AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD basını için İngilizce kaleme aldığı "Türkiye, ABD ile Krizi Nasıl Görüyor?" başlıklı makalede, iki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliğe değindi.
"KORE'DE ASKERLERİMİZ BİRLİKTE ÇARPIŞTI"
Türkiye ve ABD'nin son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki olduğuna, iki ülkenin Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında karşılaştıkları ortak zorluklara karşı omuz omuza durduğuna işaret eden Erdoğan, "Türkiye, yıllar boyunca ne zaman gerekli olsa ABD'nin yardımına koştu. Kore'de askerlerimiz birlikte çarpıştı. Küba füze krizinin en yüksek olduğu dönemde, Türkiye topraklarında Jüpiter füzelerinin konuşlanmasına izin vererek ABD'nin durumu yatıştırma çabalarına katkı sağladı. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Washington bu kötülüğü yapanlara karşılık vermek için dostlarını ve müttefiklerini beklediğinde, askeri birliklerimizi buradaki NATO misyonunu başarıya kavuşturmak için Afganistan'a gönderdik." ifadelerini kullandı.
"MİLLETİMİZİN ENDİŞELERİNİ ANLADIĞINI İSPATLAYAMAZSA ORTAKLIĞIMIZ RİSKE GİREBİLİR"
Erdoğan, öte yandan ABD'nin, Türk halkının endişelerini anlayamadığını ve saygı duyamadığını vurguladı.
Son yıllarda iki ülkenin ortaklığının ABD tarafından anlaşmazlıklarla sınandığını kaydeden Erdoğan, "Ne yazık ki bu tehlikeli trendi tersine çevirme çabalarımız boşa çıktı. ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir." değerlendirmesine yer verdi.
"FETÖ'NÜN DARBE GİRİŞİMİNE TEPKİSİ TATMİN EDİCİLİKTEN UZAKTI"
Başkan Erdoğan, Türkiye'nin, Pensilvanya'da yaşayan Fetullah Gülen'in elebaşı olduğu Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) mensupları tarafından 15 Temmuz 2016'da saldırıya uğradığını hatırlattı.
ABD'nin, bu darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili tutumuna da değinen Erdoğan, ifadelerini şöyle sürdürdü:
"FETÖ'cüler hükümetime karşı kanlı bir darbe yapmaya çalıştı. O gece milyonlarca vatandaş, şüphesiz ki ABD'lilerin Pearl Harbour ve 11 Eylül saldırılarından sonra deneyimlediği vatana bağlılık hissiyatıyla sokaklara döküldü. Uzun zamandır benim seçim kampanyalarımı yöneten sevgili arkadaşım Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da aralarında olduğu 251 masum insan ülkemizin özgürlüğü için en ağır bedeli ödedi. Ailemin ve benim ardımdan gelen ölüm mangası başarılı olsaydı ben de onlardan biri olacaktım. Türk halkı, ABD'den bu saldırıyı kesin bir dille kınamasını ve Türkiye'nin seçilmiş hükümetiyle dayanışmasını dile getirmesini istedi. ABD bunu yapmadı. ABD'nin olaya tepkisi tatmin edicilikten uzaktı. Türk demokrasisinin yanında olmak yerine ABDyetkilileri ihtiyatlı bir şekilde 'Türkiye'de istikrar, barış ve devamlılık' çağrısında bulundu. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye'nin iki taraflı bir anlaşma ile Fetullah Gülen'in iadesi için yaptığı talepte hiçbir ilerleme kaydedilmedi."
"PYD/YPG'YE SİLAH VERMEK İÇİN 5 BİN KAMYON VE 2 BİN KARGO UÇAĞI KULLANDI"
Erdoğan, Türkiye- ABD ilişkilerinde başka bir hayal kırıklığının ise terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'ye ABD'nin verdiği destek olduğuna dikkati çekti.
Başkan Erdoğan yazısında bu konuyla ilgili, "Türk makamlarının tahminlerine göre, Washington son yıllarda PYD/YPG'ye silah vermek için 5 bin kamyon ve 2 bin kargo uçağı kullandı. Hükümetim, ABD'li yetkililerin PKK'nın Suriye'deki müttefiklerine eğitim ve teçhizat verme kararlarından duyduğumuz endişeyi tekrar tekrar paylaştı. Ne yazık ki sözlerimize kulak tıkandı ve ABD silahları en nihayetinde sivil halkımızı ve Suriye, Irak ve Türkiye'deki güvenlik güçlerimizi hedef almak için kullanıldı." görüşünü paylaştı.
