Erdoğan salona eşi Emine Erdoğan ile birlikte girdi. Salondakileri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının başında, “Bu toprakları bize vatan yapan aziz milletim. 1071 Malazgirt Zaferi’nden beri bu topraklar bize yurt oldu, vatan oldu. Bizi biz yaptı. Bizim devletimiz Sögüt’te yörük çadırlarında kuruldu. Dedem Osman Gazi’nin rüyası hakikat oldu. Göğsündeki çınar devleti ebet, müddet oldu. Devletimiz adalet sevdasıyla büyüdü. Bursa ve Edirne’de zamana kök saldı” dedi.
“HEP BİRLİKTE BÜYÜDÜK”
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“27 Mayıs darbesi bize yapıldı. Dar ağacına çekilen de bizim irademizdi. 12 Mart muhtırası bize verildi. 12 Eylül darbesi bizi hedef aldı. 28 Şubat’ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede hapse düşen, zulüm gören, acı çeken biz olduk. Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize, refahımıza, huzurumuza kastettiler. Yılmadık, yıkılmadık, mücadeleden bir adım geri durmadık. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Hep birlikte büyüdük. Hep birlikte özgürleştik. Biz durmadık. Onlar da durmadı. Bir gece 27 Nisan 2007’de bu kez e-muhtırayla karşımıza çıktılar. Milli iradeye, sivil siyasete gölge düşürülmesine fırsat vermedik. Biz ülkemizi güçlendirdikçe milletin emanetine sahip çıktıkça onlar daha da öfkelendi. Geri çekilmedik, kimsenin önünde eğilmedik. Diklenmeden, dik durduk. Milli iradesine pranga vurmak isteyenlerle mücadele ederken onların küresel efendilerine de eyvallah etmedik. Kardeşlerim, küresel düzenin haksızlıklarına karşı dünya 5’ten büyüktür, diye haykırdık. Gazze’deki, Arakan’daki, Suriye’deki, Afganistan’daki, Somali’deki, Bosna’daki katliamlara karşı hem gür bir ses verdik, hem taşına altına elimizi koyduk. Katliamlarını sadece gündeme getirmekle kalmadık. Hesabının sorulmasını sağlayacak mekanizmaları da harekete geçirdik.”
“SİZ O GECE ÖLÜMÜ ÖLDÜRDÜNÜZ”
“Ülkemiz sınıf atladıkça bize olan öfke ve tahammülsüzlük daha da kabardı” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“2013 yılında ekonominin her alanında en yüksek rakamları yakaladığımız bir dönemde şer cephesi yeniden harekete geçti. Gençler, şimdi benden duyuyorsunuz, bilmeyenlere söyleyin; göreve geldiğimizde IMF’ye borcumuz 23,5 milyar dolardı. Merkez Bankası döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. 2013’te IMF’ye olan bu borcu sıfırladık. Şu anda IMF’ye borcumuz yok, bitti. Ve Merkez Bankamızın döviz rezervi şu anda 114 milyar dolar. Buraya çıktık. Gençler, Gezi kalkışmasıyla istikrarımıza kastettiler, şehirlerimizi talan ettiler, demokrasimizi hedef aldılar. 17-25 Aralık’ta devletimize sızmış ihanet çetesi aracılığıyla siyasetimizi, irademizi teslim almaya kalktılar. Ne yaptılarsa teslim olmadık. Milletin emanetini çiğnetmedik. Her zaman Hak’kın gücüne inandık. Milletimizin engin ferasetine güvendik. Milletimizin teveccühüyle cumhurbaşkanı seçilerek hainlerin planlarını başlarına çaldık. Cumhurbaşkanı seçilişimizin hemen ardından emperyalistlerin beslemesi olan bölücü terör örgütlerinin düğmesine basıldı. 6-8 Ekim olaylarında 50 canımızı şehit verdik. Ömürlerinin baharında kalleşçe şehit edilen Yasin’ler bizdik. Yetmedi PKK ile, DEAŞ’la, FETÖ ile topyekün saldırıya geçtiler. İnsanımızı katlettiler, kardeşlerimize kastettiler. Hamdolsun yine muvaffak olamadılar. Takvimlerin 15 Temmuz’u gösterdiği gece bu sefer tanklarla, toplarla, helikopterlerle, savaş uçaklarıyla üzerimize geldiler. Devletimizin silahlarıyla milletimizin canına kastettiler. Türk milleti tek vücut olup kendilerine geldiğinde de 251 kardeşimizi şehit ettiler, 2 bin 193 kardeşimizi yaraladılar. Bu ülkenin gördüğü en büyük ihaneti, yakın tarihin kaydettiği en cesur, en kahraman direnişle, milletimizle birlikte başarısızlığa uğrattık. Biz, 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduranlarız. Sizleri kutluyorum, sizleri tebrik ediyorum, siz o gece ölümü öldürdünüz.”
