Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul Projesi'ne isyan etti

Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul Projesi'ne isyan etti

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul nedeniyle kenti bekleyen büyük tehlikeleri anlattı ve "İstanbul ciddi bir risk altına giriyor, vatandaşın uykusu kaçmalı" dedi.

Kanal İstanbul nedeniyle kenti bekleyen büyük tehlikeyi anlatan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidarın “çılgın projedeki” ısrarını eleştirdi.

İmamoğlu’nun Cumhuriyet’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
 
– Kanal İstanbul 2011 yılında ilk ilan edildiğinde ne düşündünüz, ne hissettiniz?

Açıkçası beni etkilemedi. Daha çok şaşırdım. İlk duygum şaşkınlıktı. Yapı sektöründen gelen biri olarak inceleme ihtiyacı hissettim, nedir, niçin diye merak ettim… Çünkü seçime çok yakın bir zamanda, büyük bir görsel şovla açıklanmıştı. Bir kanaldan geçen tekneler, gemiler gördük. Bunlar çok bir şey ifade etmedi açıkçası. Sonraki dönemde bu süreci yakından takip ettim. O günden bugüne pek çok analiz yaptım ve şunu söyleyebilirim: Bu konuyla ilgili o günden beri toplumu doyurucu, kamuoyuna açık hiçbir ortam yaratılmadı. Bu nedenle toplumun yüzde 85-86’sı böyle bir proje olduğunu biliyor ama bu projeye dair bir fikri yok. Yani, vatandaşın tam olarak ne olduğunu bilmediği Türkiye’nin gelmiş geçmiş en önemli projelerinden biri İstanbul’a yapılmak isteniyor. Bugün belediye başkanı olduğum için değil, başından beri bu süreci inceleyen biri olarak, olumsuzlukları alt alta dizdiğimde İstanbul için bir ihanet projesi diyebiliriz. Hatta bu bile hafif kalır… Gerçek bir cinayet projesi…

ÇOCUKLARIN GELECEĞİ İÇİN

– 3 çocuk babası bir yurttaş olarak bu projeye neden karşısınız?

Çünkü bu proje İstanbul’un geleceğini gasp ediyor. Tümüyle doğasını değiştiriyor. Fiziki koşullarını tümüyle değiştiriyor. Bence maneviyatını da yok ediyor. Burası bir coğrafya ve bu coğrafya on binlerce yılda oluşmuş, dünyanın en nadide coğrafyalarından bir tanesi. İstanbul bir uçtan bir uca sit alanıdır aslında. Hovardaca kullanmışız ve tümüyle büyük bir tahribat yaratmışız ama İstanbul, bütün Trakya’yı, Kocaeli yarımadasını, körfezi hatta Yalova’nın bir bölümü, yani bütün bu bölge sit alanıdır. Dünya gözünün bebeği gibi bakar bu alana. Bizim için, Türkiye için bu kadar mühim bir alanda taşın üzerine taş koyarken bile dikkat etmemiz gerekirken “ihanet ettik” diyorlar. İhanet etmenin altında yatan gerçek ne? Bilimden, akıldan uzaklaşmak. Benim bu şehrin insanlarının geleceği konusunda sorumluluğum var. Bu halk bize güvendi. 16 milyon insan “Emanetimize sahip çık. Adı üstünde sen şehri eminsin” dedi. Çocuklarımın geleceğini, bu kentin çocuklarının, bütün gençlerinin geleceğini düşünürsek beni hiç kimse bu projeye ikna edemez. Bu konuda bana baskı da kuramazlar.

– Peki uzmanlar bu projenin tahribata neden olacağı görüşünde. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Tek başına 130 milyon metrekareye yakın bir tarım alanından, 23 milyon metrekarelik ormandan bahsediyoruz. Üst süte koyduğunuzda tanımlanan, planlanan o kadar vahşi işler var ki… Belediye meclisinde arkadaşlar, “Efendim yok orada öyle bir nüfus” diyorlar. Bir iki gün sonra malum medyada “1 milyon 150 bin kişilik akıllı şehir kurulacak” diye manşet atılıyor. Bu gazeteler, bakanlıktan bilgi almadan bu başlıkları atamaz. Kaldı ki yapılmış planları biliyoruz. 1 milyon 150 binlik nüfus deniyorsa anlayın ki orada nüfus aslında 2 milyona doğru gider. 8 tane boğaz köprüsünün yarısı kadar köprüyle bağlantı kuracaksınız. Siz 8 milyon insanı bir adaya tıkacaksınız aslında. Büyük bir güvenlik tehdidi oluşacak. Depremle ilgili zaafiyetlerin olduğunu hâlâ iddia ediyorum. Yaratacağı inşaat travmasını 3 yıl, 4 yıl, 5 yıl tarif bile edemem.

