"En büyük" olunca ne oluyor mesela?
Kimilerinin vizyonu bu yazıyı bir "vizyonsuzluk vesikası" olarak arşivlemeyi gerektirebilir ama yazmadan duramayacağım!
Önyargıyla, siyasi tarafgirlikle, müzmin muhaliflikle filan değil sıradan biri olarak, hayatın olağan akışı içindeki parametrelerle değerlendiriyorum ama bir insan niye "dünyanın en büyük havalimanı"ndan seyahat etmek istesin anlamıyorum!
Önümüzdeki günlerde ailecek bir İstanbul yolculuğumuz olacak, yeni havalimanına inersek Türk Havayolları'nın müthiş de bir promosyonu var, uçak bileti otobüs biletinden bile ucuza geliyor ama biz 'test etmeye' cesaret edemedik mesela!
Havalimanının "en büyük" olmasının seçmen açısından ne avantajı var?
Misal, az buz değil hayli uçak yolculuğu yapan/yapmışlığı olan bana sorsalar; "en iyi havalimanı en küçük havalimanı"!
Kalabalık yok... Sıra yok... Kuyruk yok... Kargaşa yok... Yetiştim yetişemedim stresi yok... Bagaj kaybetme ihtimali yoka yakın...
Kapıdan girdikten sonra uçağa biniş kapısına ulaşman birkaç dakika...
Aynı şekilde kapıdan uçağa binip, koltuğuna sırtını yaslaman da...
Öyle park yeri aramak yahut uçağa varmak için apronda dolap beygiri gibi dönüp dolaşmak yok...
Bir insan neden, başta en değerli hazinesinden zamanından çalacak olan "en büyük"te koştur koştur yolculuk yapmaya mecbur bırakıldığı için iktidara hayranlık, şükran vs. duysun ki!
Sanırım, kimsenin bu hisleri beslemediği anlaşılmış olmalı ki; dün "havalimanından canlı" yapılan yayınlarda konuşanlar "en büyük" vurgusunu arada kaynatmayı denedi.
"Ulaşım" konusuna neredeyse hiç girmedi;
Girse çıkamayacak, nasıl çıksın, o mesafe için en akli ulaşım aracı olan metro yok bir kere; bitecek de, hizmete girecek de, ölme eşeğim ölme!
Yazacağım ama gülmeyin, yeni bir "övünme" vesilesi bulmuş arkadaşlar; şimdi oradan yürüyorlar!
Efendim, yeni ve en büyük havalimanımızın dış cephesi öyle şahane tasarlanmış, çatısı öyle dahiyane planlanmış, kapalı alanlar öyle çok gün ışığı alıyormuş ki, neredeyse ışık kullanmaya bile gerek yokmuş! Nasıl bir elektrik tasarrufu sağlıyormuş, nasıl bir elektrik tasarrufu sağlıyormuş sormayın!
Neden, zaten dünyanın en büyük havalimanlarından biri olan Atatürk Havalimanı'na kilit vurduğumuzu, var olanı yıkıp milyonlarca dolarlık zarar ettiğimizi unutacağız, sormayacağız...
Neden, yok canımızla durduk yere, ortalama 35 milyar dolar harcadığımızı unutacağız...
"Yaşasın elektrik faturası çok gelmeyecek" diye alkış tutacağız öyle mi?
Devede kulak...
Kaldı ki, "saray"ın sabahlara kadar yanan ışıkları ne olacak?
***
"Zemin müsait" değilmiş!
Havalimanını yapan ekibin yöneticisi, inşaat sürecinde yaşadıkları sıkıntıları anlatırken "Bizim için en büyük zorluk zemin"di diyor.
Be adam...
Madem bu alan, bu kadar "zorlayıcı bir zemin"e sahipti, neden havalimanını illa da oraya yapmak için bu kadar zorladınız şartları?
Toplumu neden bir de bu yüzden böldünüz, kutuplaştırdınız?
O güzelim ormanlara neden kıydınız?
O, artık damlası bile servet olan su kaynaklarını neden tehlikeye attınız?
Kuyruğunuza takılacak yeni yapılaşma furyasıyla neden tarım alanlarını betona gömdünüz göz göre göre?
Neden?
***
SORU-YORUM
Siz de bir maaşı, İçişleri Bakan Yardımcısı'nın bir kaşkolü etmeyenlerden misiniz?
***
Havalimanı bayramı
Yeni havalimanının, Cumhuriyet Bayramı'nda açılması, resepsiyonun Ankara'dan İstanbul'a taşınmasıyla başlayan "payitaht", "mütareke", "işgal" ve "direniş" tartışması dışında bir de "Cumhuriyet"i hiç konuşturmamak için miydi acaba?
Cumhuriyet Bayramı'nda, "bayram" yapan bir tane televizyon kanalı gördünüz mü?
Tarihçilerin, siyaset bilimcilerin, siyasilerin, Atatürk'ü gören nesillerin, onu görmeden özleyenlerin yerini havacılıkla ilgilenen bir avuç "bilir kişi" ile iktidar taklacısı aldı.
****
Anıtkabir...
Resmî sayı günün sonunda açıklanacak kaç kişi bilmiyorum ama "dünün fotoğrafı" tartışmasız Anıtkabir'de çekildi. Çoluk-çocuk, genç yaşlı, kadın erkek, dindar, ateist, sosyal demokrat, muhafazakâr, liberal, ülkücü, milliyetçi, halkçı, toplumcu, sosyalist, devrimci, kapitalist; hiçbir ortak noktası yok gibi görünen binlerce insan, her şeye, bütün gölgelemelere rağmen, davetsiz biçimde, gönülden, Atatürk'ün huzurunda, "Cumhuriyet'in sahibi" olduğunu göstermek için birleşti.
Uzun zaman sonra gururdan ağladık...
Teşekkürler Türkiye...
Teşekkürler Ankara...