“Biz Çanakkale ruhunu yeniden canlandırıp vatanı işgalden kurtaranlarız. Ülkemizi içerden çökertemeyince sınırlarımızı terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar. Sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturmak isteyenlerin beslediği kiralık katillerin başını inlerinde ezdik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarıyla terör koridorunu paramparça ettik. Sadece ülkemizin güvenliği değil, komşularımızın, dostlarımızın, gönül coğrafyamızın huzuru, selameti bizim meselemizdir. Ülkemizi hedef alan tüm planları nasıl büyük bir kararlılıkla bozduysak bundan sonra da aynı kararlılıkla bozacağız. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler-Deresi’nde biz vardık. Gerektiğinde Kandil’de biz vardık. İnlerine girdik ve bu teröristleri etkisiz hale getirdik. Şimdi ben sizden bir şey rica ediyorum. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Ve bu kirli oyunları birlikte bozacağız.”
“BİZİM İÇİN ESAS OLAN MİLLİ GÜVENLİĞİMİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim için esas olan milli güvenliğimiz, huzurumuz ve hedeflerimizdir. Bunları sadece kendimiz içi değil, tüm dostlarımız ve kardeşlerimiz için de istiyoruz. Arkamızda 100 milyonlarca kardeşimizin duasını ve desteğini alarak küresel zeminde irade, söz ve inisiyatif sahibi güçlü bir ülkeye dönüşüyoruz. Türkiye 16 yıl önce Avrupa Birliği kapısında bekleyen; ama pazarlık şansı olmayan bir ülkeydi. Dünya siyasetiyle ilişkisi kendi eliyle kurulmamıştı. Tek bir yöne bakan, statükocu, değişimden korkan, kendine güvensiz, mücadele ruhu körelmiş, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Çok parçalı koalisyonlar ve zayıf iktidarlar Türkiye’nin vizyonunu daraltmıştı. AK Parti iktidarları kendi dönemlerinde siyasi, bu noktada istikrara dayalı ekonomik büyümeyle tanışan Türkiye her alanda gücünün farkına vardı ve dünyaya açıldı. Demokratik standartlarını yükselten Türkiye karşılıklı çıkar ve saygı temelinde dünyaya açıldıkça bölgesel bir güç haline geldi.”
“TAM ÜYELİK HEDEFİNDEN ASLA VAZGEÇMEDİK”
“Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı ve isteği görmesek de Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla birlikte Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, bekamıza tehdit oluşturan terör örgütlerini desteklerinde bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten de çekinmedik. Kardeşlerim bununla da kalmadık. Zira kendi politikalarımızı kararlılıkla uygulamak durumundaydık. Neticede siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı Türkiye’nin menfaatlerinden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız. Yarın da öyle olacağız; ancak biz aynı zamanda güçlü ve bağımsız olmaktan da yanayız. Bunları birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Biz milletin egemen olduğu tam bağımsız, tam demokratik ve müreffeh Türkiye istiyoruz” diye konuştu.