Erman Çimen / YENİÇAĞ
27 Şubat'ta Suriye'nin İdlib kentinde Rusya destekli rejim güçlerinin düzenlediği hava saldırısı sonrası 34 askerimiz şehit oldu, 32 asker yaralandı. Saldırı sonrası Ankara ve Moskova’dan karşılıklı suçlamalar gelirken, Türkiye bölgede Barış Kalkanı harekatı harekatını başlattığını açıkladı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar harekat kapsamında bugüne kadar; Rejime ait 2 savaş uçağı, 2 İHA, 8 helikopter, 135 tank, 5 hava savunma sistemi, 86 top/obüs/ÇNRA, 16 tanksavar/havan, 77 zırhlı araç, 9 mühimmat deposu, 2 bin 557 Rejim unsuru ve askeri etkisiz hale getirildiğini söyledi.
Bölgedeki son durumu Yeniçağ’a değerlendiren Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu ise Türk askerinin Suriye’de bulunmasının terörden kaynaklı güvenlik endişesi nedeniyle doğru bir yaklaşım olduğunu ancak İdlib bölgesindeki harekatın siyasi hedefin net olarak telaffuz edilmediğine dikkat çekti.
YENİ BİR MUTABAKAT BEKLİYORUM
Erdoğan’la Putin arasında 5 Mart’ta yapılacak görüşmede yeni bir anlaşma beklediğini söyleyen Kuloğlu; ‘Görüşmeden İdlib’deki gözlem noktalarının emniyetini sağlamak için, M4 ve M5 yolunun müşterek kontrolünü sağlayacak şekilde ikinci bir Soçi mutabakatı gibi bir anlaşmanın ortaya çıkması mümkün.’ dedi.
‘TÜRKİYE İKİ SÜPER GÜÇ ARASINDA KALDI’
İdlib’deki saldırının, Türkiye’nin Rusya ve Amerika başka olmak üzere kimseye güvenmemesi gerektiğini gösterdiğinin altını çizen Kuloğlu; ‘Türkiye güvenirliğini kaybetmiş iki süper güç arasında kalmıştır. Bu yüzden yapacağınız anlaşmalar sonrası dahi dikkatli olmak gerekiyor. Kendi işimizi kendimiz görecek şekilde tedbirlerimizi almamız gerekiyor.” dedi.
Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu’nun Yeniçağ’a yaptığı açıklamalar şöyle:
İDLİB’DE NE İŞİMİZ VAR?
"Öncelikle soruyu doğru sormak lazım. ‘Suriye’de ne işimiz var?’ derseniz, evet Suriye’de bir işimiz var. Çünkü Suriye’den çok zarar gördük oradan gelen terörden dolayı. Ama ‘İdlib’te ne işimiz var’ derseniz o doğru soru olur.
HAREKAT ÖNE ALINDI
Biliyorsunuz Barış Kalkanı harekatı daha sonra yapılması planlanıyordu ama İdlib saldırısı sonra öne çekildi. Türkiye daha önce eğer Suriye rejimi gözlemci noktalarının tespit edildiği yerin gerisine çekilmezse ve bu noktaları Türkiye’nin kontrolüne bırakmazsa böyle bir harekât yapacağını söylemişti. İşte sınırımızın dışındaki bu gözlem noktalarına takviye yaparken 34 şehidimizin olduğu İdlib saldırısı gerçekleşti. Dolayısıyla bu harekat erken ve daha etkili şekilde yapılmaya başlandı.
İDLİB’DE SİYASİ HEDEFİMİZ NET DEĞİL
Burada önemli olan konu İdlib’teki siyasi hedeflerin ne olduğunun tespit edilmesi lazım. Dikkat ederseniz bizim buradaki siyasi hedefimiz net belli değil.
Terörle mücadele noktasında bizim daha önce yaptığımız Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonları PKK/PYD ve IŞİD terör örgütlerine karşı yapılmıştı. İdlib’te yapılan operasyonu ise teröre karşı yapılan bir operasyon olarak nitelendirmek mümkün değil.
Bir başka nokta harekatlar icra edilirken bu bölgelerde bir tampon bölge veya güvenli bölge oluşturmak suretiyle sığınmacıların buraya yerleştirmesi hedeflendiği söyleniyordu. İdlib’teki durum bu olaydan da farklı.
YİNE ZAAİYAT VEREBİLİRİZ
İdlib’deki harekat, gözlem noktalarının rejim güçlerinin kontrolü altında kalmasından dolayı yapılan bir harekâttır. Bu operasyonlarla bölge rejim unsurlarından temizlenerek sınır güvenliğimizin uzaktan sağlanacağı ifade edilmektedir.
Rusya hava sahası güvenliği konusunda garanti veremeyeceğini söyledi. Bu Türkiye’ye hava kuvvetlerini kullanma mesajıydı. Ama Türkiye bunu çok dikkate almadan, risk de göze alarak İHA ve SİHA’larını kullanarak bölgede harekat icra ediyor. Siz zaten hava sahasının inisiyatifini karşı tarafa bıraktığınız zaman yine zayiat verme ihtimaliniz çok yüksek .
ERDOĞAN VE PUTİN ANLAŞACAK: İKİNCİ SOÇİ MUTABAKATI GELEBİLİR!
Bölgedeki son gelişmelerden sonra Erdoğan’la Putin görüşmesinden makul bir sonuç çıkma olasılığını yüksek buluyorum. Yani İdlib’deki gözlem noktalarının emniyetini sağlamak için, M4 ve M5 yolunun müşterek kontrolünü sağlayacak şekilde ikinci bir Soçi mutabakatı gibi bir anlaşmanın ortaya çıkması mümkün.
‘ARTIK KİMSEYE GÜVENMEMEK GEREKLİ’
Ancak son İdlib saldırısı sonrası ilişkilerin eskisi gibi olma olasılığı yok. Bu yüzden yapacağınız anlaşmalar sonrası dikkatli olmak gerekiyor. Kendi işimizi kendimiz görecek şekilde tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Rusya destekli rejim unsurları ile yeniden karşı karşıya gelme olasılığını unutmadan hareket etmemiz gerekiyor.
Son saldırıda sonrası Ruslar ve Amerikalılar, kimseye güvenmemiz gerektiği ortaya çıkmıştır. Türkiye güvenirliğini kaybetmiş iki süper güç arasında kalmıştır.
NATO’DAN DA DESTEK BEKLEMEYİN
NATO’da bizi desteklediğini açıkladı ama fiili bir destek beklememek lazım. Biz 4. Maddeye göre NATO konseyini topladık. 4. Maddeye göre bir NATO ülkesine saldırı olduğu zaman konsey toplantıya çağılır. Bu toplantıdaki istişareler neticesinde uygun görülürse 5. maddeye geçiş yapılır. 5. Maddenin esası ise bu saldırının tüm NATO üyelerine yapılmış kabul edilmesi ve bunun için NATO gücü gönderilerek bu saldırının püskürtülmesi amaçlanır. Ama burada böyle bir durum yok çünkü bizim sınırlarımız içine yani topraklarımıza bir saldırı yok şu anda. Bu yüzden NATO’dan söylem dışında bir destek çıkmaz."