En azından utandırır belki...
Eşten dosttan gözlemlediğim kadarıyla yurdum insanının son durumu:
- Seçimdi, Ramazan’dı, bayramdı derken; oyumuzu kullandık vatandaşlık görevimizi yaptık, orucumuzu tuttuk dini vazifemizi yerine getirdik, büyüklerin ellerinden öpüp küçükleri harçlıkla sevindirerek evlat-torun-dayı-amca-kuzen-hala-teyze-baba-anne olarak da üzerimize düşen neyse gereğini gerçekleştirdik, artık size hayırlı koalisyon kurmaca oynamalar bize tatilin yolları!
Siyasetin kısa vadede belirsizlikten öte somut bir “netice” üretemeyeceğini düşünenler, “hele bir önümüzü görelim” diye beklemekten bezip psikolojilerini “her şey olacağına varır” moduna ayarladı madem; bu vesileyle biz de hanidir ihmal ettiğimiz, bir köşede birike birike bir küçük dağa dönüşen kitaplarımızı okuyup, okumanız üzere size de tavsiye sürecini başlatalım.
* * *
Dokunduğumda elimi, okuduğumda içimi titretenlerden biriyle başlayayım;
Bir Kumpasın Şehidi:
Albay Murat Özenalp
Kendileri de Balyoz mağduru olan V.Murat Tulga ve Bayram Ali Tavlayan’ın derlediği kitap, bir başka “kumpas şehidi”ni; Cem Aziz Çakmak’ı henüz sonsuzluğa uğurladığımız şu günlerde, -hâlâ inkar edenler varsa özellikle onlar için- misliyle okunup anlaşılması zaruri hale geldi.
Murat Özenalp’in -hani Mustafa Önsel “mermer gibi” demişti ya eşinin dava sürecindeki dirayetli duruşunu tanımlarkentıpkı öyle işte- mermer gibi duran ve karşısındakine, ne kendisi ne çocuklarına acıma fırsatını asla yaratmayan, onuruna sahip çıkışıyla sadece hayran olabileceğiniz eşi Sema Özenalp’in “kardeşim” diye imzalayarak daha ilk sayfada bitmeme neden olan satırları bana kalsın. Kitabın geri kalanı çoğunuzun en azından birkaç sayfasına evvelce aşina olduğunuz yazılardan oluşuyor. Murat Albay’ın Mamak’ta beyin kanaması geçirdiği andan başlayarak farklı gazetelerde, farklı köşe yazarlarının daha da özel olanı “silah/dava arkadaşlarının” ona ve onu katledenlere dair yazdıklarını toplamış Tulga ve Tavlayan. Bir de hakkındaki suçlama ve mahkemedeki savunmasını eklemişler; ki herkesin zihnine kazınsın nasıl bir “hiç” le çaldıkları yüzlerce subayımızın ve ailelerinin hayatını...
* * *
Savunmasında “Bir günlük adalet 60 yıllık ibadetten faziletlidir” hadisini hatırlatmıştı Özenalp heyete...
Kitap da Bertold Brecht’in o sözünü hatırlatıyor “Cumhuriyet” tarihinin tahrip gücü en yüksek ihanetine uğrarken “tribün” de kalmayı tercih edenlere:
- Ve sessiz kalanlardan beklediğimiz, en azından utanmalarıdır...
Bunu, “utandırmayı” sağlayacak etkiye sahip “Bir Kumpas Şehidi: Murat Özenalp”; “Calibri” fontlu logosuyla hakkında ayrıca yazılası Alibi Yayıncılık’tan çıkan kitabı edinin ve sindirin -sindirebilirseniz- bakalım...
Bu daha başlangıç...
Suruç’taki patlama haberinden sonra gerçekten bir anlam ifade eden tek cümle bu bence:
- Bu daha başlangıç...
Bir siyasi iktidarın akıllara zarar bir hırsla, yanlışta ısrar ve inatla bir ülkenin sınırlarını “kevgir” haline getirmesinin “sonu” değil yaşadığımız; o kevgirden sızan terörün, kaosun, provokasyonun, emperyalizmin kanlı tezgahlarının başlangıcı...
Dün tanık olduklarınıza bakıp da dehşete kapılmayın; bundan sonra tanık olacaklarımız dünü bile aratabilir bu ülkeye; manzara öyle!