"MİLLİ ÇIKARLARIMIZI KORUMAK İÇİN GEREKLİ ADIMLARI ATACAĞIZ"
Son günlerde ABD'nin, hakkında bir terör örgütüne yardım ettiği suçlaması bulunan Amerikan vatandaşı Andrew Brunson'ın Türk polisi tarafından tutuklanmasını gerekçe göstererek Türkiye ile tansiyonu artıracak birçok adım attığını vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Donald Trump'ı birçok toplantımız ve konuşmamızda uyardığım gibi hukuki sürece saygı duymak yerine, ABD dost bir millete karşı haddini aşan tehditler yayımladı ve Bakanlar Kurulumuzun birçok üyesine yaptırım uyguladı. Bu karar kabul edilemez, mantıksız ve en nihayetinde uzun süreli dostluğumuza zarar verici nitelikteydi. Türkiye'nin tehditlere cevap vermediğini göstermek için birkaç ABD'li yetkiliye yaptırım kararı aldık. Biz hep aynı prensibe bağlı kalacağız: Hükümetimi hukuki sürece müdahale etmeye zorlamaya çalışmak anayasamıza ya da ortak demokratik değerlerimize uygun değildir.
Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek. 1970'lerde Türkiye, Washington'ın itirazlarına rağmen Kıbrıs Rumları tarafından Türk kökenlilere karşı uygulanan soykırımı engellemek için Kıbrıs'a girdi. Son zamanlarda Washington'ın Suriye'nin kuzeyinden gelen milli güvenlik tehditleriyle ilgili bizim endişelerimizin ciddiyetini anlayamaması, DEAŞ'ın NATO sınırlarına erişimini kesen ve YPG'yi Afrin kentinden çıkaran iki askeri operasyonla sonuçlandı. Bu durumlarda olduğu gibi milli çıkarlarımızı korumak için gerekli adımları atacağız."
"ABD'NİN ÇIKARLARINA VE GÜVENLİĞİNE ZARAR VERİR"
"Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız."
NEW YORK TIMES’DAN DÜZELTME NOTU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York Times’da yayımladığı makalede tarihi bir hata yer aldı. Erdoğan, tarihte ABD'nin ihtiyacı olduğu dönemlerde Türkiye'nin yardımına koştuğunu anlatırken, iki tarihi olayı örnek gösterdi; Kore Savaşı ile, 1962 yılındaki Rusya-ABD Küba füzeleri krizi. Erdoğan'ın makalesindeki tarihi hata da Küba füzeleri krizi örneğinde geldi.
Makalenin yayınlanan ilk halinde ve Türk medyasında yayınlanan Türkçe tercümesinde ABD'nin füze krizinin tepe noktaya vardığı dönemde, gerilimi “Türkiye'ye Jüpiter füzesi yerleştirerek” dağıttığı bilgisi yer aldı. Oysa Küba füzeleri krizinde tam tersi yaşanmıştı. ABD, Jüpiter füzelerini Türk topraklarına Küba Füzeleri krizi çıkmadan önce yerleştirmişti. Küba füzeleri krizinin çıkmasının ardından ise, ABD'deki Başkan Kennedy yönetimi, SSCB ile varılan uzlaşma çerçevesinde, Sovyetlerin Küba'daki füzeleri çekmeleri karşılığında, ABD de Türkiye'deki Jüpiter füzelerini geri çekmişti.
New York Times da yazının altına bir düzeltme notu koyarak, yazının tarihi hatayı düzeltecek şekilde düzeltildiğini okuyucularına bildirdi. New York Times'ın düzeltmesinde, “bu makalenin önceki versiyonunda Türkiye'ye Jüpiter füzelerinin yerleştirilmesine ilişkin detaylar yanlış verilmiştir” denildi. New York Times'ın makalenin altına koyduğu düzeltme notunda, “Makalenin önceki versiyonunda Türkiye’deki Jüpiter füzeleri ile hatalı detaylar verilmiştir. 1962’de Kennedy yönetimi, İtalya ve Türkiye’deki Jüpiter füzelerini çekerek, Küba’daki Sovyetler füzelerinin kaldırılmasını müzakere etmişlerdir. Küba füze krizinde Türkiye’nin böyle bir hamle yaptığı gerçeği yansıtmıyordur” ifadesi yer aldı.