"En iyi yardımcı oyuncu Oscar"ı HDP'nin

Mevsimi de zaten...

"And the Oscar goes to....."

HDP!

Bir seçim sürecinin daha "en iyi yardımcı oyuncu"su olmayı başardı. Rolünün hakkını öyle bir verdi ki, "başrol oyuncuları"nı yaya bıraktı; onlara yapacak pek bir iş kalmadı.

Ben, MHP'li yöneticilerin yerinde olsam çekemez, kıskanırdım valla;

"Müttefik olan benim, ben böyle destek vermedim iktidar partisine" diye!

O derece.

Ha, bunca tecrübeden sonra "yer mi" yurdum seçmeni?

Yememeli!

Yahu, bu HDP'nin "çözüm süreci müttefiki", Öcalan'la müzakere süreci müttefiki, İmralı'yı adeta türbeye çevirme günleri müttefiki, Dolmabahçe müttefiki, Oslo müttefiki, Diyarbakır'da, Bağlar meydanında bebek katilinin mektubunu Türkçe/Kürtçe çift versiyon okutup TRT dahil bütün kanallardan canlı yayınlatma müttefiki CHP miydi?

HDP bütün bu herzeleri iktidar partisiyle el ele, kol kola halde yemedi mi!

HDP, iktidar partisiyle "PKK açılımı" ittifakı kurarken, CHP de Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğünü, millî birliği, Türk kimliğini hedef alan, Türk vatanının bir bölümünde "Kürdistan" yapılanmasıyla sonuçlanması işten bile olmayan bu "açılım ittifakı"na karşı hem TBMM'de, hem meydanlarda "MHP'yle ittifak halinde" mücadele etmedi mi?

Bu HDP, bu CHP'ye oy verecek he mi?

Hadi oradan!

"CHP-İYİ Parti" ittifakını algıda HDP'yle özdeşleştirmeye çalışan "Milliyetçi" arkadaşların yüzleşmeye azıcık cesareti varsa hodri meydan;

Eski defterleri açalım, Öcalan'ı kim daha fazla övmüş? PKK'lılara kim daha fazla mavi boncuk yollamış? Üniter yapıyı kim daha fazla hedef almış? Bu millete şehitlerinin arkasından yas tutmayı kim daha fazla çok görmüş mesela;

PKK'nın katlettiği şehitlerin!

Kim, PKK incinmesin diye Türk yurdunda Türk bayrağını indirmiş gönderden!

Biz bu filmi, Türkiye'nin "çıkış yolu"nu ilk defa yakaladığı 7 Haziran seçimlerinden sonra gördük!

16 Nisan sürecinde gördük!

Emin olun...

HDP, -kıyamet alameti gibi bir şey olur ama- sahiden de "millet ittifakı"na destek veriyor olsa, bunun en iyi, en etkili yolunun bu desteği zinhar sezdirmemek, ifade etmemek, "yan yanaymış gibi algılanacak" herhangi bir tavrı sergilememek olduğunu bilir. Bu "örtülü destekle seçim kazandırma" işlerinde Türkiye'deki çoğu siyasi aktörden fazla tecrübelidir!

SORU-YORUM

İktidar partisi 1 Nisan sabahı, "HDP'ye katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz, kaybetmek üzere olduğumuz büyükşehirleri kazanmamızı sağlamalarının karşılığı olarak, -anlaştığımız üzere- yeni bir çözüm süreci başlatıyoruz" derse; iktidarın yanında olduğunu göstermek için "Millet İttifakı"na en hakaretamiz ifadelerle saldıran "Türk Milliyetçisi" arkadaşlar ne diyecekler? "Aldatıldık" mı? Peki bu telafi edecek mi yol açtıkları zararı?

Aile bağları(!)

Önce kişisel fikrimi paylaşayım:

Bu konjonktürde Tunç Soyer son derece lüzumsuz bir tercihti.

Pekala aynı kalibredeki bir başka ismi de aday yapma imkânı bulunduğu halde CHP'nin bu tercihte ısrar etmesi gereksizdi. İktidara yok yere çok mahir olduğu kamplaştırma, kutuplaştırma, ajitasyon alanında böylesine kullanışlı bir "malzeme" verdi.

Ne gerek vardı?

Ve fakat...

Eğer suçun şahsiliğini bir kenara atarak devam edeceksek...

"Aile bağları" adayların karalanmasına "yeter" sayılacaksa;

Cumhur İttifakı üyeleri, bunun üzerinden kışkırtıcılık yapmadan önce bir kere daha düşünsünler bence.

Kardeşi "FETÖ"den cezaevinde olan bakanınız var!

"FETÖ" ne?

İddianız o ki "terör örgütü"!

Türkiye Cumhuriyeti devletinin hücrelerine kadar sızmış, neredeyse bütün kalelerini ele geçirmeye yaklaşmış, Türk ordusunun içini boşaltmış, yargıyı koçbaşı gibi kullanmış, siyasetin "kaset"le dizaynından intihar süsü verilmiş suikastlara bulaşmadığı kirlilik kalmamış, etkileri itibarıyla bu ülkenin her bir ferdinin hayatının -çok af edersiniz- içine etmiş, ülkenin başkentini bombalamış bir terör örgütünün üyesi olmakla suçladığınız şahsın kardeşi olmak ona halel getirmiyor, bakan da oluyor, büyükelçi de oluyor, milletvekili de oluyor ama 12 Eylül'ün, Türk Milliyetçileri nezdinde işkence, zulümle anılan lekeli bir isminin oğlu olmak o lekeyi "miras" olarak taşımayı ve her fırsatta bedelini ödemeyi gerektiriyor öyle mi?

Tekrar söylüyorum, Tunç Soyer son derece gereksiz bir riskti.

Lakin...

Şeyh Sait'i "ata" bellemek hiçbir siyasi risk yaratmıyor...

İskilipli Atıf'ı "ecdad" bellemek hiçbir siyasi risk yaratmıyor...

Mustafa Sabri'yi "kök" bellemek hiçbir siyasi risk yaratmıyor...

Rizgin Birlik kim mesela?

Yurt dışına çıkış yasağı varken Yunanistan'a kaçan HDP'li Leyla Birlik'le aynı ailenin mensubu, AKP'li!

İktidarın PKK'yla eşleştirdiği HDP'yle aile bağı hiçbir siyasi risk yaratmıyor...

Bir tek 12 Eylül işkencecisinin oğlu olmak siyasi risk yaratıyor şu gözünü sevdiğimin memleketinde.

Biliyorum çarpıtacaklar, bu yüzden aynı yazının içinde üçüncü defa tekrarlıyorum, CHP keşke başka bir ismi aday gösterseydi.

Fakat...

Mesele ülkücülere yapılan işkenceyse, ellerinde kaç ülkücünün kanı olan Kenan Evren'le gizli gizli buluşup, ona "bu ülkeye yaptığı iyiliklerden dolayı teşekkür eden"i "Başkan yapmak" için "öz kardeşleriyle" kanlı bıçaklı olmayı göze alanların yaptığı da riyakarlıktan başka bir şey değil bana göre.

Ha, çok samimiyseniz;

"Milliyetçiliği ayaklar altına alanlar"dan başlayalım "milliyetçileri ayaklar altına alanlar"a kadar kimseye bir tek oy vermeyelim hep birlikte;

Var mısınız?

O zaman konuşmayacaksınız.

Yazarın Diğer Yazıları