Fatih Erboz / Yeniçağ Özel Haber
Asgari ücretli ve emekli gözünü yılbaşında yapılacak maaş zammına çevirdi.
Asgari ücretli, emekli ve genel olarak maaşla çalışanın zam beklentisinin doğal olarak yüksek olduğunu belirten Ekonomiden sorumlu eski Devlet bakanı Ufuk Söylemez, “ AKP ekonomiyi yönetemiyor. Sorun bu. Sadece para politikasıyla enflasyonla mücadele edilmez. Yüksek enflasyon Türk milletini canından bezdirdi. Yoksulu daha da yoksullaştırmak pahasına enflasyon ile mücadele olmaz. Verginin tabana yayılması, adil vergi politikaları, makroekonomik dengeleri düzeltmek, yapısal değişiklikleri hayata geçirmek, faizleri kontrol etmek, çalışanın demokratik haklarını kullanmak istediği zaman önüne geçmemek, ücret sendikacılığı ile çalışanın hakkı korunmaz ki. İktidar sadece para politikası ile enflasyon ile mücadele ediyor. Bu büyük risktir, yoksulu daha da yoksullaştırmak pahasına enflasyonla mücadele edemezsiniz. Türkiye’de acı olan artık kronikleşmiş ekonomik kriz ile vatandaşın yaşamaya alışmaya başlaması.”
HALKI YOKSULLAŞTIRARAK ENFLASYON İLE MÜCADELE EDİLMEZ
Asgari ücret pazarlığının çalışan kesim açısından çok önemli olduğunu ve beklentilerin karşılanması gerektiğini ifade eden Söylemez, şunları söyledi:
“Yeni asgari ücretin tespiti için çalışmalardan doğrusu pek umutlu değilim. Sadece asgari ücretle çalışan kesim değil, tüm çalışanlar ve emeklilerin gözü de bu süreçte olacak. Emeklilerin ve çalışanların doğal olarak bu hayat şartlarında beklentileri yüksek. Ancak ben bu sürecin hayal kırıklığı ile sonuçlanmasından çok endişeliyim. Bunun kendi içinde nedenleri var. Bir zam oranı telaffuz ediliyor kamuoyunda ama ekonomi yönetimi de iktidar partisi de bu oranın ne kadar hayata geçebileceğinden emin değil. Bu şekilde düşünmeleri de normal çünkü ekonomi genel olarak yönetilemiyor. Bu iktidar son dönemde enflasyon ile mücadeleyi öne çıkardı. Buna bir şey demiyoruz ama enflasyon ile böyle mücadele edilmez diyoruz. Enflasyonla mücadele sadece para politikalarına indirgenemez. Bunun birçok unsuru da var makroekonomik boyutta ve diğer boyutlarda. Bir kere eğer para politikalarını merkeze anlan bir anlayış ile devam ederlerse o zaman sonucu şimdiden tüm ekonomistler de söylüyor yoksullaşan halk daha da yoksullaşacak. AKP iktidarı yoksullaşan fakirleşen halkı daha da fakirleştirmeyi göze alarak enflasyon ile mücadele ediyor. Esas yanlışlık buradan başlıyor. Her geçen gün hayat standartlarımıza baktığınızda lig düşüyoruz. Hepimiz bir sınıf alta düştük AKP döneminde ekonomik olarak. Gelirleri incelediğinizde her Türk vatandaşı her geçen sene ekonomik açıdan bir sınıf alta düşüyor, hayat standardı açısından ligden düşüyor”
EKONOMİK KRİZ KRONİKLEŞTİ
Orta Vadeli Ekonomik Program başta olmak üzere bir çok ekonomik söylemlerde hedef enflasyondan bahsedildiğini belirten Söylemez, “Hedef enflasyondan bahsediyor ekonomi yönetim. Bu hedef enflasyonun yılsonunda gerçekleşmeyeceğini hepimiz biliyoruz. İktidar partisi de zaten bence bunu anlamış durumda. Türkiye’de şu anda gıda enflasyonu başta olmak üzere enflasyon OECD ülkeleri içinde ön sıralarda. Dünyada en yüksek oranlardan biri. Gıda enflasyonunda Türkiye birinci sırada. Normal enflasyon oranında ise dünyada beşinci sırada. Enflasyon sadece bu iktidar zamanında olmadı. Diğer iktidarlar zamanında da enflasyon sorunu vardı ama o dönem ekonomiyi yönetenler mücadele stratejisini doğru ortaya koydular. Şimdiki gibi sadece para politikalarını merkeze alarak enflasyon düşürmediler. AKP iktidarı yüzde 45 enflasyon hedefliyor ne yapalım şimdi bu hedef tutarsa alkışlayalım mı? Bu zaten yüksek bir oran, esas bu oranı aşağılara çekmeniz gerekiyor. Çalışanlar açısından, dar ve sabit gelirler açısından hiç olumlu bir dönemde değiliz. Zam oranları emekliler dahil hayal kırıklığı yaracak gibi duruyor. Türkiye daha önceki yıllarda kriz gördü. Ancak bu dönem kronik bir ekonomik kriz ile yaşamaya alıştı. Bence sorun burada başlıyor” diye konuştu.
SAHTECİLİĞİN GİRMEDİĞİ YER KALMADI
Türkiye’de ekonomik sorunların çözülememesinin altında yatan temel nedeninin liyakat esasına dayalı bir devlet yönetimi olmadığını kaydeden Söylemez, “ Türkiye’de sahteciliğin girmediği alan kalmadı. Bunun temel nedeni ekonomi başta olmak üzere devlet kadrolarında liyakat esasına dayalı atamaların olmayışı. Yaptığı işi tam olarak bilemeyen, alanına hakim olmayan insanlar Türkiye’de sorunlarını çözmeye çalışıyor. Ancak ne teşhis doğru konabiliyor, ne tedavi gerçekleşebiliyor. Spordan sanata ekonomiye siyasete tüm kurumlara maalesef sahtecilik kavramı girdi. Bunun temel nedeni devlet yönetiminde liyakat anlayışının olmayışı. Bu çok büyük bir sorun” dedi.