Elif Çakır: "Sorun teşkilatların çok daha ötesinde..."

Elif Çakır: "Sorun teşkilatların çok daha ötesinde..."

Hükümet'e yakınlığı ile bilinen Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "metal yorgunluğu" söylemini köşesine taşıdı. Çakır, AKP tabanının rahatsızlığına değinerek "Sorun teşkilatların çok daha ötesinde..." dedi.

AKP'deki 'metal yorgunluğu' tartışmalarına Karar gazetesi yazarı Elif Çakır da katıldı. Çakır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2009'da yaşanan büyük oy kaybında bile teşkilatı eleştirmediğini hatırlatarak, "Peki, hal böyleyken... Ne oldu da şimdi kamuoyu önünde teşkilatlarını, milletvekillerini, bakanlarını, belediye başkanlarını 
“Yorulduysanız kendiniz çekilin, bize bırakmayın” diyerek eleştiriyor" 
diye sordu.

Elif Çakır'ın "Sorun teşkilatların çok daha ötesinde..." başlıklı yazısı şöyle:

Erdoğan liderliğindeki AK Parti bugüne kadar girdiği seçimlerde en büyük oy kaybını, yüzde 38.80’lik oranla 2009 yerel seçimlerinde yaşadı. Ankara’da 9, İstanbul’da 6 ilçeyi kaybetti. Diyebiliriz ki, her girdiği seçimlerde oy oranını artırarak çıkan AK Parti için bu büyük bir yenilgiydi.

Erdoğan, 2009 yılındaki o büyük oy kaybında dahi kamuoyu önünde teşkilatlarını eleştirmedi.

Acaba yanılıyor olabilir miyim? Hayır. Beş gündür medya taraması yapıyorum, genişletilmiş il başkanları toplantılarında yapılan konuşmaları gözden geçiriyorum, meşhur Kızılcahamam istişare toplantılarında yaptığı konuşmalara bakıyorum, illeri ziyaretlerindeki konuşma metinlerini pür dikkat yeniden okuyorum. Yok...

***

Mesela teşkilatlarına teşekkür ediyor...

“Yoksulluğun, umutsuzluğun, çaresizliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye devraldık. 7.5 yılı geride bıraktık. 7.5 yıl öncesine kıyasla çok daha güzel bir Türkiye inşa ettik. Türkiye’yi getirdiğimiz bu noktada tek bir kişinin veya birkaç kişinin emeği yok. Bu umut dolu, aydınlık manzara fedakâr AK Parti teşkilatlarımızın eseridir. Buradan teşekkür ediyorum. Bu millet bizi hayırla yad edecektir.” (16 Temmuz 2010, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı)

Mesela, teşkilatlarındaki özverili çalışma, dava arkadaşlarındaki samimiyet için Allah’a hamd ediyor:

“Allah’a hamdolsun. 14 Ağustos 2001’de hangi duygularla yola çıktıysak bugün de bütün teşkilatlarımızla aynı duygularla, hatta daha fazla heyecan, daha fazla coşku, daha fazla azimle yollardayız. ‘Allah nazardan saklasın, maşallah’ diyorum.” (16 Mayıs 2012, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı)

“Önümüzde seçimler var. Nasıl olsa oylar geliyor, nasıl olsa Türkiye’de her iki kişiden biri bize oy veriyor diyerek rehavete kapılmayın. Biraz soluklanayım dediğimiz anda yuvarlanıp gideriz. Yokuşta durmanın, rehavete kapılmanın hiçbir mazereti olamaz. Kaybederiz.” (3 Kasım 2013, Kızılcahamam)

***

Peki, hal böyleyken... Ne oldu da şimdi kamuoyu önünde teşkilatlarını, milletvekillerini, bakanlarını, belediye başkanlarını “Mütevazı olun mütevazı”, “Yorulduysanız kendiniz çekilin, bize bırakmayın” diyerek eleştiriyor, dahası ‘teşkilatları yenileme konusunda kesin’ kararlı olduğunu ısrarla vurguluyor.

İki ihtimal var.

- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan sandıktan yüzde 55-60 oy oranı ile çıkması gereken yeni anayasa paketinin (ki AK Parti ve MHP’nin toplam oy oranı bu sonucu gerektiriyordu) sandıktan kıl payı çıkmasının sorumlusunun teşkilatlar ve yerel yönetimler olduğuna, yeterince çalışmadıklarına gerçekten inanıyor.

- AK Parti Genel Merkezi, partilerinin son birkaç yıldır verdiği fotoğraftan memnun olmayanların, giderek ortak akıldan uzaklaştığını ve kurucu ayarlarına geri dönmesi gerektiğini düşünenlerin şikayetlerini artık taşıyamayacak noktaya geldi. AK Parti tabanını sakinleştirmek, tabana ‘mesajınızı aldık’ diyebilmek ve 2019 seçimlerini tehlikeye atmamak için böylesi bir yol bulunarak ‘teşkilatlarımızda metal eskimesi var’, ‘halkın şikayetleri neticesinde bir değişikliğe gideceğiz’ söylemi benimsedi.

Hangisi?

İkinci ihtimal üzerinde durmak istiyorum. Çünkü birinci ihtimal olsa kapalı kapılar ardında eleştirilerini sıralar ve gerekli değişiklikleri de yapardı. Çünkü AK Parti, il ve ilçe teşkilatlarında ilk kez revizyona gitmiyor. Dün kaleme aldığım ‘AK Parti’de ilk kez mi revizyon yaşanacak?’ başlıklı yazımı okuduysanız kurulduğu tarihten itibaren teşkilatlardaki değişim verilerini de okumuş olmalısınız. Dolayısıyla AK Parti geçmiş yıllarda olduğu gibi gerekli gördüğü yerlerde değişiklikler yapacaktır fakat öyle bütün teşkilatlarında baştan sona bir değişim olmayacaktır. Ancak AK Parti tabanında bir rahatsızlık olduğu gerçek. Tabanda AK Parti’ye yönelik bir değişim talebi olduğu da muhakkak. Taban AK Parti’nin değişmesini istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘halkın şikayeti’ dediği de bu aslında. Fakat, şikayetler de değişim talebi de teşkilatlardan ziyade kurucu ayarlarından, değerlerinden, ilkelerinden uzaklaşan AK Partiye... Ve reformcu kimliğini geride bırakan, kuşatıcı söylem yerine çatışmacı bir dil kullanan, demokrasiden uzaklaştığı algısı oluşan hükümete.

AK Parti tabanı, AK Parti’nin geçmişte verdiği iyi fotoğrafı görmek istiyor. Türkiye’nin içeride ve dışarıda itibarını yükselten, Türkiye’yi içe kapatan değil, dışarıya açan bir iktidar görmek istiyor. AK Parti tabanı, ilk iktidar yıllarında olduğu gibi, ülkenin sorunlarına yönelik çözüm üretsin, birlik beraberlik mesajları versin istiyor. Kadroları geçmişte olduğu gibi bugün de nitelikli ve toplumda karşılığı ve saygınlığı olan kişilerden oluşsun istiyor. Parti adına ‘parmak sallayan’, ‘tehdit eden’ kişileri görmek istemiyor. AK Parti tabanı, partisi korku siyaseti dilini değil, kuşatıcı siyaset dilini kullansın istiyor. Ortak akla dönsün istiyor.

AK Parti’nin dünkü güzel imajının yerine yerleşmeye çalışan kötü imajın vermiş olduğu bir rahatsızlık var tabanda. 

Dolayısıyla bu sorun öyle teşkilatlardaki değişimle halledilecek bir mesele değil."

İlgili Haberler