Editör: Murat Öztürk
Epilepsi hastalığı beyindeki ritim bozukluğu olarak tanımlanıyor. Halk arasında sara olarak bilinen hastalığın nedenleri arasında kafa travması ve menenjit ilk sırada geliyor. Epilepsi, bir anda başa alınan darbe, doğum sırasında yaşanılan sorun, hamilelikte alınan darbe, çocukların ateşli rahatsızlık geçirmesi gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Türkiye'de her 100 kişiden birinin epilepsiyle mücadele ettiğini söyleyen Prof. Dr. İhsan Kafadar, epilepsinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu, bulaşıcı olmadığını ve zeka geriliğine yol açmadığını ifade etti.
“EPİLEPSİ EŞİTTİR ZEKA GERİLİĞİ DEMEK DEĞİL”
Prof. Dr. İhsan Kafadar, “2008 yılından itibaren dünyada epilepsi ile farkındalık günü adı altında bir mor gün kutlanıyor. Mor gün lavantanın rengi ve lavanta farkı kültürlerde yalnızlık ve izolasyonu simgelediği için bugünün kutlanmasına sebep olan 9 yaşındaki Kanadalı çocuk tarafından seçilmiş. Yani mor rengin amacı o çocuğun nasıl bir yalnızlık hissettiğini ve epileptik hastaların bu tarz bir yalnızlık hissettiğinin göstergesi. İnsanların yüzde 1'inin epileptik olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de 850 bin ile 1 milyon arasında epileptik hasta olduğu düşünülüyor. Epileptik hastaların çok büyük bir kısmı 18 yaş altında ve bu epileptik hastalarının özellikle yalnız olmadığını, tedavi edilebilirliğini ve halkı bilgilendirmek amacıyla bu epilepsi farkındalık günü kutlanıyor. Burada tabi halkımızı bazı şeyleri anlatırken, önemli noktaların altını çizmek gerek, epilepsi tedavi edilebilir bir hastalık, epilepsi bulaşıcı bir hastalık değil. Bazı aileler çocuğumun sınıfında epilepsi hastaları var acaba bir şey olur mu diye bize soruyorlar. Üçüncüsü epilepsi hastalarının zeka problemleri olabileceğine dair, epilepsilerinin çok çok büyük bir kısmı kontrol altına alınabilen veya tedavi edilebilen bir grup. Ancak ağır beyin hasarı olanlarda zihinsel durumlarına ek olarak epilepsi olabiliyor. Ancak epilepsi eşittir zeka geriliği demek değildir. Ağır zeka problemlerine neden olabilecek beyin hasarı olan çocuklarda da epileptik nöbetler görülebiliyor” ifadelerini kullandı.
“İLK BAŞTA KENDİNE ZARAR VERECEK BİR ORTAMDAN UZAKLAŞTIRILMASI LAZIM”
Hastalığın tedavi yöntemlerinden bahseden Prof. Dr. Kafadar, “Epilepsi hastalarıyla ilgili olarak günümüzde giderek artan sayıda ilaç tedavileri çıkmaya başladı. Diğer yaptığımız tedavi yöntemi, diyet tedavileri ketojenik diyet dediğimiz, bir başka tedavi yöntemi ise nervus phrenicus pili dediğimiz pil tedavileri, en son ise çok seçilmiş vakalarda düşünülebilecek epileptik cerrahi uyguladığımız tedavi yöntemleri. Bazı epilepsi türlerinde ilaç bile vermeden, bazılarında da yan etkileri ve dozları çok az ilaçlarla bu çocuk yüzde 99 iyileşebilir dediğimiz vaka grubumuz çok fazla. Bizim ülkemiz kültüründe klasik olarak bir kişi nöbet geçirdiğinde soğan, sarımsak, kolonya ve tokat sırayla gidiyor. Bunların hiçbirinin yapılmaması lazım. Nöbet geçiren biri gördüğümüz zaman ilk başta kendine zarar verecek bir ortamdan uzaklaştırılması lazım. Bir başka yapılacak şey kravatı veya boynunu sıkacak bir şey varsa onun gevşetilmesi lazım. Nöbet esnasında da kişi kafasını gerine atıp sallayabilir. O yüzden kafasının altına yumuşak bir şey konması gerekiyor ve yapılabilirse nöbet anında kişiyi yana çevirmeye çalışmak” diye konuştu.
AA