Engin Ardıç’ı nasıl bilirdiniz?
Yazdığı yazılarla gazetecilikten çok kalemşörlük yapan Sabah yazarı Engin Ardıç hayatını kaybetti.
“Ölünün arkasından konuşulmaz” diye bir söz var ancak son yolculuğunda “nasıl bilirdiniz?” diye bir soru da var!
En azından bu soru sorulmadan önce Ardıç’ın yazdıklarını çizdiklerini, FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında yazdığı vicdan kanatan yazıları ve iktidarı yalayan yazılarını da hatırlatmak en azından kumpaslarla hayatları karartılan mağdurlar adına görevimiz!
AKP iktidarı öncesi dönemin hükümetini en sert eleştiren isimlerden olan Ardıç, AKP iktidarını ise ölümüne savundu!
Hatta birlik ve beraberliğe en ihtiyaç duyduğumuz 1999 depreminde dahi dönemin hükümeti için "Kırk bin kişi değil, yüz kırk bin kişi de bok yoluna gitse Ankara kımıldamaz" cümlelerini kullandı.
AKP iktidarı döneminde 6 ili yerle bir eden Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası devletin müdahalede geç kaldığı eleştirilerine ise “Tek sorumlu Erdoğan’mış. Demirel'in de Ecevit'in de dönemlerinde depremler olmuştu, onlara da küfür mü edeceğiz?” sözleriyle karşılık verdi.
FETÖ’nün kumpas davalarında mağdurlarla ilgili yazdığı vicdanları kanatan yazılarda ise insanlığa sığmaz ifadeler kullandı.
FETÖ Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını kurduğunda, mağdurlara medyasından da saldırdı.
Öyle ahlaksız, öyle ipe sapa gelmez iddialarla insanları suçladılar ki,
Bu iddiaları onuruna yediremeyen şerefli Türk subaylarından bazıları intihar etti.
Bunlardan biri Yarbay Ali Tatar’dı. Tatar 2009’da ardında şu ifadelerle biten mektubu bırakarak intihar etti:
“Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak bir cumhuriyet ne de bir ülke bulamayacaksınız.
Şunu bilin ki en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek [adına] hayatıma son veriyorum.”
Tatar’ı ölüme sürükleyen FETÖ’cü savcı Pehlivan, 15 Temmuz sonrası tutuklandı!
Kumpas davalarını ve FETÖ’cü medyadaki linç kampanyasını onuruna yediremeyerek intihar eden bir diğer isim ise, devlet övünç madalya sahibi Emekli Jandarma Albay Abdülkerim Kırca idi.
Kırca o dönem PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan’ın maşalığıyla medyadan infaz ediliyordu!
Kırca’nın intiharı sonrası Engin Ardıç köşesinde, “Mermiye kafa atanlar nereye” diye yazdı.
Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nu PKK ile iş birliği yapmakla suçlayanlar, o dönem PKK’lıların itiraflarıyla devletin kahraman isimlerine kurulan kumpasları savunuyordu!
Ardıç, yazılarında küfür, hakaret ve pislik saçtı sürekli etrafına!
Çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için intihar eden babayla ilgili yazısında, “Ben çocukken babamın lekeli, eski pantolonuyla okula gittim. Babam Adnan Menderes’ten nefret ettiği halde suçu Adnan Menderes’e yükleyip intihar etmedi” ifadelerini yazabildi!
Ardıç’ın yazılarında insanlık yoktu, merhamet, vicdan yoktu.
Yandaşlık vardı, kalemşörlük vardı, bir tarafın adamı olmak vardı!
Bugün kendisi vefat etti.
Ölünün arkasından konuşulmaz ama “Nasıl bilirdiniz” diye sorulur!
Engin Ardıç’ı nasıl bilirdiniz?