15 Temmuz darbe girişiminin altıncı yıldönümüne sayılı günler var. Süreci yorumlayanlar, siyasi iktidarın FETÖ ile mücadeleyi çoktan terk ettiğini, kendi yakınlarına dokunmamak için birçok dosyayı kapattığını öne sürdü. Konuyu, TSK’da yıllar önce FETÖ soruşturması başlatan, bu nedenle uzun süre hapis yatan eski Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok anlattı. Geçen günlerde İYİ Parti’ye katılan Üçok, FETÖ ile mücadelenin resmi olarak 30 Haziran’da bittiğini iddia etti.
Üçok, Emniyet müfettişlerine “Elinizdeki FETÖ dosyalarını 30 Haziran’a kadar bitirip bakanlığa gönderin’’ söylendiğini öne sürdü. Seçim sürecinde FETÖ ile bir anlaşma sürecini işaret eden Üçok, “Şerif Ali Tekalan’ın ‘25 milyar dolarla Türkiye’ye gelmeye hazırım’ dediği haberlerini duydum” dedi.
Üçok, Cumhuriyet Gazetesi''nden Barış Terkoğlu''nun sorularını cevapladı.
- 15 Temmuz’un üzerinden altı yıl geçti. FETÖ ile mücadeleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi, seçilmiş AK Parti hükümetine karşı yapılmış ve Türk halkının hiçbir siyasi ayrım gözetmeksizin hep birlikte karşı koyduğu ve darbecilere engel olduğu kanlı bir darbe girişimidir.
- Peki, sonra ne oldu?
İlk günlerde bir şey olmadı. Herkes canhıraş bir şekilde mücadele etti. Ancak bir süre sonra FETÖ ile mücadelede farklılıklar oluşmaya başladı.
- Ne gibi farklılıklar?
Son on yıl içerisinde, AK Parti iktidarı ile (o zamanki adıyla) Gülen cemaatinin iç içe ilişkilerinin FETÖ ile mücadelenin önüne geçmeye başladığını gördük. Neredeyse tüm akraba-i taallukatın bu ilişkiler yumağında yer alması, tüm parti mensuplarının savunma mekanizmaları geliştirmelerine, soruşturma ve kovuşturmalara müdahalelere varan boyutlara ulaşmasına neden oldu.
- Siyasiler açısından da bazı ilişkiler ortaya çıktı.
Haklısınız, neredeyse her gün bir AK Partilinin başta terörist başı Gülen ile ilişkilerinin ortalığa dökülmesi ve bu ilişkilerine karşın önemli görevlere getirilmeleri çok sarsıcı oldu. Siyasi ayak tartışmalarının halen gündemdeki yerini koruması da bu yüzdendir.
- İnsanların şaşırdıkları diğer bir konu da Zaman gazetesinin sahibi Fettah Tamince dururken ya da Bank Asya’nın kurucuları ellerini kollarını sallayarak dolaşırken bu hususların örgüt üyeliğine kriter sayılması...
Bence halkın nezdinde FETÖ ile mücadelenin kırılma noktası FETÖ’nün yayın organı Zaman gazetesi sahibi Fettah Tamince hakkında dava bile açılamamasıdır. Terör örgütünün yayın organının sahibi, sayın Erdoğan’ın arkadaşı olduğu için paçayı kurtardı algısı FETÖ ile mücadeleye en büyük zararı vermiştir.
- Bir de FETÖ borsası var.
Bazı FETÖ üyelerinin para vererek yargılanmaktan kurtuldukları, bunun adeta borsasının oluştuğu iddiaları o kadar ayyuka çıktı ki kitaplara konu olacak halde. Bir de FETÖ borsasında cumhurbaşkanının avukatlarının isimlerinin geçtiği iddiaları insanın adeta kanını donduruyor.
- Hal böyleyken Sözcü hakkında FETÖ davaları açılması, AKP yanlısı yorumcuların neredeyse tüm muhalifleri Fetö’cülükle suçlaması da var.
Üç beş yıl önce Gülen’e methiyeler dizen, onu peygamber düzeyine çıkaran yazılar yazan gazetecileri, televizyoncuları baş tacı yapacaksın her gün gözünün içine bakarak attığı yalanları yok sayacaksın, sonra hayatı FETÖ ile mücadele ile geçen Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay’a, yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’ya FETÖ’ye yardım suçundan dava açacaksın. Sonra da insanlardan FETÖ ile mücadeleye devam ettiğinize inanmalarını bekleyeceksiniz.
SORUŞTURMALARI BİTİRİN
- Bir de FETÖ hakkında kitaplar yazmış eski Emniyet müdürleri Sabri Uzun ile Hanefi Avcı’nın FetÖ’cülükle suçlanarak rütbelerinin geri alınması var.
Ben Hanefi Avcı ve Sabri Uzun ile konuştum. Hanefi Bey’e üçü 1997-2010 yıllarına ait olaylarla ilgili sorular sorularak FETÖ iltisakı sorgulanmış. Eğer 1997-2010 arasında gazete okudun, çocuğunu okuluna gönderdin, Gülen’le görüştün diye sorgulamalara başlarsak Cumhurbaşkanının damadını damatlıktan atmak lazım. Gülen’le fotoğrafları olan, methiyeler düzen, başta maliye bakanı Nebati ve Soylu bakanlar kurulunun yarısını bakanlıktan atılmalı.