HALK KARAR VERECEK

Ben zihnimde yaşadığımda yaratacağı tahribatı, kirliliği tahmin bile edemiyorum. İstanbul’un buna ihtiyacı mı var Allah aşkına? Burası çöl mü, burası çöl de buraya bir kent mi kuruyorsunuz? Ya bunun her tarafı tarih, doğa her tarafı güzellik, şu Küçükçekmece Gölü bile tek başına bir sit alanı. Avrupa’da böyle bir gölün kenarına, kıyısına dokundurmazlar. Siz gölü ortadan kaldırıyorsunuz. Yani bir geçiş yapacaksınız kimin kararıyla, hangi vicdanla. Şehri bilgilendirmek zorundasınız. Bilgilendireceğiz ve buna halk karar verecek. Bu öyle basit bir karar değil. Siyasi bir karar asla olamaz bu karar. Bu karar bence bir şehrin varlığıyla yokluğu arasında o ince çizgi kadar ciddi anlamda ele alınması gereken bir karardır. O bakımdan çocuklarımın geleceği için bu sürece tümüyle karşı çıkıyorum.

İSTANBUL’UN UYKUSU KAÇMALI

– Projeyle, Sazlıdere barajı ortadan kalkıyor, Durusu gölünün de (Terkos) projeyle ciddi bir tehdit altına gireceği söyleniyor. 

Şimdi bakın neresinden tutsak elimizde kalır. Bilim adamlarının hazırladığı bir rapor var. Raporda, 40’a yakın soru var ve bu 40 sorunun da cevabı yok şu anda. Daha bu soruların cevabını verememişsiniz, ‘yapacağım’ diyorsunuz. ‘Dozerle gireriz’ diyorsunuz. Kendinize, babanıza çiftlik kurmuyorsunuz. Evladınıza bir çiftlik yapmıyorsunuz. Yalı yapmıyorsunuz. Burası değil 16 milyonun, 82 milyon insanın bekasıyla ilgili bir konudur. 3 tanker geçecekmiş, 5 tanker geçecekmiş, Montrö sözleşmesiymiş… Kimseyi aldatmasınlar… Montrö Sözleşmesi’yle ilgili elimizi rahatlatacak hiçbir unsur içermiyor Kanal İstanbul. Toplumu aldatan, toplumu yanıltan sonra da biz yanıldık diyenlere İstanbul’un geleceğini tehdit ettirmeyiz.

SÜKSE ÖYLE YAPILMAZ

– Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul’la ilgili bahsettiği siyasi sükse sizce nedir?

Benim ruh halimde hiç öyle bir şey yok… Sükse, üretimle yapılır. Dünyada sükse, teknolojik kalkınmayla yapılır. Bütün demokratik adımlarınızla atarsınız ve dünyada sükse yaparsınız. Özgürlükle, akılla, bilimle sükse yaparsınız. Başarılı üniversitelerinizle sükse yaparsınız. Başarılı sporcularınızla, yazarlarınızla, sanatçılarınızla sükse yaparsınız. Kanal İstanbul’la veya bir kanalla sükse yapılmaz. Dünyada çok bir anlam ifade etmez.

– Bu projenin hiç olumlu yönü yok mu?

Yok… Zihnimin kenarında bile olumlu bir yanı yok. 3 tarafı denizle çevrili bir ülkenin, her tarafı suyla çevrili bir İstanbul’un böyle bir oyuna tahammülü bile olamaz. Düşünmeye bile tahammülü olamaz. Bu proje her İstanbullunun uykusunu kaçırmalı.

– Kanal İstanbul projesi için 75 milyar liralık bir harcamadan bahsediliyor. Böyle büyük bir bütçe İBB’ye verilse ne yapardınız?

İstanbul’un dünya standartlarında en ön saflara çıkması için ihtiyacı olan bütün metroları bitirirsiniz. Bu kadar basit. En basiti yani. 75 milyar lirayla Türkiye’nin kalkınmayla ilgili birçok sorununda ciddi adımlar atarsınız. İstanbul’un dışında 5-6 merkeze büyük yatırımlar yaparak oraları bir anda istihdam merkezi haline getirirsiniz. Milyonlarca işsizimize iş imkânı, gelecek imkânı sağlarsınız.

KİMSE İŞİNE BAKMASIN

– İBB’nin bundan sonra izlediği yol ne olacak?

Sürekli takip edeceğiz. Sürekli bilgilendirme yapacağız, araştırma yapacağız. Devletin her kademesine bu konuda davette bulunacağız. Yani biz sürece nefes bile aldırmayacağız. Herkesin ensesinde soluğumuzu hissettireceğiz. İstanbul’la ilgili her ortamda, her olayda gündemimizde Kanal İstanbul olacak. Bunun yanlış olduğunu topluma anlatacağız. Biz anlatmayacağız, bilim adamları anlatacak.

– Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kimse oturup işine bakmasın, bu işle ilgilensin…