Enkaz...

Böyle dillerde değil cephede, bir milletin 7'den 70'e sinesinde hissettiği "Melhame-i Kübra" vaktiydi.

Mustafa Kemal'in Osmanlı'nın rütbelerini sökerek boşalttığı omuzlarına ilk ünvanı "mareşalliği" kazandıran cengi;

Sakarya...

Yunan ordusu ha dayandı ha dayanacak Ankara'nın kapısına...

Ve milletin meclisinde içler acısı bir tartışma:

- Tası tarağı toplayıp Kayseri'ye taşınalım!

"Kaçalım" yani.

O yangın yerinde Mustafa Kemal "Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz" derken kim durdu biliyor musunuz yanında?

"Buraya savaşmaya mı yoksa kaçmaya mı geldik" diyen "Dersimli Diyap Ağa"!

"Murat suyu kandan kıpkızıl akıyordu... Masumlar dere kenarında titreşiyordu... Bu kanlı eserin sahibi Cumhuriyet'tir..." masallarıyla işte o "ruhu" öldürdüler...

***

Yüzyıllar boyunca kendi vatanlarında, kendi kurdukları devletlerin devşirme yöntemlerince "sistemli" zulme maruz bırakılan Anadolu Türkmenleri, Hacı Bektaş'ta etmişti ilk "bağımsız Türk devleti" yeminini...

"Cumhuriyet"in ilan edileceği ilk defa burada dillendirilmişti; Sivas Kongresi'nden Ankara'ya dönen Mustafa Kemal, Cemalettin Çelebi'nin kulağına bir "sır" olarak müjdelemişti yeni rejimi...

Ve şimdi birilerinin "ecdad" diye yere göğe koyamadığı zihniyet hakkında idam fermanları yayınlarken ard arda; Mustafa Kemal o gün kelle koltukta girdiği Hacı Bektaş'tan Kuvay-ı Milliyecilerin gıdadan giysiye bir çok ihtiyacı gidermiş, en önemlisi artık sırtını yaslayacağı bir "millet"in varlığından emin halde çıkmıştı...

Kurtuluşun ve Cumhuriyetin manevi mimarlarını "meczup", Cumhuriyetin bu ilk karargâhını "cümbüşhane" diye nitelendirerek, "Alevi" diye fişleyerek "onlar gibi" yaşamayanları inançlarını; işte bu "maya"yı bozdular; "ya yine tutarsa" korkusuyla!

***

Atatürk'ün fikirlerinin babasıydı.

"Ben olsaydım" diyordu;

"Kürd, Arap, Çerkes;

İlk gayem olurdu Türk Milliyeti

Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,

Kurtarır her İslam olan milleti!"

"Türkiye'de 36 etnik unsur var" diye diye böldüler, parçaladılar, ayırdılar, ayrıştırdılar her birimizi; "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" demeyi "ilkellik" sayıp memleketin dağından, taşından, kitabından, defterinden, hafızasından, dününden ve dahi yarattıkları müfredat garabetiyle yarınından silerek "Türk" kimliğini; işte bu "şuuru" sakatladılar.

***

Çok işbirlikçi, hain, gafil iktidar geldi geçti; onlara karşı başı dik, alnı açık onurlu bir direnişle geçen 90 yıldan sonra artık yeni bir kavşaktayız.

Türkiye'nin 14 yıllık enkazını kaldırmalıyız;

Yoksa altında kalacağız!

Yazarın Diğer Yazıları