Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

Enver…

Tüm muhasebelere düşmandan başlamak gibi bir alışkanlığı var siyâsîlerin, bu alışkanlığı adetâ bir keyif maddesi gibi topluma da zerk ediyorlar. Toplumu da âlet ediyorlar kendi siyâsî istikballeri, mevki, makam, mansıbları için. Yok eğer durumları için düşman bulamazlarsa, tarihin içinden tedârik ediyorlar ve bir kahraman-düşman, kahraman-hain, karşıtlığı ile kitleler arasında husûmeti körüklüyorlar. Tarihe dâir ne varsa hepsini yeni kamplaşmalar için 'mühimmat deposu' olarak kullanıyorlar. Depodan mühimmatlarını kuşanıp, dillerde tekbir hücûm ediyorlar.

Tarih onlar için bir bilgi alanı değil, iman alanı.

Hesaplarına ya da zihinlerinin derinliklerindekilere uyanlar kahraman oluyor, uymayanlar ise hain. Uyanlar vatansever, uymayanlar vatan haini, uyanlar Müslüman, uymayanlar İslâm düşmanı, uyanlar Adem'den, uymayanlar Şeytan'dan, uyanlar Habil, uymayanlar Kabil'den, uyanlar şehit ya da gazi, uymayanlar Niyazi oluveriyor...

Akıllara sezâ bir kolaylıkla ve pervâszızlıkla yapıyorlar bunu.

Tabi her zaman olduğu gibi bu işin de kraldan fazla kralcıları ya da saray soytarıları oluyor, onlar siyasîlerden ya da onların "hık" deyicilerinden daha da pervâsız oluyorlar. Şimşir kadar bir beyninin olması yetiyor tarihi çarpıtmak, tarihî namussuzluk yapmak için.

Son zamanlarda böyle yeni bir karşıtlığımız var:

Abdülhamit ve Enver Paşa ya da yine Abdülhamid ve Atatürk üzerinden yürütülüyor bu kampanya.

Televizyonlar Abdülhamid dizilerinden ve proğramlarından geçilmiyor, ticâri taksi gibi ticârî tarihçiler var ve bunlar Abdülhamit kitaplarını hemen hazır ediyorlar raflara yığmak için. Ekranlarda da Çanakkale Savaşı'na dil uzatacak kadar, Çanakkale şehitlerinin muazzez ruhlarını muazzeb edecek kadar zıvanadan çıkabiliyorlar, İtilaf askerlerinin siperlerine düşüyorlar böylelikle, o siperlerden Çanakkale'nin mukaddes şehitlerine saldırıyorlar…

Enver Paşa'ya üstelik devlet televizyonunda 'ezik, âciz, zavallı' diyebilme şehvetini veren, işte bu ihtiyaç hâlinde tedâvüle sokulan kahraman ve hain karşıtlığıdır.

Romanya, Bulgaristan, Sırbistan'ın bir kısmı, Bosna-Hersek, Girit, Kıbrıs ve Tunus'un imparatorluktan kopması karşısında âciz kalan hatta ve hatta "güyâ zaferle biten" 1897 Osmanlı-Yunan harbinden sonra bile Yunanistan'a toprak hediye eden Abdühamid'i arş-ı âlâda yükseltecek yeterli iritifâ bulamayanlar, Enver Paşa'ya 'zavallı' diyorlar.

Hangi Enver Paşa'ya 'zavallı' diyorlar?

4 Ağustos 1922 tarihli Kurban Bayramı sabahı henüz kestiği kurbanın kanı daha toprağa karışmamışken yanında kalan askerleriyle bayramlaşma esnâsında Çegan Tepesi'nden gelen mitralyöz ateşine doğru 25 askeriyle yalınkılıç saldırıya geçen ve şehit olan Enver Paşa'ya…

Kalbinde biricik eşi Nâciye Sultan ve vatandan başka aşk bulunmayan, 41 yıllık ömrünün nerede ise tamamını cephelerde geçiren, Enver Paşa'ya…

Tüm Osmanlı coğrafyasında doğan çocuklara ismi verilen Enver Paşa'ya…

Abdülhamid'i yüceltmek için şehid-i âlâ Enver Paşa'ya ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemâl Atatürk'e hakaret etmek gerekmiyor, bunu anlamak için tarihçi ya da siyasetçi, ya da siyasetçinin emrinde soytarı olmaya gerek yok, bunu anlamak için millî bir vicdan sâhibi olmak yeterlidir.

Allah'ın rahmeti üzerinize olsun büyük komutan şehid-iâla Enver Paşa'mız ve Gazi Mustafa Kemâl Paşa'mız, tarih ve Yüce Türk milleti kalbini size türbe yapmıştır ve kıyâmete kadar o türbenin türbedârı olacaktır…

Yazarın Diğer Yazıları