Erdoğan değil, Türk ekonomisi devriliyor!
"Dolar, Euro bir gecede rekor kırıyor, nereye gidecek bu iş" diye soruyorsun; "felaket tellallığı yapma" diyorlar,
"Erdoğan'ın Merkez Bankası ile ilgili açıklamaları piyasaları olumsuz etkiledi" yorumu geldiğinde, "2001 krizini unutma, Türkiye zenginleşiyor" cevabı veriliyor,
"Hükümet bir açıklama yapmalı, işler kontrolden çıkıyor" dediğin anda, "Siz Erdoğan'ı düşürmeye çabalıyorsunuz" suçlaması yapılıyor...
İyi de konuşmayalım mı kardeşim!
Türk Lirası ellerimizin arasında eriyor; tutarlı, mantıklı tek bir açıklama yapılmıyor.
Daha önce yapılan açıklamalara bakınca endişemiz daha da artıyor.
Sıcak para ekonomisi
Tarihler 17 Şubat 2017'yi gösterdiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn-Suudi Arabistan ve Katar ziyaretleri sonrasında uçağına aldığı gazetecilere konuşuyor.
Erdoğan, Körfez ülkelerinden mutlu ayrılmış olacak ki artma eğilimi gösteren dolarla ilgili "Doların 3.5 liranın altına inmesini bekliyorum. Türkiye'ye para girişi durmayacak, bunu göreceğiz. Çünkü, Türkiye ekonomik açıdan halen güvenli bir liman. Para girdikçe kur düşecek. Büyümede de korkulacak durum olmayacak." yorumunda bulunuyor.
Erdoğan'ın ve kurmaylarının ekonomiyi ayakta ve güçlü tutma stratejilerinin temelinde siyasi istikrara dayalı, sıcak para girişi var. Türkiye'yi güvenli gören yabancı yatırımcıların sürekli olarak yatırım ve alım yapması bekleniyor.
Bu yaklaşım, stratejik kurumların nasıl yok pahasına özelleştirilebildiği konusunda da ipuçları veriyor.
Oysa, bilgi üretimine ve güçlü ihracat hedefine yönelik bir ekonomi anlayışı geliştirilseydi, en ufak bir problemde ülkeyi terk edecek sıcak para karşısında çok daha güçlü bir model ortaya konulabilirdi.
Günü hızlı bir şekilde kurtarıp, ekonomiye doping etkisiyle yüklemeler yapmak, işte bu gibi sonuçlara yol açıyor. Niteliksiz büyüme ancak geçici bir olumlu hava oluşturuyor. Üretim yapamayan, ürettiğini pazarlayamayan ülkeler büyük bir kayıp yaşıyor.
Çok değil sadece 15 ay önce bizzat Cumhurbaşkanı'nın, "3,5 TL'nin altına düşecek" dediği dolar an itibariyle 5 TL'ye dayanmış durumda.
Korkutucu bir tablo var. Hükümetten gelen açıklamalar olayın kontrol edilemez olduğunu gösteriyor.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ aynen şunları söyledi: "Dolarla oynayarak milletin cebine, millete zarar verecek sonuçlar ortaya koyarak, bu seçimin sonuçlarını değiştireceğini düşünenler varsa aldanıyorlar. Millet oyunu gördü, oyuncuyu da gördü. Millet kuklayı da gördü, kuklacıları da gördü. Onlara fırsat ve izin vermeyecektir. Allah'ın izniyle 24 Haziran yeni bir gün olacağı gibi yeni bir dönemin de başlangıcı olacaktır."
İşte bu açıklama, olayın ne denli ciddi olduğunu ortaya koyuyor.
Çünkü mantıklı, elle tutulur, ekonomiyi rahatlatacak bir açıklamaları yok.
Olay siyasileştirilip, vatandaşların aklıyla alay edercesine yorumlar yapılıyor.
Küresel piyasalarda TL tedirginliği
Küresel piyasalarda tedirginlik hâkim. Bunun en büyük sebeplerinin başında Türk Lirası'nın aşırı değer kaybetmesi geliyor.
Çünkü küresel ekonomide aniden eriyen ulusal para değerleri dalgalanmaya neden olur.
Bu bakımdan sıcak para Türkiye'den hızla kaçmaya devam ediyor.
Hükümete yakınlığıyla bilinen medya patronlarının bile borç yapılandırması istediği bir süreçten geçiyoruz.
Böyle dönemlerde kolay yoldan para kazanmak isteyenler ve geniş kapsamlı dolandırıcılık olayları türer.
Tıpkı 2001 krizinin ilk işaretlerinden olan Titan Saadet Zinciri ve türevleri gibi...
Bu kapsamda Çiftlik Bank hadisesinin sosyolojik bir reaksiyon olduğu unutulmamalı. İnsanlar, hızlı bir şekilde paraya ulaşmaya çalışıyor ve bu eylem kitlesel bir mantıksızlık içinde gerçekleşiyor.
Netice itibarıyla TL'yi en çok değer kaybeden ulusal para birimi haline getirenler, artık açıklama yapmasalar daha iyi olacak.
Çünkü yangına körükle gittiklerinin farkında değiller!