Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 21 Ekim tarihinde İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum’da Lozan Antlaşması için, “İstiklal Harbimizi zaferle sonuçlandırmamızın ardından Lozan’da varılan mutabakat, kabul edebileceklerimizin asgarisini oluşturuyordu. İstiklal mücadelemizin hedefi olan Misak-ı Milli sınırlarımızdan dahi ciddi fedakarlık yaparak bu neticeye ulaşmıştık” demesine, Milli Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım'dan tepki geldi.
Yalım, Erdoğan’ın 21 aydır Lozan ve adalar dosyasını çıkaramadığını belirterek, Lozan ve Ege adaları hakkında detaylı bilgi verdi.
“ERDOĞAN’IN SÖYLEMLERİ TARİHİ VE COĞRAFİ GERÇEKLERLE BAĞDAŞMIYOR”
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım, Erdoğan’ın Lozan’la ilgili sözlerini değerlendirdi. Yalım, “Erdoğan’ın söylemleri tarihi ve coğrafi gerçeklerle bağdaşmıyor. Meclisi Mebusan’ın, 28 Ocak 1920 tarihli gizli oturumunda kararlaştırılan Misak-ı Milli ile Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinde işgal altında olmayan yerler vatan toprağı olarak ilan edildi” dedi.
Yalım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı Trakya, On İki Ada ve Kıbrıs’ın Misak’ı Milli sınırları içinde olduğu ve 1923 Lozan Antlaşması ile bu yerlerin elden çıkarıldığı iddia ediliyor. Ancak, Batı Trakya, Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında 29 Eylül 1913 tarihinde imzalanan İstanbul Barış Antlaşması ile elden çıkmış ve Meriç Nehri sınır olarak kabul edilmişti. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Bulgaristan’ın egemenliği altında kalan Batı Trakya, savaş sonrasında Yunanistan tarafından işgal edildi.
1911-1912 Trablusgarp Savaşı sırasında On İki Ada’yı işgal eden İtalya,1915 yılında On İki Ada’yı ilhak etti. Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı gün On İki Ada zaten İtalyan işgali altındaydı.
1878’de Kıbrıs’a yerleşen İngiltere, 1914’te adayı ilhak etti. Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı gün Kıbrıs zaten İngiliz işgali altındaydı.
Misak-Milli sınırları içinde olan Batum’un kızıl ordu tarafından işgal edilmesi sonrasında TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalandı. Antlaşma ile Batum, Gürcistan’a bırakıldı.”
“ERDOĞAN’IN İDDİASININ AKSİNE LOZAN’DA ASGARİ KAYIPLA ZAFER KAZANILMIŞTIR”
Musul’a da değinen Ümit Yalım, şunları kaydetti:
“Misak’ı Milli sınırları içinde olan Musul’un hukuki statüsü, 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. Maddesi ile dokuz ay içerisinde Türkiye ve İngiltere arasında yapılacak anlaşma yoluyla belirlenecekti. Anlaşma olmadığı takdirde Musul kararını Milletler Cemiyeti verecekti. Anlaşma sağlanamayınca konu Milletler Cemiyeti’ne sunuldu. Süreç içerisinde meydan gelen Şeyh Sait isyanı nedeniyle Musul elden çıktı. Milletler Cemiyeti, 16 Aralık 1925’te Musul’un İngiliz mandasına bırakılmasına karar verdi. 05 Haziran 1926 Ankara Antlaşması ile Musul, Irak’a bırakıldı.
Verilen somut örneklerden anlaşılacağı üzere Erdoğan’ın, ‘Misak-ı Milli sınırlarımızdan ciddi fedakarlık yaptık’ söylemi tarihi ve coğrafi gerçeklerle bağdaşmıyor. Misak-ı Milli sınırları içinde olan Batum, 1921 Moskova Antlaşması ile elden çıkmıştır. Misak-ı Milli sınırları içinde olan Musul ise 1923 Lozan Antlaşması sonrasında Şeyh Sait isyanı nedeniyle kaybedilmiştir. Misak-ı Milli’deki kaybımız Batum ve Musul ile sınırlı kalmıştır. Erdoğan’ın iddiasının aksine Lozan’da asgari kayıpla zafer kazanılmıştır.”
