Eldeki kavurgayı dökmek / Kerim YILMAZ

Eldeki kavurgayı dökmek / Kerim YILMAZ

Elbistan yöresinde sahip olduğunu ahmakça kaybetmek anlamında kullanılan bu söz, son seçim sonuçlarını izaha ne çok uyuyor.

Yirmi yıllık tek başına kesintisiz iktidarının sonunda her alanda geriye giden ülkemizde, ekonomi, hukuksuzluklar, dış politik ortam ve çoğunluğun değişim özlemi başarmaya uygun ve yeterliydi.

Saha beklentileri kamuoyu anketlerine yansıyor, halkın aday olarak görmek istediği isimler çok net biçimde ortaya çıkıyordu. Ama bir türlü aday belirlenemiyor, aylık toplanan Masa'da sürekli en sona kalıyordu.

Başlangıçta kamuoyunun beklenti ve izlenimi Sn. Kılıçdaroğlu’nun ‘gerçekten’ aday olmadığıydı, fakat beklendiği gibi olmadı. Anketlerde çok önde ve açık ara seçimi alacak M. Yavaş ve E. İmamoğlu'ydu. Hadi İmamoğlu'nun yargısal riski vardı diyelim, M.Yavaş neden olmadı, halka izah edilemedi. Adaylıkta beklentileri gerçekleşmeyen toplumun sıkıldığı zamana dek ertelenen bu sorun sonunda patlak verdi.

Masa dağıldı, dağılıyor telaş ve paniğiyle umudu kırılan topluma nerdeyse bir yıldır ''kazanacak'' olarak görülmeyen bir aday dayatıldı. Muhalif cenahın kaygıyla izlediği o iki günün sonunda, epeyce yaralanmış Sn. Kılıçdaroğlu ’13.Cumhurbaşkanı Adayı’ ilan edildi. Kalan beş siyasi parti genel başkanı ve anketlerde önde çıkan iki belediye başkanı da yardımcısı olacaktı. Bu adaletsiz bir makam bölüşümü hem kabul görmedi hem de zımnen adayın tek başına yeterli olmadığının beyanı oldu.

Etkili bir kampanya yürütülemedi, iddiaların tersine düşüldü. CHP Genel Başkanı, partili sıfatının ötesinde genel başkanlığını da bırakmayacaktı. Halbuki 2017’den bu yana muhalefetin temel önerilerinden birincisi Cumhurbaşkanı’nın tarafsız ve bütün siyasi kesimlere eşit mesafede olmasıydı. Kazanma umudu görülünce parti başkanlığına itiraz ve tarafsızlık vaadi unutuldu. Diğer adaylara nazaran zaten daha az olan toplumsal güven biraz daha eridi.

Adaylık karşılığı olarak Masa'daki diğer partilere verilen vekillik kontenjanları ile tüm muhalefetin liste hataları işin tuzu biberi oldu.

Her defasında seçim ve sandık güvenliği hazırız, oyları çaldırmayız, kuş uçurmayız lakırdılarının ilk tur akşamında boş olduğu görüldü. Çok rahat kazanılacak seçim de kaybedildi.

Halkın Cumhurbaşkanını doğrudan seçtiği 2014’den bu yana geçen 9 yılda muhalefet, iktidar seçmeninden %2,5 gibi küçük bir kısmının desteğini kendi yanına çekmeyi beceremedi. Seçimi ‘kazandık’ hayaline kapılarak her ne pahasına adaylık ısrarı yerine, karşı taraftan oy alabilecek demokrat, dürüst, deneyimli, dinamik bir aday, demokrasi ve hukuk devleti konusunda ilkeli duruş, yoksullara, mağdurlara, mazlumlara karşı içtenlikli bir dil, ülkenin kaderini değiştirebilir, umudu iktidar yapabilirdi.

Seçimi, kişisel heves ve partici hesaplara mahkûm eden ufuksuz siyaset ve siyasetçiler mümkün olanı imkânsız kıldılar, milletin umuduna kıydılar. Eldeki kavurgayı döktüler, şimdi topraktan tanelerini aramak durumundalar. Çünkü muhalif seçmene çok büyük bir hayal kırıklığı yaşattılar. Genelde siyaset, özelde partilerinden soğuyan milyonlarca seçmeni sandığa götürmekte epeyce zorlanacaklar.

Seçim sonrasında karışan, başının derdine düşen muhalefet, süratle parti içi değişimleri yapıp, ilkeli, birikimli, donanımlı en önemlisi de güvenilir kişi ve güçlü kadrolarla yerel seçimlere hazırlanmazlarsa döktükleri kavurga tanelerini de bulamazlar. Toza toprağa karışır gider ve kaybolurlar. Akıl, ahlak, adalet.