Eleştirmeye layık görene teşekkür edebilmek...
Seçimden sonraki ilk okuyucu mektupları gününde yoğun olarak muhalefet partilerine isyan, ara ara da 1 Kasım'dan sonra muhalefetin -ağırlıklı olarak MHP'nin- yenilgisini sorgulayan bizlere dönük eleştiriler var.
Hepsini olduğu gibi aktarırsak ne yer yeter, ne yürek dayanır; çok kalp kırılır. Şu dağınıklıkta gerek de yok sanıyorum. Ama kimseyi sansürlüyor duruma da düşmemek için özetleyerek aktaracağım "sizden gelenleri."
Kayseri'den Yaşar Albostan, "öfkeli" olduğunu itirafla yazmış:
"MHP'de 1980'den sonra tabandan tavana 'başkanlar' kendinden başkasını dinlemedi... İstişare unutuldu?.. İdeoloji partisi olmakla kitle partisi olmak arasında sıkıştı; karışık tavır aldı. Gelen her yönetici kendisinden öncesini eleştirdi; eski ile yeni kaynaşamadı. STK'ların sesine kulak verilmediği gibi ayrılıkçı muamelesi yapıldı. Onu sevme, bunu sevme, onu it, bunu it; kiminle iktidar olacaksın?.."
***
Ankara'dan N.Keloğlu'nun sitemi MHP liderine;
"Suçu AKP'ye attı. 'Bizi yanlış tanıtıyorlar' dedi. Ee sen onlara altın tepsi içinde bazı kozlar sunarsan; onlar da kullanırlar..."
Bankacı Kılıç rumuzuyla yazan okurumuz ise tam tersini "MHP liderine inanıp, sabretmek gerektiğini" savunuyor mesajında.
***
Alper Tunga Kablan'ın yazdıkları övüyor mu yeriyor mu belli değil kategorisinde;
"Selcan Hanım, biliyorum ki kaleminiz kem yazmaz. Biliyorum ki, vicdanınız cüzdanınızla takas olmaz... Lakin tek kusurunuz var o da kavaktan başka ağacın bitmediği topraktan ananas hasat etmeye çalışıyorsunuz. Kendini yenileyemeyen, 45 yıllık serüveninde sadece 2 genel Başkan görmüş, 10 seçimdir sadece öbürü başa gelmesin diye oy verilen, davasından şaşmış, yeni bir filizin yeşermesine mani olan bir partiye kayıtsız şartsız destek veriyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz..."
***
N. Öztürk, MHP'nin aldığı sonuçta "kampanya"nın rolünü hatırlatıyor:
"Sayın Taşçı, sizin yazınızda, aynen MHP'nin seçim sloganında olduğu gibi "sen, bilirsin"de virgül ( , ) var ve 'Sen'in bilgili olduğu, bilerek karar vereceği algısı mevcut.
Virgülü kaldırdığınızda (Tunca Bengin'in yazısında olduğu gibi) ise, 'nasıl istersen öyle yap' şeklinde boş vermişlik algısı baskın çıkıyor.
Şüphesiz bu sloganı bulanlar sizin yazınızdaki anlamı yüklemek istemişlerse de çoluk çocuk ellerimizde milyonluk kaydıraklı telefonlara alışmış bizlerin imla özürlü olabileceğimizi gözden kaçırdıkları açık."
***
Bu hafta gelen yazılar içinde en çok MHP'nin milletvekili danışmanlarından H. Kaan Kürşat Gönül'e ait olanı sevdim ben. Seçmeni suçlayan hatta hakaret eden "yüksek siyaset sözcüleri"nin aksine, tam da olması gerektiği gibi helalleşmiş milletle;
"Milas'ın Gökbel köyünde çorapsız giydiği yırtık ayakkabısını sırf helal olduğu için onurla giyebilen amcamın ellerinden öpüyor, saygılarımı sunuyorum. HANGİ PARTİYE OY VERİRSE VERSİN!
Seydikemer'in Bayır köyünde yamalı dimisiyle bizleri dinlemeye gelen, misafirperverliğinden ötürü bir an olsun ellerini kavuşturmayı bırakmayan kıymetli ağabeyime saygılarımı sunuyorum. HANGİ PARTİYE OY VERİRSE VERSİN!
(...) Fethiye'nin Bozyer köyünde anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getiren (!) iri yarı değerli ağabeyime de saygılarımı sunuyorum. Hatta sevgilerimi de sunuyorum. HANGİ PARTİYE OY VERİRSE VERSİN!
Ortaca'nın Eskiköy köyünde sanırım MHP'ye hiç bir zaman oy vermeyen belki de hiç bir zaman vermeyecek olan ama yine de sesini çıkarmayıp bizleri ağırlayan dedemin de ellerinden öpüyor saygılarımı sunuyorum. HANGİ PARTİYE OY VERİRSE VERSİN!
Datça'nın Yazı köyünde sıcacık sohbetlerine bizleri de dahil edip eleştirilerini okmuşçasına bizlere yönelten 89 yaşındaki Muzaffer amcadan, Yaka'da elinde bastonu, sözleriyle beynimize kısa devre yaptırtan Dursun amcadan da Allah razı olsun; onlara da saygılarımı sunuyorum. HANGİ PARTİYE OY VERİRSE VERSİN!
Köyceğiz'de Yangı köyünde; "AKP'ye hiç oy vermedim, size de vermedim, CHP'ye de vermedim" dedikten sonra sadece bizi eleştirip bizi eleştirmeye layık gören gaytan bıyıklı ağabeyime de saygılarımı sunuyorum. HANGİ PARTİYE OY VERİRSE VERSİN!
Velhasıl; kim hangi partiye oy verdiyse verdi. Umuyorum ki verdikleri oyun peşine düşerler. Oy vermelerine sebep olan gerekçelerinin oy verdikleri partiler tarafından yerine getirilip getirilmediğinin ardına düşerler.
Ben hemşerilerimi hep sevdim. Yine seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim. Ben o hemşerilerimin evladıyım. Edebi de adabı da Allah'ın izniyle onların arasında aldım. Bugün buradaysak Allah o hemşerilerimizi vesile kılarak bunu nasip etti. Sövse de, sevse de hemşerilerimin başımın üstünde her zaman yeri vardır. Allah onlara layık olabilmeyi, onların dertlerine derman olabilmeyi nasip etsin..."
Ne diyelim "Amin"; Allah hıncını o insanlardan çıkarmaya kalkışanlara da şu gençlerinki kadar akıl-idrak versin....