İstanbul Dolmabahçe’de partisinin İstanbul milletvekilleriyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 33 askerimizin şehit olduğu İdlib saldırısının ardından ilk kez konuştu. İdlib'deki saldırıda şehit sayısının 36'ya yükseldiğini açıklayan Erdoğan, konuşmasının ilk bölümünde Gezi Parkı olayları üzerinden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alırken, konuşmasını turizm ve ekonomi verileri ile sonlandırdı.
Erdoğan konuşmasında, "Şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor. Bin yıldır bu topraklarımızı vatanımız kılmak için yürüttüğümüz mücadeleyi verdiğimiz sayısız şehitler kervanına bunu da ilave etmemiz gerekiyor. Ve şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak." dedi.
Erdoğan sözlerinin devamında ise, "Bugün İdlib'de, Ayn-el Arab'da, Münbiç'te vermediğimiz savaşı Allah muhafaza yarın Şırnak'ta Urfa'da vermek zorunda kalırız. Hemen namluları bize çevirecekler. Senaryonun hedefi Suriye değil, Türkiye'dir." ifadelerini kullandı.
Sığınmacıların Avrupa geçişini engellememe yönünde alınan karara dair de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız." şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
GEZİ PARKI TEPKİSİ
Milletimiz bu süreçte her zaman hayranlıkla ifade ettiğimiz derin irfanıyla oynanan oyunu gördü ve bizim yanımızda yer aldı. Önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ettik. Elbette bedeller ödedik ama ülkemizin yere kapaklanmasına asla fırsat vermedik. 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’yi içeriden çökertme girişimlerinin zirvesini teşkil ediyordu. Buradan sonuç çıkmayınca ülkemizin güney sınırlarını kuşatmayı hedeflediler."
Bunlar yaşandığı halde güya vatansever havasına girenler ne yazık ki bu süreç içerisinde sadece aydınlık gençler diye ana muhalefetin başı bu gençleri ilan etmeye çalıştı. Bunlar aydınlık falan değil. Bunlar tamamıyla aldatılmış gençler. Bu da ifademin en iyi yanıdır.
İDLİB MESELESİ
İdlib meselesi ülkemizi farklı bir şekilde köşeye sıkıştırıp kazanımlarımızı elimizden almak için özelikle kurgulanan kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen 4 milyon insan sınırlarımıza doğru şu anda harekete geçmiştir.
"ÇEKİLİN ARADAN BİZİ ESED REJİMİ İLE BAŞ BAŞA BIRAKIN"
Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkûmuz. Rabbim bereketini versin İnşallah bu işleri de bu şekilde yürütüyoruz, yürüteceğiz. Yeni bir göç dalgasını kaldıracak değiliz. İdlib’deki onca insanı rejimin insafına terk etmek bizim ne inancımıza, ne kültürümüze, ne tarihimize sığar. Kusura bakmayın biz oraya Esed’in davetlisi olarak gitmedik. Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik. Suriye kalktı tamam. Bu iş bitti demeden bizim oradan çıkma niyetimiz yok dedim. Dün sayın Putin’e de söyledim ‘sizin orada ne işiniz var’ üst kuracaksanız yine kurun ama şu an oradan çekilin bizi rejimle baş başa bırakın. Biz çekildik diyemiyorlar. Menfaatleri nedir çözebilmiş değiliz.
Dün gece Trump diyor ki, Putin'in burada ne beklentisi var. Ne istiyor? Kamışlı'da petrol muhabbeti var mı dedi, var dedim. Ama Dyrizor kadar değil dedim.
"HEDEF TÜRKİYE'DİR"
İdlib'de şuan 3, 4 milyon insanın yaşadığı yeri yerle yeksan ettiler. İdlib’de ısrarla bu mücadeleyi sürdürmemizin arkasında bu insanların oralardaki muhatap kılındıkları acımasız felakettir. Meseleyi sadece İdlib parantezinde değerlendirmek bizi yanıltabilir. Türkiye’nin bütünüyle bir Suriye politikasıdır. Bunu etraflıca ele almamız lazım.
Bugün İdlib'de, Ayn-el Arab'da, Münbiç'te vermediğimiz savaşı Allah muhafaza yarın Şırnak'ta Urfa'da vermek zorunda kalırız. Hemen namluları bize çevirecekler. Senaryonun hedefi Suriye değil, Türkiye'dir.