"MİSAK-I MİLLİ SINIRLARI İÇİNDE OLAN ADALARI KİM VERDİ: ERDOĞAN 21 AYDIR DOSYAYI ÇIKARAMADI"
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım, Erdoğan’ın 21 aydır Lozan ve adalar dosyasını çıkaramadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Erdoğan, 27 Ocak 2018’de, Kocaeli’nde yaptığı konuşmada, ‘Kılıçdaroğlu’na sorarsan Lozan’da kazandığımızı söyler. Adaları siz verdiniz siz. Sizin partinizin başında olanlar verdi. Şimdi Lozan’da dahil olmak üzere tarihi dosyaları hazırlatıyorum ve o tarihi dosyaları milletime anlatacağız. Görecekler kim nerede neyi vermiş.’ demişti. Ancak Erdoğan Lozan ve adalar dosyasını 21 aydır çıkaramadı.
Erdoğan’ın çıkaramadığı Lozan ve adalar dosyasını biz çıkaralım. 1923 Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesine ek olarak konulan haritada Osmanlı Devleti döneminde, İtalya tarafından ilhak edilen On İki Ada’nın (On İki Ada, Rodos ve Meis olmak üzere toplam 14 ada) isimlerinin altı kırmızı çizgi ile çizilmiştir.
“18 TÜRK ADASI VE 1 TÜRK KAYALIĞI 2004 YILINDA ALENEN YUNANİSTAN’A VERİLDİ”
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan 1947 Paris Antlaşması ile On İki Ada’nın egemenliği İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredildi. 1923 Lozan Antlaşması ile İtalya’ya verilmeyen, 1947 Paris Antlaşması ile egemenliği Yunanistan’a devredilmeyen ve haritada altı kırmızı çizgi ile çizilmeyen 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığı 2004 yılında alenen Yunanistan’a verildi.
2004 Yılında, 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını işgal eden Yunanistan, On İki Ada bölgesindeki ada sayısını 14’ten 32’ye çıkardı. Venedik Kayalıklarını da işgal eden Yunanistan topraklarını ve deniz sınırlarını büyüttü. Türkiye toprak kaybetti ve küçüldü.
1923 Lozan Antlaşması ile hiçbir ada verilmedi. Aksine Adalar Denizi’nde 200 civarında ada, adacık ve kayalık Türk egemenliğinde kaldı. Misak-ı Milli sınırları içinde olan ve Lozan Antlaşması ile Türk egemenliğinde kalan 18 ada ve 1 kayalık 2004 yılında alenen Yunanistan’a verildi. Erdoğan’a hatırlatalım; Milletimiz, kim nerede neyi vermiş açık ve net bir şekilde görüyor.”
“ERDOĞAN MİSAK-I MİLLİ’NİN VE LOZAN’IN AZINLIKLAR KURALINI DA İHLAL ETTİ”
Yalım sözlerini şöyle noktaladı:
“Misak-ı Milli ile ‘Azınlıklara diğer ülkelerdeki Türk azınlığa tanınan haklar kadar hak tanınacaktır’ kararı alındı. Misak-ı Milli ile alınan karar Lozan Antlaşması’nın 42 ve 45. Maddeleri ile tekrar teyit edildi. Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarımız kendi müftülerini bile seçemezken Tayyip Erdoğan, yurt dışından getirilen papazlara Türk vatandaşlığı verdi. Bursa, İznik ve İzmir’de Rum Metropolitliği açılmasına izin verdi. Yunanistan, 2011 yılından buyana Batı Trakya’da Türk azınlığa ait 60 okulu kapatırken Türkiye’de 8 Yunan ve Rum okulu açıldı.
Anılan okullar arasında işgal edilen adalarımızda açılan Yunan Üniversitesi ve Yunan liseleri ile Heybeliada Ruhban Okulu da var. Tayyip Erdoğan, Misak-ı Milli’nin ve Lozan’ın azınlıklar kuralını da ihlal etti.”