"Eniştem" değilmiş!..
Hain darbe girişiminin karanlıkta kalan/bırakılan pek çok noktası var. Alçaklığın organizasyon yapısı ve isimlendirmeleri ile ilgili net bir fotoğraf yok. Çok sayıda tutuklama var ama kim/kimler neyin neresindeydi?.. Hâlâ kafa karışıklıkları giderilemedi.
Fakat!.. Darbe girişiminin yaşandığı korkunç 15 Temmuz gecesi ile ilgili büyük bir boşluk -seslerini çıkaramasa da- kitlelerin kafasını kurcalamaya devam ediyor. R. Erdoğan'ın Marmaris'te darbe girişimini öğrendiği saat itibarıyla televizyonlardan canlı yayınlarında halka "sokağa inin" çağrısı yapmasına kadar geçen süre. O, on yıllara eş değer süre. Darbe girişiminin MİT tarafından haber alındığı an itibarı ile Yenimahalle-Genelkurmay Başkanlığı arasında geçen yoğun trafik. Genelkurmay Başkanlığı'nın MİT bilgilendirmelerine rağmen yaptığı açıklamalardaki çelişkiler... Gelen rahatsızlık uyarıları üzerine Genelkurmay'ın o gecenin gündüzü ile ilgili açıklamaları bıçak gibi kesmesi.
R. Erdoğan'ın "eniştemden haber aldım" diyerek darbe girişiminden saat kaçta haberi olduğuna ilişkin çeşitli özel söyleşilere yansıyan saatlerdeki farklılıklar. Başbakan Binali Yıldırım'ın o koca boşluktaki sürece "darbe girişimini eşten dosttan öğrendim" diye eklemlenmesi... Yaklaşık 6 saatlik bir süreç hâlâ boşlukta duruyor. Hâlâ aydınlatılamadı veya aydınlatılması istenmiyor... Cumhurbaşkanı, Başbakan, gerçekten darbe girişimini ilk kimden ne zaman haber almıştı?.. Bu sürecin enişteden, eşten dosttan öğrenilmesi ne kadar gerçeği yansıtıyordu?.. Genelkurmay Başkanlığı'nda saat 16.00'dan sonra başlayan toplantılardan Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın ne zaman ilk haberi olabilmişti?..
Alçak darbe girişimin en karanlık deliği işte tam burası...
15 Temmuz'dan bu yana R. Erdoğan'ın darbe girişimini kimden haber aldığına ilişkin çeşitli iddialar ortaya atıldı. En sonunda söylenecek sözü ilk başta ifade edeyim. Erdoğan'ın eniştesi Ziya Bey değil!.. Gerçeğin de öyle fazla zaman geçmeden ortaya çıkacağını veya bir yerlerden yapılacak açıklamayla kamuoyunun bilgisine sunulma ihtimalinin yüksek olduğunu da bildireyim.
Satırların yazarı olarak tam bu noktada şunu ifade etmek isterim; saray içinden aldığım bomba haberi sizlere herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermeden, habercilik gerçeği içinde nasıl aksettirebilirim diye çok düşündüm. Uykusuz kaldım. Formüller aradım. Çünkü, haber bir gazetecinin dayanamayacağı cinsten. Fakat, rövanşistlerin, küçük hesapçıların, haysiyet cellatlığı yapanların cirit attığı bir ortamda değil kullandığınız kelimelere, harflere bile çok dikkat etmeniz gerekiyor.
Bundan sonrasına, bazı yerlere teğet geçerek mümkün olduğunca düz gidelim.
Saray'daki kaynağımın verdiği bilgiye göre; R. Erdoğan, darbe girişimini ilk olarak tatil yaptığı Marmaris'te önemli bir siyasetçiden kendisine gelen telefonla birlikte haber alıyor. Ankara'daki bu çok önemli siyasetçi, vakit kaybedilmeden kendisinin direkt olarak Erdoğan ile görüştürülmesini istiyor. Telefon vakit geçirilmeden bağlanıyor. Siyasi lider, Erdoğan'a MİT'teki hareketlilikten bahsediyor. MİT Müsteşarının Genelkurmay Başkanlığı'nda toplantıda olduğunu ifade ediyor. Hakan Fidan'ın niye Genelkurmay'a gittiğini o andaki elindeki bilgilerle sıralıyor. Bir de ekliyor "yaverinize dikkat edin..."
Saray kaynağımın bana aktardığına göre, Erdoğan'ın duydukları karşısında şaşkınlığını saklayamaması o siyasi lideri de şaşırtıyor. Kaynak, bu telefon görüşmesinin tam saatini hatırlayamasa bile "18.00'den sonraydı" diyor. Erdoğan, düz bir tahminle 18.30'dan sonra olayı araştırmaya başlıyor ve daha sonrası için anlatılanlar, bugüne kadar medyaya yansıyanlara benzer.
Esasında, eniştenin o günkü kurgunun içine nasıl yerleştirildiği hakkında fikir sahibi olmak için Erdoğan'ın hain darbe girişiminin gece yarısında Atatürk Havalimanı'nda sarf ettiği şu sözleri dikkatlerden kaçırmamak lazım;
"Değerli arkadaşlar bugün bilindiği gibi öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizde mevcuttu."
Herhalde, Erdoğan'ın, darbe girişimi ile ilgili bilgilerde öğleden sonrayı işaret etmesi ağızdan kaçmıştı!..
Saray kaynağıma, gerçeğin neden kamuoyundan saklandığını, bunu açıklamada ne gibi sakınca görüldüğünü de sordum. Kaynağım şunları söyledi;
"Sabahlara kadar çalışıyoruz. Tehlike henüz geçmedi. Her türlü tedbiri almaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı bu bilgiyi çok özel toplantılarda paylaşıyor. Anlatırken de çok duygusallaşıyor. Bizim de ona yaptığımız çok değerli katkılar var. Zamanı geldiğinde kamuoyu ile paylaşılacağını düşünüyorum."
Bu fasla şimdilik nokta...
Saray kaynağımızla, AKP'de "FETÖ temizliği" ile ilgili de sohbet ettik. Verdiği bilgilere göre, Erdoğan tarafından AKP içinde tespit edilen "FETÖ"cü mebus sayısı 8, sempatizan milletvekili sayısı 20'ye yakın. "8 milletvekili kesin olarak ya istifa ettirilecek ya da ihraç" diyor. Halihazırdaki kabine içinde de "FETÖ"cülerden bahsediyor. Onlar hakkında özel saray toplantılarında Erdoğan'ın kullandığı ileri sürülen ifadeler çok sert ve ağır. Erdoğan'ın AKP'yi çatırdatmadan bir yöntem izleyeceğini dile getiriyor. Seçim ne zaman diye sorduğumda ise "Reis 2019'a kadar devam diyor" diye ekliyor.
Tüm bu yazdıklarıma karşın benim yorumumu merak ediyorsanız...
Sayfada yerim kalmadı. Fazla söze de gerek yok!
Maskeli tiyatro...