Suriye’de verdiğimiz mücadeleyi başarıyla sonuçlandıramazsak bu teröristlerin çoğu ülkemize yönelecektir. Aynı şekilde Suriye’de ülkemize düşmanlığı temel misyon edinmiş bir rejim varken biz burada nasıl huzurla yaşayabiliriz? Öyleyse Suriye’de verilen mücadelenin hepimizin geleceğiyle ilgili olduğunu hepimizin görmesi ve kabul etmesi gerekiyor. Türkiye’nin Suriye’de ne iş var sorusu aslında Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olmalı önerisini bize tavsiye ediyorlar. Soruyorum; terör örgütlerine teslim mi olalım?"
"ŞEHİTLER TEPESİ HİÇBİR ZAMAN BOŞ KALMAYACAK"
Ülkemize devletimize vatanımıza sık sıkıya sahip çıkacak bekamız için nerede hangi mücadeleyi vermemiz gerekiyorsa verecek hangi bedeli ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz. Bu mücadelede şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor.
Bin yıldır bu topraklarımızı vatanımız kılmak için yürüttüğümüz mücadeleyi verdiğimiz sayısız şehitler kervanına bunu da ilave etmemiz gerekiyor. Ve şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak. İdlib harekatımızda önceki gün vermiş olduğumuz 36’ya çıktı. 20 günlük harekat boyunca vermiş olduğumuz şehitlerin ailelerine şahsım, milletim adına baş sağlığı dilerken milletimizin de başı sağ olsun diyorum.
Hamdoslun şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz bırakmayacağız. 2 binin üzerinde rejim unsuru öldürülürken aralarında 94 tank, 37 obüs topu, 28 çok namlulu roket atarın da bulunduğu 300’e yakın araç-gerek imha edilmiştir.
Dün akşam itibariyle 7 kimyasal ürünlerin olduğu depo patlatılmıştır. İşin bu noktaya gelmesini asla arzu etmezdik ama madem ki bizi buna zorladılar sonuçlarına da katlanacaklar.
Ülkemizdeki ve sınırlarımızdaki milyonlarca Suriyeli gül oynaya evlerine mi dönecekler? Türkiye'nin etrafındaki kuşatma kalkacak ve herkes bize destek vermek için seferber mi olacak? Yoksa Suriye içinde tuttuğumuz sorunların daha biz soluklanmadan peşimizden sınırlarımıza dayandığımı mı göreceğiz.
Dün Putin ve Trump’a da söyledim bize verilen söz neydi YPG’yi PYD’yi bu bölgelerden çıkaracaklardı. Çıkaramadılar. Şu anda bunlar buralarda terör estiriyorlar. Bunları her iki liderle de paylaştım. ‘Hayır çıkardık’ diyemiyorlar ama biz yazılı sözleşmemizde bunun özünü aldık. Altında imzaları var. Bu sözlerini yerine getiremediler. Biz gereğini yapıyoruz ama onlar gereğini yapamıyorlar. Teröristler her fırsatta harekât bölgelerimize saldırıyor veya sızmaya çalışıyor.
Terör örgütlerine binlerce TIR yardım yapanlar rejim çok ciddi manada her şeyi yine bu ülkelerden alırken kimse Türkiye’ye yine bu konuda herhangi bir destek veriyor ne de bu mültecilerle ilgili.
"KAPILARI BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE DE KAPATMAYACAĞIZ"
Ne dedik aylar önce? 'Eğer bu böyle giderse biz kapıları açmak zorunda kalacağız.' Rahatsız oldular. İnanmadılar bizim bu söylediğimize. Biz de dün ne yaptık? Kapıları açtık. Şimdi bu sabah itibarıyla yaklaşık 18 bin oldu kapıları zorlayıp geçenler. Ama bugün herhalde 25 bin-30 bini bulabilir. Bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız.
TURİZM VE EKONOMİDE RAKAMLAR
Bir ülkenin iddialarını hayata geçirebilmesinde en önemli unsurların başında ekonomik gücü geliyor. Biz içeriden dışarıdan battık bittik falan bunların hepsini söylüyorlar böyle bir dönemde biz bu mücadeleyi de sürdürüyoruz. En ufak bir yerden destek gelmiyor. Ama biz madde imkanlarımızla bu yola devam ediyoruz. Türkiye 2013 yılından beri yaşadığı 2018’de de tarihinin en sinsi saldırılarına maruz kaldığı ekonomik sıkıntılarını çözme yolunda karalı adımlarla yürüyor."
Bu yılın ocak ayında yeni bir rekora imza attık Ülkemize ocak ayına gelen yabancı turist sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16’dan fazla artarak 1,8 milyon kişiye ulaştı. İnşallah bu yıl toplam 58 milyon turist 41 milyar dolar turizm geliri bekliyoruz."