El ele
Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçlara canavarca saldıran iş makineleri Türk milletini ayağa kaldırmış; birleşemez, bir araya gelemez zannedilen çok farklı grupları bütün yurda yayılan gösterilerde tek bir beden hâline getirmiştir.
Hayat tarzlarına, yaşama biçimlerine müdahale edildiğini düşünenler...
Özgürlüklerinin ellerinden alındığını hissedenler...
Resmî kuruluşlardaki T.C. harflerinin kaldırılmaya başlanmasıyla Cumhuriyet’e karşı düşmanlığı somut olarak görenler...
Millî bayramların yok edilmeye, ortadan kaldırılmaya çalışıldığını fark edenler...
Atatürk’e, onun ve arkadaşlarının sağladığı medenî hayata sahip çıkanlar...
“Ne mutlu Türküm diyene!” sözünü bu ülkenin dağından taşından silmeye kalkışanlara isyan edenler...
Türklüğü anayasadan ve vatandaşlık tanımından çıkarma teşebbüslerine başkaldıranlar...
Bölücü teröristlerin her gün biraz daha küstahlaştığını görenler...
Teröristbaşı bir katilin, binlerce şehidimizin kanına elleri bulaşmış bir idam mahkûmunun, utanmazca ve arsızca yöntemlerle uluslararası siyasi bir figür hâline getirilmesine tahammül edemeyenler...
Teröristbaşının mesajlarını Kandil’e ve Avrupa’daki teröristlere taşımakla görevlendirerek Türk istihbaratının memurlarını birer posta tatarı hâline getirenlere öfkelenenler...
Türk mahkemelerinin mahkûm ettiği bölücü bir katilin küstahça yazılmış beş sayfalık mektubunu meydanlarda okutanlara ve televizyonlarda bütün millete dinletenlere karşı öfkelerini içlerinde gizleyenler...
Türk bayrağının yanına bir bez parçasını eş koşmaya kalkışanlara, bayrağımızın adından “Türk” sözünü kaldırma teklifinde bulunanlara karşı sabrı taşanlar...
“Âkil” denilen adamların devlet imkânlarını kullanarak Türk milletine akıl vermeye çalışmalarına tepki gösterenler...
Her türlü milliyetçiliğin ayaklar altına alınması söylemlerine “hayır!” diyenler...
Ve nihayet...
Komutanlarının, subaylarının, askerlerinin, yüzlerce memleket evladının Hasdallarda, Silivrilerde dört duvar arasında tutulmasına; özgürlüklerinin ellerinden alınmasına; haysiyet ve şereflerinin ayaklar altına alınmak istenmesine tepki duyanlar...
Yurdun dört bir yanında meydanlara çıkmışlar ve EL ELE vermişlerdir.
Bu hareket, Türk milletinin uyumadığını göstermiştir.
Bu hareket, milletin Türk adından vazgeçmeyeceğini ispat etmiştir.
Bu hareket, Türk milletinin ülkesiyle ve devletiyle bir bütün olduğunu, asla bölünemeyeceğini ortaya koymuştur.
Bu hareket, Türk’ün korkusuzluğunu, baş eğmezliğini bir kere daha kanıtlamıştır.
Bu hareket, kirli paralarla, deniz fenerleriyle, rantlarla, kayırmalarla oluşturulan yandaş medyaya ve tehditlerle, el koymalarla, vergi salmalarla susturulmaya çalışılan merkez medyaya rağmen milletin, kendisine tepeden bakan otoriter/totaliter tavır ve söylemlere boyun eğmeyeceğini gözler önüne sermiştir.
Bu hareket, şiirdir, romandır, geleceğe kalacak bir destandır.
Bu hareket Türk bayraklarıyla, Atatürk resimleriyle çizilmiş, yurt çapında büyük bir tablodur.
Bu hareket, kapılarına kilit vurulamaz tiyatrolarımızın her zaman gururla oynayacağı bir sahne eseridir.
Ve bu harekete karşı çıkanlar, bigâne kalanlar tarihin çöplüğüne gömülmeye mahkûm olan zavallılardır.