- Sabri Uzun’un ise hiç savunması alınmadan ihracına karar veriliyor.
Sabri Beyin 30 günlük raporu var, tedavi görürken 26 Mayıs 2022’de tebligat yapılıp muhtara bırakılıyor. Savunması alınmadan 10 Haziran 2022’de rütbeleri sökülüyor. Kendisine gönderilen yazı, FETÖ üyeliğinden ihraç bir komiser yardımcısının ifadelerine dayanılarak açılan bir davadaki iddiaları içeriyor. İlginç olan bir şey var. İfadesine dayanılarak dava açılan komiser yardımcısı 8 Temmuz 2021’de mahkeme huzurunda verdiği ifadesinde “Ben Sabri Uzun’u tanımam, bu ifadeleri FETÖ’nün en önemli Emniyet müdürlerinden Ali Fuat Yılmazer yazdırdı” diyor. Hal böyleyken FETÖ iltisakı var diye ihraç ediyorsun. FETÖ mücadelesi ancak bu kadar sulandırılabilir.
- FETÖ ile mücadele bitti mi?
Size daha geçtiğimiz birkaç gün önce meydana gelen bir olayı anlatayım. FETÖ ile mücadele devam ediyor mu siz karar verin. Polisimizin içerisindeki Fetö’cüleri tespit etmek görevi Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Daire Başkanlığının görevidir. Teftiş Daire, emrindeki birinci sınıf emniyet müdürlerinden oluşan müfettişleri vasıtası ile kendilerine resmi kurumlardan gelen ihbar, şikayet, belgeleri soruşturur ve tespitlerde bulunur. Daha sonra da Tevzi Raporu hazırlayarak adli soruşturma yapılması için savcılıklara gönderirler. Yirmi gün kadar önce bütün müfettişlere ‘’Elinizdeki FETÖ dosyalarını 30 Hazirana kadar bitirip bakanlığa gönderin’’ diye talimat verildi.
25 MİLYAR DOLAR
- Tam da Ankara kulislerinde FETÖ’nün üst düzey yöneticilerinden birinin örgütün parasıyla Türkiye’ye gelmeye hazırım dediği konuşulurken...
Bu, artık EGM içerisindeki FETÖ üyelerini tespit etme işlemlerine İçişleri Bakanlığı olarak son veriyoruz demektir. Biz FETÖ ile mücadeleyi resmi olarak bıraktık ya da bıraktırıldık demektir. Diğer yandan Şerif Ali Tekalan’ın “25 milyar dolarla Türkiye’ye gelmeye hazırım” dediği haberlerini ben de duydum. Ama haberi kesin olarak doğrulamadan yorum yapmayı uygun bulmuyorum.
- OHAL’in sona ermesinden sonra da kamu görevinden çıkarmaların Bakan ve yetkili kurullarca üç yıl süresince sağlanabilmesi amacıyla 25 Temmuz 2018 tarihinde 7145 sayılı Kanunu ile geçici bir madde kabul edildi. Bunda durum ne?
Haklısınız. Bu kanun ile devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı olduğu değerlendirilenleri üç yıl süresince kamu görevlerinden çıkarma yetkisi verildi. Bu yetki bir defa uzatıldı. 25 Temmuz 2022 tarihinde sona eriyor ve kendisine karşı FETÖ tarafından darbe girişiminde bulunulan Sayın Erdoğan’ın talimatıyla seçim sürecine girildiği için uzatılmayacak.
MÜCADELE POLİSİYE ÖNLEMLERE BIRAKILDI
- Erdoğan oy için mi yasanın süresini uzatmıyor?
15 Temmuz sonrası OHAL süresince ve daha sonra 7145 sayılı Kanun ile verilen olağanüstü yetkilere rağmen kamu kurumlarında ki FETÖ ile mücadeleye ilişkin size bazı rakamlar vereceğim. Maliye Bakanlığı personel mevcudu 28.145 kişi, Fetö’den ihraç 1.308 kişi, oran yüzde 4.64. Sağlık Bakanlığı 46.713 kişi, Fetö’den ihraç 6.971, oran yüzde 14.92. Gümrük Bakanlığı ihraç oranı yüzde 2, Dışişleri Bakanlığı yüzde 6.36, SGK yüzde 2.9, TRT yüzde 6.5, MEB yüzde 3.8, YÖK yüzde 5.74.
- Girmesi zor TSK‘de bile Hulusi Akar‘ın açıklamalarına göre FETÖ nedeniyle yüzde 26 civarında ihraçlar yaşanırken bu oranlar ne demek?
FETÖ ile mücadelenin en ciddi şekilde yapıldığı ilk iki yıl sonrasında ne yazık ki mücadele 100 kadar hakim savcı ile bir avuç Emniyet görevlisinin üzerine bırakıldı. TSK’de ise on kişi bile yoktur. Topyekün bir savaşla ancak yenilebilecek bir suç örgütü polisiye tedbirlere bırakıldı.
- EGM‘de durum nedir?
Rakamlarda yüzde2-3 oranlarında farklılıklar gösterebilir. EGM’de polis, komiser, amir, müdür toplamı 272.446, FETÖ ihraç miktarı 34.785, oranı yüzde 12.77. İçişleri Bakanlığı’nın müfettişlere verdiği talimatla 30 Haziran itibarıyla FETÖ soruşturmaları sona erdirildi. Gerisini siz düşünün.