahatsızlık duymalarının “çelişki” olduğunu söyledi.
AYM Başkanı tutuklu milletvekilleriyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştı; “Milletvekili seçilen, ancak, cezaevlerinde tutukluluk hali devam eden kimi milletvekillerinin, mahkememize yaptıkları bireysel başvurular üzerine, milleti temsil haklarının ciddi şekilde ihlal edildiği sonucuna varılmış ve bu nedenle tahliyeleri gerçekleştirilmiştir”.
Siyaset kurumlarını çok yakından ilgilendiren ve çözmesi gereken böyle bir sorunun, siyaset kurumu yasal düzenlemelerle çözmemiştir. Konu AYM’ye taşınmış ve belli ölçüde AYM tarafından çözülmüştür. Haşim Kılıç, açıkça siyaset kurumunun, daha doğrusu iktidarın üzerine düşen görevi yapmadığını, TBMM’nin yasal düzenlemelerle çözmesi gereken tutuklu milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla tahliye olabildiğini söylemiştir.
Erdoğan iktidarı, bürokrat için gösterdiği hassasiyeti milli iradenin temsilcileri olan milletvekilleri için göstermemiştir. İktidar, MİT Müsteşarı için üç gün içinde yasa çıkartarak yargının elinden Hakan Fidan’ı almıştır. Yıllarca içeride yatan milli iradeyi temsil eden milletvekilleri için ise iktidar kılını dahi kıpırdatmamıştır.
Bugün halen MHP Milletvekili Engin Alan, iktidarın sorumsuzluğu ve intikam hissi ile hareket etmesi yüzünden cezaevinde tutukludur. Bunun çözülmesi için iktidar hiçbir adım atmamıştır ve atmamaktadır.
Haşim Kılıç bu arada çok ciddi tespitler de yapmıştır. Vurgu yaptığı hususlardan bazıları şunlardır: “Vesayet altındaki yargıdan hukuk güvenliğinin sağlanması beklenemez... Yargının vicdanını işgal edenlerin kimliği, düşüncesi, kutsalları ne olursa olsun bu sonuç değişmeyecektir... Son dönemde yargı paralel devlet veya çete denilen çok ağır bir suçlama ile karşı karşıyadır... Yargıya olan güven ağır yara almıştır. Herkes bu iddialarla ilgili bilgi, belge ve delilleri ortaya koymalıdır”.
AYM Başkanı’nın yaptığı değerlendirmeyi; üslubu uygun değil, polemikçi ya da siyasi beklenti sonucu diyerek kimse görmezlikten gelmemelidir. Haşim Kılıç, hukuk, anayasa, özgürlükler ve hukuk devleti yönünden ciddi tespitlerde bulunmuştur.
Ortada hesabına geldiği gibi konuşan, ayak üstü yargıya varan, kendisi gibi düşünmeyen hiçbir kurum ve kimseyi tanımayan, kendisini hiçbir kuralla bağlı görmeyen Erdoğan’ın ve iktidarının yüzüne tutulmuş bir ayna vardır.